Hello

13 6 2
                                    

"Tamam, şimdi bilgileri gözden geçirelim. Elimizde onun ile ilgili ne var?" diye sordu Christopher. Dün geceden beri B hakkında bir şeylere ulaşmaya çalışıyorlardı. 

"Saçında şu şekilde bronz bir toka var." dedi Lucia elindeki çizimi göstererek. Soul ve Raina'nın tabirleri ile Lucia tarafından çizilmişti. " Bu toka onun çaldığı ruhları içinde tutuyor." diye ekledi Simon. İkisi arasında hala soğuk savaş vardı. 

"Büyükanne ile eski konakta buluştular." dedi Raina. " Ve büyükanne oraya giderken B yeni konağa girip bazı şeyleri çaldı." diye devam ettirdi Christopher.

"Bunlar Soul'un tokası, büyükannenin defteri ve mavi ay için olan Ay Parçaları." dedi büyükbaba.

"Mavi Ay?" diye sordu Audra. Simon ve Christopher da dün geceden beri bunu sormayı planlıyor ama çekiniyorlardı. İkisinin çekindiği şeyi Audra çekinmeden çıkmıştı. Bu ikisinin biraz utanmasına neden olmuştu. 

Büyükbaba sesli ve güçlü bir nefes alıp gözlerini önündeki bardağa sabitledi. "Biz ruhların belirli bir ömrü vardır. Her ruh mavi ayda kendi insan bedenine kavuşma şansı kazanır. Ancak bu dönüşüm sadece mavi ayla beraber değil. Her 300 yılda bir ruhlara ay parçası verilir, 6 parça birleşip ay oluşturur. Bu parçaları toplayıp mavi ayda bedenlerine kavuşabilirler. Sonrası bir insanın hayatı gibi olur. Bazı ruhlar ise bunu istemez, Soul, o da istememişti. Birini bulması gerektiğini söyleyip duruyordu. Onu bulunca mavi ayda dönüşeceğini söylemişti. Ama eğer 6 gün içinde B'yi bulamazsak bu artık imkansız hale dönüşür. Soul ay parçalarını tokasında saklıyordu, diğerlerinin ki ise büyükannenizin yanında. Ve B hepsini aldı. Eğer bulamazsak bu mavi ayda hiç kimse dönüşemez, dahası bir sonraki mavi ay için çok uzun bir süre var. " dedi.

Christopher biliyordu, sırf kendisi için tekrar insan olmadığını ve onu beklerken elindeki tüm fırsatları kaçırdığını... Mahcup hissettiğini gözlerinden anlamamak imkansızdı.

"Mark ve ablası, siz de dönüşecek miydiniz?" diye sordu Simon. Lucia demek yerine ablası demişti. Lucia bunu fark edip acaba abartıyor muyum diye düşünmeden edememişti.

"Bilmiyoruz, eğer parçaları bulursak neden olmasın?" dedi Mark. Audra onun söylediği şeye sevindiğini belli eden ufak bir çığlık atıp Mark'a sarıldı. Mark onun bu haline sırıtıp o da kollarını doladı karşısındaki bedene.

"Bu gece dinlenip yarın harekete geçiyoruz. Olabildiğince hızlı bir şekilde her ruh bir insanı eğitsin. B sadece ruhları kontrolü altına alabilir buradaki herkes alamayacağı kadar güçlü bu yüzden siz insanlardan vurmak isteyebilir bizi." dedi Büyükbaba. Ardından karısının yüzüğünü Raina'ya uzatıp "Buna ihtiyacın olacak, biliyorsun." dedi ve odadan çıktı.

Herkes Raina'yla ilgili başka şeylerin olduğunu biliyordu, sormuşlardı da. Ama o söylememiş sadece susmuştu.

Mark Audra'nın elini tutup "Ben öğrencimi aldım görüşürüz" diyip Audra'yı koridorun sonundaki odaya doğru kendisi ile birlikte çekti.

"Ben Soul ile çalışırım" dedi ve Soul'a doğru ilerledi Simon. Lucia rahatsız olur diye yapıyordu bunu. Ancak önüne geçen Christopher'ın bedeni ile durdu. "O benimle ayrıca onun adı Soul değil, Alice" dedi ve Soul'un yani Alice'in elini tuttu. Simon ağzını açacaktı ki "Raina ile çalış" dedi Lucia.  Raina 'ben ne alaka' der gibi bakıp "Uğraşamam, işim var" diyip oradan ayrıldı. Lucia gözlerini devirip "İyi, peki" dedi ve eliyle Simon'a beni takip et işareti yaptı.

İkili farkında olmadan az önce Audra ve Mark'ın girdiği odaya girmiş ardından ışık hızı ile geri çıkmışlardı.
"Öpüşüyorlardı! Gözlerim ile gördüm." dedi Simon. Lucia onu başıyla onaylayıp kapıya sert olmayan bir şekilde vurup "Hiç mi utanma yok, aile yaşıyor bu evde" dedi. Lucia'nın söylediğine karşılık içeriden hiçbir ses gelmezken Simon kahkaha atıp kolunu Lucia'nın omzuna attı ve yönlerini diğer odaya çevirip yürüdü.

"En azından biraz değişebilirdi davranışların. Neden tamamen aynısın?" Diye içinden söylendi Lucia.

-------------------------------------------------------

"Vay canına, gerçekten hızlısın." dedi Lucia. Elindeki bardaktaki içeceğini yudumladı. Şuan yaşadıkları şey sadece dejavuydu.
"Sen de bir kralla kapışmayı hak edecek kadar iyi bir askersin." dedi Simon.

Söylediği şey ile Lucia'nın gözleri yerinden çıkacak kadar açılmıştı.

"Vay canına, gerçekten çok hızlısınız kralım." diyordu Lucia. Simon onun söylediğine ufak bir kahkaha atıp onun kılıcını savuruyor ve kendi kılıcını keskin kısmı onun boynuna denk gelecek şekilde dayayıp geriye doğru adımlamasını sağlıyordu. En sonunda Lucia'nın sırtı sarayın duvarı ile buluşuyordu. Simon onun üzerine doğru eğilip odak noktasını Lucia'nın pembemsi dudakları yapıp "Sende bir kralla kapışmayı hak edecek kadar iyi bir askersin." diyip yoğun istekle baktığı dudaklara dudaklarını bastırdı.

Lucia aklına dolan anı ile gözlerini ilk Simon'un dudaklarına sonra gözlerine odakladı.

"S-sen nasıl?" dedi. Simon gözlerini onun yaptığı gibi karşısındakinin gözlerine odaklayıp "Ben, ben gece herşeyi gördüm." dedi. Lucia'nın elindeki bardak yere düşüp sesli bir şekilde kırılmıştı.

"Neyi gördün ki!!" diye bağırdı Lucia. Simon gözlerini gözlerinden ayırmadan "Özür dilerim" dedi. Lucia sinirle elini saçının içinden geçirdi. Yerdeki bardak kırıkları yüzünden hareket bile edemiyordu.

"Sen!" diye bağırdı ancak konuşmasını bölen yerdeki kırıkların hareket ettiğini görünce sustu. Resmen cam parçaları yer değiştiriyordu. İlk başta deprem olduğunu düşünse de oluşmaya başlayan bir şeylerin olduğunu anladı. Kırıklar resmen bir kelime oluyordu karşısında. Dikkatini Simondan tamamen çekip yazılı şeyi okudu.

"Hello, I am B"

SOULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin