46

349 27 97
                                    

Selam.

"Kes şunu Alice. Kendine acı çektiriyorsun." Zayn'in söylediklerini umursamadan ağlamaya devam ettim.

"Zayn haklı, kendine gel." Lottie'nin söyledikleriyle ellerim yüzümden çekip dolu gözlerimle ona baktım.

"4 haftadır tek bir ilerleme yok! Beni artık sevmiyor."

"Saçmalıyorsun." Lottie'yi umursamadan iç çekerek ağlamaya devam ettim. Bu sırada midemin bulantısıyla aniden bir kusma isteği gelmişti. Hızlıca ayağa kalkıp koşar adımlarla banyoya girdim ve öğürmeye başladım. Lottie peşimden gelip arkamda rahatlatmak istercesine sırtımı sıvazlamaya başladı.

"Bu 4. oldu. Hastaneye gidelim artık." O haklıydı. Bu durum beni de korkutmaya başlamıştı. Yüzüme su tutup banyodan çıktım. Lottie beni merdivenlere yönlendirip odaya soktu. Ben yatağa otururken o da bana kıyafet çıkardı.

"Hızlıca hazırlan hemen çıkalım." Kıyafetleri bana verip odadan çıktığında dediği gibi hızlıca hazırlandım ve birlikte çıktık. Lottie'nin arabasıyla hastaneye geldiğimizde kontroller yapılmış sonucun çıkmasını bekliyorduk.

"Gerildim." Dediğimde Lottie bakışlarını bana çevirdi.

"Merak etme, bir şeylerin yanlış gittiği kesin ancak çok kötü bir sonuç çıkacağını sanmıyorum." Bu sırada doktor odaya geri girdi. Elindeki kağıtlara bakarken koltuğuna oturdu. Biraz sonra bakışlarını bana çevirdi.

"Görünüşe göre 6 haftalık hamilesiniz." Duyduğum kelimelerle kas katı kesildim. Lottie yanımda dikilmeyi kesip önüme geçti ve yüzündeki yarı şaşkın yarı sevinçli ifadesiyle gözlerime baktı.

"Tahmin ediyordum." Sözleriyle yutkundum. Harry bu duruma ne diyecekti?

Eve geldiğimizde Lottie'yi hamileliğimi kimsenin öğrenmemesi konusunda tembihlemiştim. O benden bile hevesli görünürken kimseye anlatmayacağına söz vermişti.

"Harry'ye söyleyeceksin değil mi?"

"Şimdi olmaz."

"Ama neden? Öğrendiğinde barışacaksınız!" Kollarımı tutup heyecanla yüzüme doğru konuştu.

"Beni affedecekse karnımda bebeğini taşıdığım için değil beni hala sevdiği için affetmeli. Bir süre bu hamileliği saklayacağım." Lottie'nin gülümsemesi solarken kollarını göğsünde bağlayıp somurtmaya başladı.

"Pekala, sen bilirsin." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Harry bir an önce ne kadar özlem çektiğimi fark edip beni affetse iyi olurdu. Bu bebeğe vereceği tepkiyi fazlasıyla merak ediyordum.

-

Onu görmek için son 1 haftadır yaptığım gibi hiçbir işim olmamasına rağmen şirkete gelmiştim. Koridorda dikilirken Harry asansörden çıkıp koridora girdi. Bakışları beni bulduğunda duruşumu düzeltip yaslandığım duvardan sırtımı çektim. Umursamaz bakışlarını benden çekip koridorda ilerlemeye devam etti. Ofisine girdiğinde oflayarak bakışlarımı duvardaki saate çevirdim. Onu sadece birkaç saniye görmek için buraya kadar gelmiştim. Bu büyük haksızlıktı.

Koridorun sonuna doğru adımlamaya başladım. Bu sırada onu bugün tekrar göremeyeceğim aklıma geldiğinde durup sıkıntıyla nefesimi üfledim. Arkama dönüp Harry'nin ofisinin kapalı kapısına gözlerimi diktim. Onunla konuşmam gerekiyordu. Kapıya doğru yürüyüp birkaç adımda ulaştım ve kapıyı açtım. Harry'nin bakışları bana dönerken sorarcasına yüzüme baktı.

"Konuşabilir miyiz?"

"Meşgulüm."

"5 dakika." Harry derin bir nefes alıp başını salladığında içeri girip kapıyı kapattım. Masasının önünde duran karşılıklı koltuklardan birine oturdum ve ona dönüp konuştum.

Avoid [Styles]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin