Prince

22 9 0
                                    

"Saçların siyahmış önceden." dedi Mark.
"Ve uzundu." diye ekledi Lucia. Ardından tekrar anıya döndüler.

Babası genç kıza gururla bakmış ve konuşmuştu.
"Eğer sen erkek olsaydın çoktan tahtı sana vermiştim kızım."

Genç kız burukça gülümsemiş ve avladığı ceylana doğru adımlamıştı. 'Keşke' dedi içinden 'keşke erkek olsaydım.'

Avı büyük bir gururla babasının önüne getirmiş, kemik bıçağını cebinden çıkarmış ve derisini yüzmeye başlamıştı. Genç kız eti pişirmek için ateş yakmalıydı, ama dün yağan sağanak yağmur yüzünden kuru odun kalmamış ve yakamamıştı. Babasına dönüp konuştu.

"Baba, yakacak odun yok. Ne yapmalıyım?"

Babası kızına küçük bir gülümseme vermiş ve oturduğu yerden kalkıp kızının yanına ilerlemişti.

"Eğer doğal yollar ile çözülmeyen bir problem varsa sende gerçekdışı yollar ile çöz kızım." dedi. Ve cebinden bir kumaş parçası çıkardı. Genç kız babasını merak ile izliyordu.

Kral kıyafetinin eteğini hafif toplamış,
yere doğru eğilmişti. Eli ile biraz toprağı eşelemiş ve serçe parmağını çamura batırıp çıkarmıştı. Ardından önünde duran bez parçasına birkaç sembol çizip elini temizlemişti.

Bez parçasının üstüne çizdiği deseni kızına göstermiş ardından yaş odunların üstüne koymuştu. Kızına elleri ile geri çekilmesini söylemiş, odunlara eğilip birşeyler söyledikten sonra kendi de geri çekilmişti.

Kısa bir süre sonra odunların arasından bir kıvılcım çıkmaya başlamış ve odunları sarmaya başlamıştı.

Genç kızın gözleri irileşmiş, nefesi kesilmişti.

"N-nasıl?" diye sordu.
"Küçükken babam bana 'Seni asla tahta geçirmem çünkü kalbin çok sevgi dolu, bir kral zalim olmalıdır.' demişti. Bir kral zalim olmalıymış. Tamamen yanlıştı. Bir kral sevgi ve merhamet dolu olmalıydı. Bu yüzden beni saraydan uzaklaştırdı. Beni gönderdiği köyde büyücü bir kadın vardı. Köylü onun için bana 'O kötü bir büyücü ondan uzak dur.' derdi. Dinlemedim. Bir kaç kez yanına gittim ve bana tılsım yapmayı öğretmesini istedim. Her zaman reddedildim. Pes etmeme çok az kalmıştı ki kabul etti. Ve bana çok büyük bir yemin verdirdi; 'Büyüyü asla kötü amaçla kullanmayacaktım.' Öyle de yaptım. Yıllar sonra babam beni tekrar çağırdı saraya. Amacı beni suikasta uğrayacak oğlunun yerine koymaktı. Ama ben bunu biliyordum. Suikastın yapılacağı tören tahta geçiş töreniydi ve yeni kralın yüzü her törende olduğu gibi taht odasına girilene kadar kapalı olacaktı. Taht odasına girilmeden önce de suikasta kurban gidecektim. Suikastçılar yeni kralı öldürdüklerini sanıp gidecek ve taht odasında bekleyen abim yeni kralın ölmediğini, bu işi daha önce tahmin edip yerine zindandan çıkarılan bir haini koyduğunu söyleyecekti. Bu iş bittikten sonra bir taşta iki kuş vurmuş olacaktı. Hem halkın destek olduğu varis ölecek hem de tahta geçecekti. Plan harfi harfine gerçekleşiyordu. Suikastı uyguladılar. Ama hesaba katmadıkları birşey vardı. Ben kendim için koruyucu tılsım yapmıştım. Ölmedim. Taht odasına girip yüzümü açtım ve herkese yeni kralın ben olduğumu, abimin ise halkı kandırabileceğini düşünüp benim yerime geçmeye çalıştığını anlattım. Zalim krallardan bıkan halk beni oldukça desteklemişti. Herşey mükemmeldi. Ve hepsi bir tılsım sayesindeydi. İşte bu yüzden kızım senin de tılsım yapmayı öğrenmeni istiyorum. Yaşlı büyücüden sana öğretmesini isteyebilirdim ama yapmadım. Sana ben öğretmek istiyorum kızım. Tek çocuğum olmana rağmen sana yeterince sevgi veremediğimi biliyorum. Bunu gidermek istiyorum. Yarın sabahın ilk ışıklarında burada ol, derslerimiz başlıyor. " dedi kral.

SOULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin