2.8

1.4K 124 6
                                    

×Bölümler yavaş yavaş güncele yaklaştığı için yayımlama günleri arasındaki süre artabilir şimdiden kusura bakmayın, iyi okumalar♡

×Bölümü medyadaki şarkıyla
okumanız tavsiye edilir!


Ben kendimden bahsetmeyi sevmem. Kendim hakkında bahsedeceklerim oldukça sınırlıdır çünkü. Gitar çalarım, uyumayı severim ama çoğunlukla uykusuzluk çekerim. Belki biraz da nefes alırım. Dünyaya katabileceğim bir anlam yok. Yaşamımın bir anlamı da yok. O yüzden anlatacaklarımla insanları darlamak istemem. Beni dinlememekte haklılar.

Aslında kötü bir ailede büyümedim. Annem ve babam beni gerçekten çok sevdi. Benim için deli olan, beni her şeyden korumak isteyen bir abim vardı. Şu anki halimin sebebi onlar değil.

"JK sen de geliyorsun değil mi provaya?"

Ben küçüklüğümden beri konuşmayı pek seven bir çocuk değildim, hatta oldukça ağlak biri olduğum için diğer çocuklar tarafından oyunlardan atıldığım çok olurdu. O zaman Taehyung'la tanıştım, o her zaman böyleydi.

"Orada mısın?"

Herkesi etrafına toplayan, herkese sözünü geçirebilen bir yapısı vardır onun. Bu özellikler benim tanıdık olduklarımdan değildi. Ne zaman bir oyun kurduğunu görsem hayranlıkla izlerdim onu, herkesi bir araya toplaması oyun planlaması oldukça ilgimi çekerdi. Ona hayrandım. Gerçi şu an da hayran olmadığım söylenemez. O zamanki özelliklerini hiç de yitirmiş değil. Hala sosyal biri ve insanlar tarafından takdir ediliyor. Ben de ediyorum.

"Jungkook?"

İçimdeki melankoli her zaman oradaydı, kimse bunun sorumlusu değil. Ruhum özgürlüğü için çırpınırken vücudum acı çekiyor. Ben hep dalgın bir insandım. Kendimi anlatmaya hiç gerek duymadım, benim olayım konuşmak değildi. Benim savaşım içimde gizliydi, bunu nasıl anlatabilirdim ki?

Lisa'nın benim için üzülmesi beni daha çok üzüyordu. Beni anladığını hissetmem için konuşmamıza gerek yoktu. Gözlerini benimkilere sabitlediği her an kalbimi yerinden sökecekmişçesine heyecanlandırıyordu; bir şeyler hissediyordum alışkın olmadığım, güzel ama bir o kadar da kalp kırıcı, nazik bir duygu... Haklıydı gitmekte, hissettirilmeyen sevgi ne işe yarardı insanı üzmekten başka? Ben kendi içimde sevsem ne olurdu, o her beni düşündüğünde hüznün kollarına düşerken? Ancak uzun sürmüştü kendimi inandırmam; birilerinin benim bu uyuşuk halimi, karmaşık ruhumu sevebileceği düşüncesi gerçek gibi gelmiyordu. Sevginin beni iyileştirmesi de çok uzun sürdü... O kadar uzun sürdü ki beni iyileştiren bu sevgi, onun en derin yarası oldu. Ve gitti. Gidişi yeşermeye başlayan ruhumu yeniden yalnızlığa gömmüştü. Yapayalnız bırakmıştı beni. Kendi karanlığımda üşüyordum.

Omzumda hissettiğim elle kendime geldim. "Hey JK?"

"Efendim?"

"Dostum iyi misin?"

Hafifçe başımı salladım. "Evet, gidelim."

Hava soğuktu, kış kendini hissetirmeye çoktan başlamıştı. Önceki senelere kıyasla üzerimde anlam veremediğim bir üşükleme vardı. Sıcak nefesimi dışarı verdikçe oluşan buhar, nefes aldıkça ciğerlerimi acıtan soğuk hava... solunum yapıyor oluşum istemsizce hoşuma gidiyordu.

the mood ✘ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin