SOUL

Brother

"Tabi ya, hepimizin bir araya gelmesinin bir sebebi olmalı" dedi Mark. Yaşananlardan sonra uyumamış ve yere oturmuş 8 kişi plan kuruyorlardı.

"Evet, bir sebebi olmalı ama ne?" dedi Audra. Evde sessizlik hakimdi. Çalan kapı sesi herkesin dikkatini bozdu. Lucia ağır adımlarla kapıya ilerleyip açtı.

"Hadi gelin, neler öğrendiniz çok merak ediyoruz." dedi Lucia. Yaklaşık bir iki saat önce Christopher ve Simon savcılığa -daha doğrusu kovuldukları savcılığa- gitmiş ve arşivine inip akıllarında ki bazı soruların cevaplarını aramışlardı. Christopher kahverengi şişme montunu askılığa asıp içeri geçti.

Lucia ve Simon baş başa kalmışlardı. Lucia içeriye geçmek için arkasını döndüğü sırada Simon onu durdurdu. Lucia ne olduğunu sorar gibi yüzüne baktı.

"Şey, Lucia. Odada olanler için özür dilerim, kontrol ediliyordum ve farkında değildim. Sana zarar verdim. Ben gerçekten çok özür dilerim." dedi Simon çekinerek. 

Lucia kısa bir iç geçirişten sonra "Önemli değil, ben sadece senin için endişelenmiştim" dedi ve içeriye geçti. Sona doğru sesini kısmış olsa da Simon duymuştu onu. Lucia'nın ardından ufak bir sırıtış ile montunu çıkarıp içeriye girdi.

"Başlıyorum anlatmaya" dedi Christopher. Yapacağı eylemi söylemekten öte soruyor gibi çıkmıştı sesi. Herkes başıyla onaylayınca sağ arka cebinden bir kaç kağıt parçası çıkardı.

"Bunlar Prenses Soul ile ilgili en gizli belgeler. Doğumu, yaşamı ve ölümü ile ilgili bir kitaptan aldım bunları. Ancak sıkıntı şu ki; burada bir doğum tarihi var 'Sakura ağaçlarının altında pembeliğin hakim sürdüğü zamanlar' yazıyor ve bir de yıl, 781 Buraya kadar herşey normal ve diğer kayıtlarla uyuşuyor, terse düşen kısım burası" dedi ve elindeki başka bir kağıdı açtı.

"Bakın burada da ölümü hakkında bilgi var ancak burada doğum tarihinin aynısı ölüm tarihi olarak yazıyor. 'Sakura ağaçlarının altında pembeliğin hakim olduğu zamanlar, 781." sustu burada Christopher. Etrafına baktı. Kimseden çıt ses çıkmıyordu, herkes kağıtlara bakıyordu.

"Doğduğun zaman ölmüş olamazsın Alice. Sadece bu belgede böyle yazıyor, bu çok saçma. Oldukça önemli bir saray efendisi tarafından tutulmuş bu belge. Diğerlerinden daha güvenilir." dedi ve yanında oturan Alice'e baktı.

Genç kız kağıtları eline aldı. İki tarihi karşılaştırdı. Gözlerini şaşkınlıkla açıp Christopher'a baktı.

"Christopher, burada aynı tarihler yazmıyor ki... Ölüm tarihi olarak '806' diyor." dedi genç kız.

Christopher'ın kaşları çatıldı. Belgeleri tekrar eline alıp baktı.

"Hayır, bak '781' yazıyor" dedi. İki taraf da anlamayarak bakıyordu ki Simon aldı elinden kağıtları.

"Christopher haklı, 781 yazıyor" dedi Simon. Lucia onun yanına yaklaşıp kağıtlara baktı.

"Hayır, hayır 806 yazıyor. Ki doğru tarih de bu 25 yaşında iken öldürüldü" dedi Lucia.

Kağıdı etrafına toplandıkları masaya koydu Lucia.

"Herkes gördüğü sayıyı söylesin" dedi.

"806" dedi Mark.
"781" dedi Audra.

"Ne yani, ruhlar ve insanlar farklı değerler mi görüyor? Resmen ırkçılık ve tarihi çarpıtma bu." dedi Mark.

Herkes kendi içinde böyle olup olmadığını sorgularken "Hiçbir şey yazmıyor orada" dedi büyükbaba.  İşte şimdi işler daha da karışıyordu.