B's Mean

12 5 3
                                    

"S-simon, sen nasıl yaptın o-onu?!" diye sordu Lucia. B'nin onu yönettiği düşüncesi tüm aklını kaplıyordu. Evet, belki affetmemişti ama onun için endişeleniyordu. Simon hâlâ yerde şekil almış cam kırıklarına bakıyor, Lucia'ya bakmamakta ısrar ediyordu. Gözlerini yine cam kırıklarından ayırmayıp "Ben yapmadım." dedi ve kırıklarına uzattı elini. Kırıklar yine hareket edince korkuyla geri çekildi. Tüm bunlar olurken Alice, Christopher, Raina ve büyükbaba kapının önüne gelip olanları anlamaya çalışıyordu. Onlar olayı kavramaya çalışırken diğer odadan gelen Audra'nın çığlığı ile Christopher ve Alice oraya koştu. Gördükleri manzara hiç hoş değildi.

Audra elinde kan vardı ve yanında Mark öylece oturuyordu. İkisinde de ne yara ne başka bir şey vardı. Audra'nın elindeki kan hızını arttırıyordu ama... Elinde yara yoktu, kesik yoktu, kan akmasını sağlayacak hiç bir şey yoktu. Mark transtan çıkıp hiç düşünmeden onun elini tuttu. Parmağına değen yerde tıpkı Audra'nın ki gibi kanamaya başlayınca elini çekti. Yanıyor ve kanıyordu. Raina odaya girince olayı anladığını belirten birşeyler mırıldanıp ikilinin yanına çöktü. Alice Lucia'nın yanına dönünce Christopher da Audra ve Mark'ın yanına çöktü.

"Nasıl oldu?" dedi Raina. Emin olması gereken şeyler vardı.

"Ben aynada tıpkı bana benzeyen, ama eski devirlerin kıyafetinden giyen birini gördüm. O kadar bana benziyordu ki... Ona dokunmak istedim. Ben elimi uzatınca o da uzattı sonra ellerimiz birbirine değdi... Bir anda elim yanmaya başladı. Geri çekilince de kanadığını gördüm. Korkunca bağırdım." dedi hıçkırıkları arasında. Raina başını anladığını belirtir bir şekilde sallayıp Mark'a döndü.

"Temas etmeyin. Yapılan büyü sandığımızdan daha zararlı olabilir." Dedi. Mark başıyla onaylayıp sevdiği kıza üzgün ve masum gözlerle baktı.

"Ve sen Audra. Yüzleşmen gereken bir geçmiş var. Onunla yüzleştiğin zaman düzelecek her şey. Ama gördüğüm kadarıyla geçmişin gerçekten kötü. Kaldırabilecek misin?" dedi. Audra başını yere eğdi. Kaldırabilir miydi? Kaldıramazsa... O zaman ne yapacaktı? Mark'ı ve diğerleri ne yapacaktı? Umutsuzca Mark'a baktı. O ikisinin bakışmalarını Christopher'ın sesi böldü.

"Neden onu gördü? Neden kendi geçmişini gördü ki?"

Raina ilk başta diğer ikiliye bakıp derin bir nefes alıp Christopher'ı cevapladı.

"B yaptı. O buradaydı. Evdeki bir kaç eşyaya daha büyü sakladığına eminim. Mesela Lucia'nın su bardağı gibi. Özellikle çabuk yapılan şeylere daha kolay büyü yapılır. Çünkü büyü en ufak çıtlaktan serbest kalabilir. Aynada hafif kırıklar olduğuna eminim." diyip sağ taraflarında kalan aynaya baktı. En alt sağ köşedeyi gösterip "Tahmin ettiğim gibi" dedi ve ayaklandı. Cevap bekleyen bakışlarını Audra'ya çevirdi. Genç kız hem ağlıyor hem de belirsizlik içinde Mark'ın gözlerine bakıyordu.

"Kabul ediyorum." dedi bir cesaretle. En azından denemesi gerektiğini biliyordu. Mark da ona umut veren bir şekilde gülümseyince gerginliğini azaltıp yavaşça oturduğu yerden kalktı.

"Peki benim elim?" diye sordu Mark. Raina ilk başta biraz düşünüp daha sonra "Lucia halledebilir, çok da önemli değil seninki" dedi. Mark başını sallayıp ayağa kalktı. Yapmak ve yapmamak arasında kaldığı birşey vardı.

"O halde bu büyük bir sıkıntı olmaz" dedi ve kollarını Audra'ya doladı. Vücudunun yandığını hissedebiliyordu. Audra'ya temas eden her milimetresi cayır cayır yanıyordu, kan o kadar hızlanmıştı ki şuan ikisinin de kıyafetleri kıpkırmızıydı. Canları yanıyordu ama bunu hiç umursamadan sarılıyorlardı birbirlerine...

Diğerleri ikisine karşı seslerini çıkarmamışlardı, yaptıkları şeyin farkındalardı, ikisi de birbirine muhtaçtı. Ayrılmalarını istemek aptalca olurdu.

SOULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin