2.5

1.5K 128 25
                                    

×Bölümü medyadaki şarkıyla
okumanız tavsiye edilir!

Bugün hava karanlık ve yağmurlu. Sıcak yatağınızdan çıkıp okula gitmek istemeyeceğiniz günlerden. Oysaki fark etmiyor benim için. Her gün bir öncekinin aynısı, gelecek günler de bugünün tekrarı. Tüm gün yaptığım şeyler aynı; uyanıyorum, okula gidiyorum, yemek yiyorum ve tekrardan uyuyorum. Aynı döngü içinde dönüp duruyor, kurtulamıyorum.

Gözlerimi açıp tavana bakıyorum önce. Ardından kalkıyorum. Taehyung hep benden önce uyanmış olup So Min'le dakikalarca telefonda konuşuyor. O sırada ben buzluğu karıştırıyorum, konuşmalarını ister istemez dinlemek zorunda kalıyorum çünkü Taehyung fazla yüksek sesle konuşuyor. Ben yavaşça yemeğimi yerken Taehyung okula erkenden gidiyor, artık beraber gitmiyoruz. Daha doğrusu ben onunla gitmiyorum böylece So Min'le daha fazla vakit geçirebiliyorlar. Bu benim her zamanki monoton, normal sabahım. Ama bu sabah sıradan değildi.

"Günaydın doğum günü çocuğu!"

Yüzüme su dökmek Taehyung'un hobilerinden biriydi herhalde. Haftada bir yüzüme su yemekten ciddi anlamda sıkılmıştım. "Uyandırma yöntemlerine güncelleme gelir mi acaba?" Dedim yavaşça doğrulurken. "Bu sıkmaya başladı."

Cümlemin ardından kıkırdadı. "Öperek mi uyandırayım ne istiyorsun JK?"

Gözlerimi devirdim. O da devam etti. "İlk doğum gününü kutlayan kişi olmak için annenin telefonları tek tek meşgule attım." Yüzündeki muzhip bir gülümsemeyle "Ona özürlerimi ilet olur mu dostum?" Dedi.

"Başka işin gücün yok mu, doğum günleri kimin umrunda?"

Gülümsedi. "En azından annen ve ben umursuyoruz. Biz yeteriz bence."

"Parti falan yapmadın değil mi? Hiç o modda değilim."

Sorumun üzerine ellerini beline koydu. "Gün daha uzun. Neler neler değişir." Ardından odamın kapısını açmasıyla tüm okul içeri doluştu. İnanamıyordum, kapımın arkasında bekleyen bu kadar insanı nasıl olur da fark etmezdim.

"Hadi ama Jungkook," dedi Duk Hee önündekileri iterek yanıma geldiğinde. "Doğum günleri barışa vesiledir."

"Seninle küs müydük?"

Sorumun üzerine elini çenesine götürdü. "Bilmem. Galiba. Belki de hayır. Kimin umrunda? Doğum günün kutlu olsun!"

"Teşekkür ederim," dedim saçlarımı düzeltmeye çalışırken -yeni uyandığımda çoğunlukla kaşım gözüm yer değiştirirdi. "Senin doğum gününe gelemedim. Kusura bakma."

O önemli değil dercesine gülümseyerek içeri giderken yataktan kalktım ve odadaki herkesi salona doğru itekleyerek kapımı kapattım. Taehyung'un beni sosyallleştirme çabalarına minnettar olsam da istemiyordum. Benim iyiliğimi istediğini biliyordum ancak ben bendim işte. Öyle garip bir yaratık ki bir kişinin burada bulunması geri kalan yüzlerce kişiden daha önemliydi.

Gerçekçi olursak bu parti benim içindi ancak insanlar için eğlence eğlencedir. Yılbaşı, doğum günü, evlilik ya da herhangi amaçla yapılan eğlencelerde insanlar yalnızca eğlence olduğu için eğlenir. Benim durumumda öyleydi, insanlar Jungkook'un doğum günü olduğu için burada dans etmiyordu; eğlenceli olduğu için dans ediyor, içiyorlardı.

Üzerimi giyinip odamdan çıktığımda tahmin ettiğim gibi kimse beni fark etmemişti. Sevinmiştim, böylece kimseye yakalanmadan burayı terk edebilir ve bu yağmurlu havada kafama göre gezebilirdim. Dış kapıyı arkamdan yavaşça kapatıp çıktığımda hala kimse peşime düşmemişti. Lisa'nın kafesine gitmeye karar verdim. Hala orada çalışıyor olmasını beklemiyordum tabii ki ama yine de gitmek istemiştim.

the mood ✘ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin