Time to Thank

28 11 1
                                    

Soul sinir krizi geçirip ağlayarak çıktığı odaya gülerek girmişti. Oldukça dağınık olan odaya kısaca göz gezdirmiş, kendini örtüsü olmayan yatağa atmıştı.

Gözleri yanında duran kağıda ilişti. Üstünde ne yazdığını tahmin edebiliyor hatta emin bile olabiliyordu. Kağıda bakmadan ayağa kalktı.

Saçındaki gümüş eskimiş tokayı çıkardı, avuçlarının arasına alıp tokaya uzun uzun baktı. Sesli ve derin bir nefes alıp konuştu.

"Sözde gümüş antika bir tokasın ama hayatımı mahvediyorsun. Seni kullanmak zorunda olmaktan nefret ediyorum."

Ardından tokayı yatağın üstüne öylece bırakıp elini üstünde çekeceği sırada kenarında parlayan mavi ay sembolüne baktı.

"Az kaldı kurtuluyorum." dedi. Ardından az önce aldığın nefesi sesli bir şekilde verdi. Ve yeniden konuşmaya başladı.
"Senden ve belirsizlikten."

Etrafın dağınıklığına nefret edercesine baktı. Üzerindeki kırmızı takım elbiseden kurtuldu. Takım elbisenin ceketin içine giydiği siyah tişörtü yer yer ter lekesi olmuştu. Elini ter izlerinin üzerinde gezdirdi.

"Bana aslımı hatırladığınız için teşekkür ederim." dedi sonra tişörtünü de çıkardı.

Siyah bol eşofmanını ve beyaz tişörtünü giyip dağılmış saçlarını topuz haline getirdi. Kırılmış aynanın dolaba tutunan ince kenarından kendine baktı. Kısa olduğu için ensesine dökülen gri saçlarına gitti elleri.

"Sanırım bir tek sizi özleyeceğim. Tam bu tonda saç boyayan bir kuaför var mıdır ki?" dedi.

Daha sonra az önce bıraktığı gümüş tokayı yerinden alıp topuzunun içine doğru geçirdi. Odaya bakıp kısa bir göz devirdi ve odadan ayrıldı.

~~~~~

"Hırsızmış... Katil olduğunu sen de biliyorsun, anıları çalıyor. Ama dönüp hırsız diyorsun. Aptal mısın Chris? Biri seninle oyuncak gibi oynuyor. Ve sen ona uyum sağlıyor hatta egosunu tatmin ediyorsun. Odama gelip beni izinsiz izlemesine ne demeli? 27 yıldır koruduğum namusumu kaybetmiş olma ihtimalim var mı ki? Yoktur ya..."

Yatağının üstünde bağdaş kurup aynaya bakarak konuşmasına ara vermiş birbirine geçirdiği ayaklarını ayırmadan kendisini arkaya doğru atmıştı. Biraz öyle durduktan sonra tekrar aynı pozisyonda oturmuş ve aynaya bakmaya devam etmişti.

" Onunla ilgili daha çok şeyi öğrenmem lazım. Neden bunu yaptığını, nasıl yaptığını, babamın ölümünde bir rolü olup olmadığını hatta yandaşlarını bile öğrenmem lazım. Bir de kanıtlar... Onları da toplamam lazım. Daha ne olduğunu bile bilmediğim biri için nasıl kanıt toplayacağım ki?"

Nefesini normal düzenine soktu, ardından gelen bildirme baktı.

"Gece bana ulaşamayabilirsin."

Soul ona mesaj atmıştı.

"İşin mi var?" diye bağırdı.

"Kendine ruh diyor ama gece yarısından sonra işinin olduğundan bahsediyor! Benimle dalga geçen birinin olduğunu önceden tahmin etmeliydim." dedi.

Daha sonra ekrana düşen bildirime baktı.

"Seninle dalga geçmiyorum."
"Ayrıca adı Soul olanların da meşguliyetleri olur."
"Çok dar düşünceli birisin."

Gözlerini devirip "Ben mi dar düşünceliyim?" diye homurdandı. Ardından tekrar ekrana baktı. Başka bir mesaj görmeyi umuyordu. Ama ne bir bildirim gelmiş ne de bir mesaj düşmüştü ekrana.

SOULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin