İyi okumalar
18. Kasım
Bir şehir insanın üstüne çöker miydi? Benimki çökmüştü. Yıkılmaz bir bina inşa ettim, şehrin en gösterişli, en göz alıcı yerinde peki o binanın altında ben kalmışsam, gösterişli olması sadece dışı yansıtırdı. Onun içinde olanlara bakmazdılar, önemli olan hiç bir zaman içerisi olmadı. Sadece göze güzel hitap etmesi gerekir,güç onda ise ilgide ona aittir.
Şirket yolunda düşündüklerim beni başka yönlere çekiyordu. Camdan büyük binalara baktım. Ondan fazlası paravandılar, bu kadar büyük şirketlerin kendi yaptıkları işle büyümeleri nerede ise imkansızdı.
Saraçoğlu Holdinge gelince binaya baktım. Bu semtin en büyük binasıydı. İhtiyarın sözde yaptığı tek yatırım oteller zinciriydi. Kendi bünyesine kattığı ondan fazla otele bakıyordu. Gerçi o değil ben bakıyordum. Kendisi şuan emekli durumda takılıyordu. Ama aslı hiç bir zaman böyle olmadı.
Kapımı açan güvenlikle arabadan indim. Mervinleri çıkarken etrafa göz atıyordum. Baykuş benden önce şirkete gelip adamı paketleyecekti.
Asansör düğmesine basıp gelmesini bekledim. Kapılar açılınca içine adımladım kapılar kapanacakken bir el araya girip engelledi. Karşıma çıkan kadın bana gülümsüyordu. Görmezden gelip 30.kat düğmesine bastım.
Her katta asansör duruyordu, arkada durduğum için pek kimse beni görmüyordu.
Kadınlar fısıldaşınca dediklerine kulak kabarttım.
"Azra hanım şirkete uğramaz oldu. Anca gezip dursun."
"Dünyayı gezdi neredeyse, her hafta sonu yurt dışına gidiyor."
"Tabi işleri bize yükleyip keyfine bakar, uğraşmadığımız iş kalmadı."
"Burnundan kıl bile aldırmıyor"
"Giydiği kıyafetleri görüyor musun! Full Moon mağazası tasarlıyormuş"
"Canım benimde bu kadar param olsa bende özel tasarım giyerdim."
Ahmaklar her şirkete böyle dedikoducuları buluyorum. Çene yerine beyninizi çalıştırsanız sizde istediğinizi elde ederdiniz. Kendi hayatlarının güzelliğini bilmeden şikayet ediyorlardı.
Yanımdaki kız yandan bakınca bende ona baktım. Elindeki çantayı açıp bir şeyler karıştırıyordu.
"Kaleminiz var mı?"diye sordu.
Çantamdanki pilot kalemi ona verdim. Teşekkür ettiğinde başımı salladım.
Kızlar hala konuşmaya devam ederken birden "Kızlar" diye uyardı.Asansördeki herkesin bakışı bize dönünce, bende kızlara baktım. Gözlerindeki şaşkınlık benim burada olduğumu bilmediklerini gösteriyordu.
Katımda durunca asansördekilerde göz gezdirdim.
"Haklısınız, dünyayı gezdim. Fakat keyif için değildi. Şirket hisselerini yükseltmek ve sizlerin daha rahat çalışmanız içindi, ayrıca elbiselerim Full Moon'un tasarladığı doğrudur."diye açıkladım.
Başlarını eğip mahçup bakışlar atmalarına aldırış etmedim. Odama gittim.
Bu odayı Lilyi dekore etmişti. Üniversiteden mezun olduğunda ilk işi odamı dekore etmek oldu. Kapıyı açtığında odanın büyüklüğü göze çarpıyordu. Sol köşede büyük çalışma masası önünde çift kişilik ve iki tane tek kişilik koltuklar vardı. Sağ köşesinde on iki kişilik toplantı masası duruyordu. Çalışma masasının arkasında ,kitaplık tarzında şirket dosyalarının bulunduğu dolap vardı. Bu odanın en dikkat çekici yanı manzarasıydı. Önünde duran puflara oturup manzaraya bakardım.
Bide arada benden gizli Lilyi burda parti verirdi. Tabi bu pariye tek katılan kendisi ve Baykuş olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Timsah +18 [ Kardeşlik Bağı 1]
RandomYa ölecekti ya öldürecekti... Seçim yapıldı. Kayıp verildi.. Kan elleri sarmış, kokusu dört bir yanı kuşatmıştı... Acımasızlığı farklı isimleri almasına gebe olmuştu.. Ama sadece birini benimsemişti.... Timsah