27. Bölüm

308 15 0
                                    

İyi okumalar....

23. Aralık

Bir kulaktan kulağa yayılan ve herkesin kabul ettiği söz vardır. İnsanlar çift yaratılmıştır. 

Eski Yunan mitolojisine göre Tanrı Zeus yarattığı insanların ona baş kaldırması ve saygı duymaması üzerine kılıçtan geçirerek ruhlarını ikiye bölmüş, bölünen ruhları dünyanın iki farklı yerine göndererek cezalandırdı. Ruhlar birbirini bulursa aşık olup birbirlerine bağlanırlar, ama bulamayanlar bir laneti yaşarmış, iki ruh tek beden sözü de buradan geliyordu.

Peki, bizim bedenlerimizi kılıçtan geçiren kimdi?

Yüksek bir yerden aşağıya düştüğümü hissettiğim de gözlerimi açtım. Arabanın tümsekten inişi ile sarsılmıştı.

Yan tarafımdan ses gelince döndüm.
"Afedersin" sıkı sıkıya direksiyonu tutuyor, gözünü yoldan ayırmadı. Bakışlarımı kolunda ki saate çevirdiğim de, bir buçuk saatir yolda olduğumuzu anladım.

"Ne zaman varacağız?"

Direksiyonu kırıp arabayı durdurdu.

"Vardık bile"dediğinde etrafıma baktım. Özel yapım olduğu belli olan oldukça büyük ve geniş bir evin önünde durduk. Etrafında sarılı korumalar, kulaklıklardan  haberleşmeyi sağlayıp, gözlerini bizden ayırmadı.

Arabanın kapısını açıp aşağı indim. Bazılarının eli arkada bağlanmış gibi görünse de daha çabuk silahı çekmek için olduğunu biliyordum.

Ellerimi havaya kaldırıp silahsız olduğumu gösterdim. Şef olduğunu düşündüğüm kişi bir kaç adımla yanıma yaklaşıp bana baktı.

"Ne için buradasın?"

"Texi görmeye geldim. Onunla görüşmem gerek"dedim

"Görüşmek için erken bir saat "diye sabahın köründe gelmemi kast etti.

"Konu önemli " başını salladı. Elini cebine atıp telefonu çıkardı.

"Kim olduğunu söyleyeyim"

"Atlasın geldiğini söyle"dedim

Bana garip bir bakış atıp telefondan numarayı çevirdi. İlkinde açmadı. İkinci çalışın da benim bile duyduğum bir küfürle açıldı.

"Patron, burada bir misafirin var." Gözlerime baktı. "Adı Atlasmış"dedi

Bir kaç saniye sonra evin yukarı katından sesler geldi. Başımı çevirip baktığımda pencereye yapışarak bana bakan bir Tex vardı.

Karşımdaki adam telefonu bana uzattığı da, gözlerimi pencereden ayırmadan aldım.

"Beni öldürecek misin?" Sesi kısık ve endişeliydi.

Komutan onu öldürmem konusunda  bahsetmemişti. 

Tek ve net bir cevap "Hayır"dedim
Buradan bile zorlukla yutkunduğunu görebiliyordum. Telefonu kapatmadan, karşımdaki adama verdim. Telefonu kulağına dayadığı saniye başını sallayıp kapattı.

Beni baştan aşağı süzüp arkasını döndü. Peşinden yavaşça ilerlerken omuzumun üstünden geriye baktım. Beni buraya getiren kadın arabada oturmuş beni izliyordu. Elimle evi gösterdiğim de başını olumsuzca sallayıp arabada oturmaya devam etti.

Komutan ve askerleri sadece kendi kafalarına göre hareket ediyordu. Buraya kadar sırf kızını almak için geldim. O zaman askerleri istediğimi yapmak zorundaydı. Önden giden adama seslendim.

Timsah +18 [ Kardeşlik Bağı 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin