3.5

1K 98 15
                                    

Bu muhtemelen son sefer.

Ne yapmaya çalıştığımı anlayamıyorum. Ayaklarım benden habersiz hareket ediyor; beynim uyuşmuş gibi. Kötü hissediyorum.

Metronun esnek hareketleri, ellerimin arasına aldığım başımı döndürüyor ve midem bulanıyor. Etrafımdaki insanların bakışlarını üzerimde hissediyorum: Ne yapıyor bu aptal diyorlar kafası güzel herhalde.

Tavandaki soluk beyaz ışık gözlerimi acıtıyor, bir süre gözlerimi kapatıyorum. Zihnimden sayısız düşünce geçiyor.

Oraya neden gittiğimi sorarsanız, size hiçbir şey söyleyemem. Herkesten habersiz, sessizce terk edecektim dünyayı; benim gereksiz yaşamımı sona erdirecek olmam kimsenin moralini etkilememeliydi çünkü. Ama olmadı, işte bu yüzden kendimden nefret ediyorum. Oraya neden gittiğimi biliyor olmak kendimden daha da çok nefret etmeme sebep oluyor.

Dışarıda yağmur yağıyor. Cama vuran yağmur tanecikleri öylece aşağı doğru süzülürken gözyaşlarımı engellemek imkansız. Beynimdeki sesler asla susmuyor. Hep oradalar. Ağlamak bile rahatlatmıyor içimi.

Sadece sus ve beni yalnızlığımla başbaşa bırak.

Tanrım... sosyal bir varlık olmadığım için diğer insanlar çok şanslı. Benim gibi çürük karakterli biri, bir çuval inciri berbat eder. Taehyung ve So Min adına üzülüyorum. Benim için üzülmemeliler ama yine de üzülecekler, biliyorum. Nefes almak için bu lanet yerden gidiyor olduğumu bilseler üzülmezler.

Peki ya, o? Evet, şüphesiz en çok o üzülecek. Ağlar belki ama peşimden gelmez. Gelmemeli. Onun gibi biri hayatta kalmalı, yaşamalı. Ah tanrım neler diyorum böyle...

Gözleri... gülüşü aklıma geldikçe delirecek gibi oluyorum. Yaşlanıp ölünceye dek onunla kalmak istiyorum. Ancak bunun için çok yorgunum. O kadar yorgunum ki nefes almak dahi istemiyorum. Her şey bana acı veriyor. Etrafımda beyaz yakalı masabaşı çalışanlarını görmek acı veriyor, gitar çalmak bile acı veriyor. Konuşmak acı veriyor, kendimi açıklamak... her gece uyuyup sabah olunca yeniden gece olacağını bilmek... bu sonsuz döngü içinde kaybolmak. Lisa'ya olan sevgimin bencillikten başka bir şey olmadığını bilmek kalbimi çok kırıyor.

Ah, Lisa... Şu an diğer bölümde beni izlerken ne düşünüyorsun acaba? Seni fark etmediğimi mi? Yoksa neden orada saklanasın ki değil mi?

Yüzümü ele geçiren tebessüm sinirlerimi bozuyor. Gözlerini kaplayan korkunun, acının sebebi benim. Seni buraya ben sürükledim. Nereden bilebilirdin ki bugün gideceğimi, oraya gelmeseydim? Kendine bencil diyordun ama asıl bencil olan benim. Beni görmezsin sanmıştım, ne ahmağım ama!

Beni biraz bile tanımıyorsun.
Yoksa emin ol, burada olmazdın.

Yavaşça doğrulup kafamı çevirdiğimde, seni görüyorum. Üzerindeki kasvetli kostümle öylece aralıkta dikiliyorsun. Yüzündeki hayran olduğum gülümseme yerini, buruk bir tebessüme bırakmış. Ağlamışsın, gözaltlarının kırmızılığına rimelinin akmış siyah rengi karışıyor. Sarı saçlarınsa darmadağın, muhtemelen peşimden onca yolu koşarak geldin. Üzerindeki uzun elbiseyle nasıl beni takip edebildin aklım almıyor. Bana doğru attığın yavaş adımlar elbisenin ayak bileklerine dek uzanan tüllerini ahenkle hareket ettiriyor.

Hayal görüyor gibiyim.
Sanki her şey bir ilüzyon.
Beni hipnotize ediyorsun.

Daha sonra hiçbir şey olmamış gibi gelip yanıma oturuyor ve başını nazikçe omzuma koyuyorsun. Bana hissettirdiğin duygular hakkında gerçekten hiçbir fikrin yok.

xoxo

minik soru; gelecek bölümlerle ya da finalle ilgili tahminleri alalım bakalım! :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

minik soru; gelecek bölümlerle ya da finalle ilgili tahminleri alalım bakalım! :)

the mood ✘ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin