28. Bölüm

297 12 2
                                    

İyi okumalar...

Yalnız olan bir insan, kalabalık ortamlardan ve sahte samimiyetten nefret eder. Çünkü kendini soyutlamış, dış dünyaya karşı cephe almıştır.  

Arabanın dikiz aynasından tekrar arkamı kontrol etme ihtiyacı duydum. Texin evinde anlattığım hikaye, küçük kızımı etkilemişti. Sigaramı bitirdiğimde elinde ki valizle gelmiş, onu babasına teslim etmemi beklemişti.

Texin arabalarından birini kendi arabam gibi almış,yol için hazırlanmıştım. Küçük kızımız benim arabama binmek istediğinde engel olmuştum.

Kendi kıskançlık duyguları için, beni buralara kadar getirmiş, bide onu babasına bırakmamı mı istiyordu.
Beni bakıcı falan mı sandı?

Tex olayı anladığında hızla gelip onu kolundan tutarak başka arabaya bindirdi. Kadın askerde onlarla aynı araca bindiğinde yola koyulmuştum. Her ihtimale karşı yirmi dakikada bir arkamı kontrol edip beni takip ettiklerinden emin oluyordum.

Maxin beni götürdüğü ev, komutanın arkadaşına ait olduğundan tekrar oraya gidemezdik. Onu arayıp paketi nereye teslim edeceğimi sorduğumda bana başka bir konum atmıştı. Neden direk kendi evine değilde, başka insanların evinde buluşmamız gerektiğini anlayamıyordum.   

Kendini bu şekilde koruyacağını düşünüyorsa yanılıyordu.

Yaklaşık iki saatlik yolculuğumuz bildirilen konumla bitti. Frene basıp arabayı durduğumda arkamda olan arabada durmuştu. Karşımda bu sefer dağ evi duruyordu. Çevresini sarmış üniformalı askerler, etrafta kuş uçurmuyordu.

Arabadan inip evin kapısına ilerledim. Arkamdaki fısıldaşmalara ve hakkımda geçen konuşmalara kulak tıkadım. Kapıya vardığımda ben çalmadan açıldı.

Max karşımda durup gözlerime baktı, tek kaşımı 'ne var ' dercesine kaldırdım. Arkama bakıp önümden çekildi. 

Amerikan tarzı mutfak ve salon girişten göze çarpıyordu. Holden geçip iki katlı merdiveni inerek salonda ki koltuklara ilerledim. Adım sesleri yukarıdan gelmeye başladığında bakışlarımı kapıya diktim.

Benim girişimin ardından Max üçlüyü karşılamış ve hasar kontrolü yapmıştı. Kadın askerin elinde kuruyan kanlara bakıp bana kaşlarını çatarak döndü.

Adım sesleri salonda durduğunda beklenen ses duyulmuştu.

" Sizleri karşımda canlı görmek ne güzel, Atlasın sizi ölü getirmesini bekliyorduk"dedi komutan, üçlü bana dönüp yutkundu.

Komutan kollarını açıp kızına baktı.

"Asil, babana sarılmayacak mısın?"

Adını hiç sormamıştım. Komutanın kızı Asil. 

Asil elindeki çantayı yere bırakarak, babasına koştu. İkili birbirine sıkıca sarılırken ayağa kalkıp kenarda gördüğüm içki bölümüne gittim.

"Görende sizi birileri ayırdı sanacak,"dedim bardağa içki doldururken, kadehi elime alıp arkamı döndüm.

"Doğru ya, aranıza ben girdim."diye ekledim.

Asil babasının kollarında bana öfkeyle bakarken, kadın asker çıkış kapısına ilerliyordu. 

"Nereye kaçıyorsun böyle asker, daha kurduğun saçma planı anlatacaktın."dedim bardağı dudaklarıma dayarken, sözlerim onu kapıda durdurmuştu. Omuzundan bana baktığında kaşlarımı kaldırdım.

Max olayı çözmüşe benziyordu. Kadın askere ilerleyip kapıyı gösterdi.

"Dışarıda bekle"

Timsah +18 [ Kardeşlik Bağı 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin