16

649 28 161
                                    

MERHABAAAA VARYA BU BÖLÜM BOMBAAAA SİZE SÖYLÜYORUM🤚

Ertesi gün Harry diğerlerini göndermiş koltukta uzanıyordu. Liam'ın gitmeden önce yaptığı çorbayı bir kaseye koyup tepsideki su dolu bardağın yanına bıraktım ve tepsiyi alarak koltuğa ilerledim. Tepsiyi sehpaya bırakıp Harry'yi oturtmak için kalkmasına yardım ettim. Üstündeki örtüyü düzeltip yanına oturarak ona döndüm ve tepsiyi kucağıma aldım. Çorbadan bir kaşık alıp elimi dökülmemesi için altta tutarken Harry'ye uzattım. Çorbayı içip memnuniyetsiz suratıyla tepsiye baktı.

"Öldürmediğin için pişman olup zehir mi kattın içine?"

"Çorbayı Liam yaptı." Dedim bir kaşık daha alıp ona uzatırken.

"Hayatım tehlikede demektir. En son ne zaman yumurta kırdığı bile belli değil. Kim bilir içine neler katmıştır." Sabır istercesine nefesimi üflediğimde bakışları bana kaydı.

"Dudağını öyle yapma, çok öpülesi oluyor." Dudaklarımı birbirine bastırdığımda kaşıktaki çorbayı içti. Yataklara düşünce küçük bir çocuğa dönüşmüştü sanki. Sürekli gevezelik yapan, meraklı ve yaramaz küçük bir çocuk.

"Beni öldürmediğin için pişmansan hala şansın var. Ben iyileşmeden yapsan iyi olur."

"Sadece susup şu çorbayı içemez misin?"

"O lanet şeyi içmeyeceğim." Yaramazca konuşup yüzğme beni sınarcasına bakıyordu. Ayağa kalkıp tepsiyi sehpaya bıraktım. Gideceğim sırada sağlam omzunun sağlam koluyla beni kendine çekti. Koltukta yanına düştüğümde kolunu omzuma attı.

"Bak bu güzel bir belgesel, bunu izleyelim." Ruh hastası. Gözlerimi televizyona çevirdiğimde sırtlanların dişi aslanların öldürdükleri avını çalmasına şahitlik ediyorduk. Biraz daha izledikten sonra aslanlar sırtlanlardan birini öldürüp diğerlerini kaçırarak öldürdükleri avlarını yemişlerdi.

"Güzel değil mi?" Harry bana döndüğünde bakışlarımı ona çevirdim. Bakışlarını yüzümde gezdirip en son dudaklarımda durdu. Yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve yavaşça öpmeye başladı. Elimi göğsüne koyup onu ittirdim. Gülerek geri çekildi.

"Hala karşı koymaya çalışıyorsun."

"Komik bir şey yok." Yanından kalkıp hızlıca merdivenlere ilerledim.

"Anlamadığımı mı sanıyorsun?" Arkamdan seslendiğinde durup ona döndüm.

"Neyi?"

"Kaç Alice. Bana korkak demiştin ama asıl korkak sensin. O hisler bir gün seni cevaba zorlayacak. Umarım canın çok yanmaz." Böyle söylemesi korkmamı sağlamıştı. Sürekli benim hakkımda bir şeyler fark ediyordu ve bu beni deli gibi korkutuyordu.

"Benim ne hissettiğim seni alakadar etmiyor."

"Benim içinde bulunduğum her durum beni de alakadar ediyor." Söyledikleriyle kalp atışlarım hızlandı. Düşünmekten bile korktuğum şeyleri üstü kapalı yüzüme vuruyordu. Hızlıca merdivenleri çıkıp odama girdim. Daha fazla düşünmek istemiyordum.

-

Harry çıktıktan yaklaşık 1 saat sonra kapı çalmıştı. Odadan çıkıp merdivenleri indim ve kapıya geçip delikten kim olduğuna baktım. Komiser Malcolm'u görmemle kapıyı açtım.

"Malcolm?" Dedim şaşkın ses tonumla.

"Styles vurulmuş, bir ziyaret edeyim dedim. Girebilir miyim?" Buralarda haberler hızlı yayılıyordu sanırım. Kapıdan çekilip biraz daha açarak girmesi için yer sağladım. İçeri girip etrafı kısaca süzdü. Daha sonra sarıldık ve kabanını alıp astım.

Avoid [Styles]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin