0.3

3.3K 232 33
                                    

×İyi okumalar!♡

Sabah erkenden kalkıp tek başıma okula gittim, biraz kafa dinlemek istiyordum şu son birkaç gündür beynim kazan gibi olmuştu. Konuşmayı ciddi anlamda sevmiyordum.

Amacım kendi kendime çalışma kağıdını inceleyerek alıştırma yapmaktı, yalnızca ben başka kimse yok. Kuytu bir bank bulabilmek için kampüsün en ucra yerlerine giderken bir yandan da düşünüyordum: Taehyung'un zorlamasıyla şimdi de orkestraya katılmak mı? Mükemmel hayatımda eksik kalan tek şey buydu.

Güzel bir banka yerleştikten sonra ilk birkaç dakika öylece gökyüzünü izledim. İlginç bir şekilde her şey sakin sessizdi. Ama uzun sürmedi.

"Sabah sabah burada ne işin var Jungkook?" Yalnız kalmak neden bu kadar zordu ki? Yavaşça arkama döndüm Hee Yoon'du. Geçen gün kendini, beni insanlarla tanıştırmaktan sorumlu tutan kız. Ona diyecek bir şey bulamamıştım, ne denebilirdi ki?

Birkaç saniye boyunca muhabbeti nasıl geliştirebileceğini düşündü. Ağzında bir şeyler geveleyip durdu. Şükür ki telefonuna gelen bir aramanın ardından geç olsa da yeniden yalnız kalabildim. Bu kızla ilişkim başlamadan bitse çok daha iyi olurdu.

Tüm tadım tuzum gitmişti. Gitarımı çantama geri koyup konferans salonuna doğru ilerlemeye başladım. Ben neden yalnız kalamıyordum ki?

"JK, işte buradasın!" Koridorda da yolum Taehyung tarafından kesilmişti. Hee Yoon'dan sonra onu gördüğüme sevinmiştim. "Prova yapıyoruz, bunca saattir neredeydin?"

Saate baktım. Neredeyse gün ortası olmuştu.. ben bankta kaç saattir oturuyordum öyle?

Konferans salonuna birlikte girdiğimizde açıkça fark ettiğim bir şey vardı ki burada prova falan yapılmıyordu. Dans grubu ve müzik grubu birlikteydi irili ufaklı gruplar halinde kendi içlerinde gülüşüyor, bazılarıysa muhtemelen dedikodu yapıyordu. Taehyung geçen gün edindiği arkadaş grubuna doğru ilerlerken ben salondan ayrıldım. Prova yapılmıyorsa benim orada ne işim olurdu ki? Salondan biraz uzaklaşıp koridorun boş bir noktasında yere oturdum, çıkardım gitarımı başladım etkinlikte kullanılacak şarkıları çalmaya. Böylesi hem verimliydi hem de beynim adına daha sağlıklıydı.

"Sen de rahatsız oldun değil mi?"

Kafamı kaldırıp konuşan kişiye baktığımda karşımda Lisa'yı görmeyi pek beklemiyordum doğrusu. Gülümseyerek bana bakıyordu.

"Evet," dedim salonu işaret ederek. "Orada prova yapılmadığı kesin."

Cümlemin ardından hafifçe kıkırdadı. Tepkisine gülümseyerek karşılık verdim, bir şeylerden bahsetmek istiyordum ama daha önce bu tür şeyleri pek deneyimlememiştim. Muhabbetleri hep Taehyung açardı bense ona şöyle böyle eşlik ederdim. Benim bir şeyler söylememi bekliyormuş gibiydi. Belki de yalnızca konuşmak istiyordu ama tepkisiz oluşum onu bu istekten vazgeçirecekti. Böyle şeyler hayatımda çok sık olduğundan artık şaşırmıyordum.

Birkaç dakika öylece birbirimize baktıktan sonra yeniden gülümsedi ve yanımdan ayrıldı. Ona soğuk mu davranmıştım? Ya da sohbetimden rahatsız mı olmuştu? Bunları bilemesem de içimden bir ses saçma da olsa bir şeylerden bahsetmem gerektiğini söylüyordu. İş işten geçmişti artık. Kafamı duvara dayayıp gözlerimi tavana diktim. İnsanlar benden uzak olmakla iyi yapıyorlardı.
Ona pek çok şey sorabilirdim, dans mı ediyorsun? Neden dans bölümündesin? Ya da en azından gitarımı o kadar yol boyunca koşarak sırtında taşıdığı için bir teşekkür edebilirdim. Hala benimle konuşmak isteyen insanların olmasına şaşıyordum ama sorun bendeydi insanlarda değil.

En sonunda gitarımı sırtıma alıp salona girdim, her şey bıraktığım gibiydi. Ses kirliliğinde gram azalma yoktu. Gitarımı unuttuğum koltuğa doğru ilerledim. Sessizce orada oturmayı ve insanları gözlemlemeyi amaçlıyordum ki karanlıkta parlayan bir çift cam gördüm. Yakından bakınca camların gözlük camı, kişinin de So Min olduğu anlaşılıyordu. Yanına oturdum.

"Neden onlarla birlikte değilsin?" Dedim gitarımı bacaklarımın önüne bırakırken. Onu bir kere daha kaybetmek istemiyordum.

Sorumun üzerine arkasına yaslandı. "Sen neden değilsin?"

Güldüm. "Bilmem"

O da aynı şeyi söyledi. "Ben de bilmem."

Ses tonu üzgün gibiydi sebebinin Taehyung olduğunu az çok biliyordum. "Sana kötü davranıyor değil mi?"

Derin bir nefes aldı. "Sanırım."

"Ondan hoşlanıyor musun?" Dedim. Onunla göz teması kurmuyor, cıvıldaşan kalabalığı seyrediyordum. O da zaten bana bakmıyordu. Bunun bir sorgu gibi olmasını istememiştim.

Birkaç dakikanın ardından cevap verdi. "Onun üzerinde bir etkim olmadığına göre çok da önemi yok." Aniden ayağa kalkıp sahneye doğru ilerledi.

İnsanlarla ilişkim iyi olmasa da pek çok şeyi gözlemler adımlarımı ona göre atardım. So Min'in Taehyung'a olan hislerini bizi tanımayan herhangi biri bile rahatlıkla anlayabilirdi. Taehyung her şeyin farkında olmasına rağmen, So Min'e karşı son derece kabaydı. Onu reddetmeye bile tenezzül etmiyordu.

xoxo

the mood ✘ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin