İyi okumalar...
Marcos'tan:
Kimse yazılmış olana karşı gelmezdi. Kendi kararımla ilerlediğimi düşünürken, önceden yazılmış yollardan birinde yürüyordum.
Yazgı bizi yazdığından döndüremez, bizlere sadece kendi kararımız mış gibi hissettirir, gerçeklik küçük yerlerde saklıdır.Göğsümde ki ağırlığı hissedince gülümsedim. Gözlerimi yavaşça aralayıp, göğsüme dağılmış siyah saç tutamlarına baktım. Sol elimi kaldırıp parmaklarımı, gecenin karanlığında parlayan saçlarında gezdirdim.
Bir kaç saat önce aşağıda olanlar, içimde gülme isteği oluşturuyordu. Yukarı çıkarken ki Azranın kaçışı ve yüzünde hafif oluşan utangaçlık hissi, korumaları göndermesi de ayrı konuydu.
Derin bir nefes alıp, göğsümde ki kadını uyandırmadan yan tarafa bıraktım. Bir şeyler mırıldanıp, yastığına sarıldı. Çarşafın omuzlarından aşağı kaymasıyla, çıplak göğüsleri ortaya çıkmıştı.
İçimde bir sızının hafiften belirmesiyle, derin bir nefes aldım. Bugün onu çok yormuştum artık dinlenmesi gerekiyordu. Başımı hafif eğerek çıplak omzuna dudaklarımı bastırdım. Burnuma dolan lavanta kokusu her zamanki gibi beni mest ediyordu. Derince soluyup, geri çekildim.
Beyaz çarşafa uzanarak açıkta kalan vücudu örtüm, aksi takdirde saatin umrunda olmayıp Azrayı tekrar uyandıracaktım.
Yataktan ayaklarımı sarkıtıp gri parkelere bastım. Ayak tabanıma nüfus eden soğukluk içimdeki yangını serinletti. Ayağa kalkıp banyoya ilerledim.
Lavaboda ellerimi yıkarken bakışlarım aynada ki yansımama kaydı. Saçlarım dağılmış, boynumda bir ısırık izi ve omuzlarımdan başlayıp sırtıma uzanan tırnak izleri, gecenin sert geçtiğini kanıtlıyordu. Ellerimi ıslatıp omuzlarım da gezdirdim. Soğuk su çiziklerin üstünden geçince hafif bir sızlama hissettsem de geçmişti. Sabah olduğunda bunun bedelini Azraya ödetecektim.
Tanrım biri beni bu halde görse dayak yediğimi sanırdı. Bu durum istemsizce beni güldürmüştü.
Azra zor bir kadındı. Kimseye boyun eğmiyor, bildiğini okuyordu. Hırçınlığı ve cazibesi beni ona daha çok çekiyordu. Bana göre bir kadındı, kendi ayakları üstünde duran, her istediğini elde eden, küçük bir kızdı.
Tekrar kendi kendime gülüp, mutfağa ilerledim. Kahve makinasına attığım kahveyle, makinanın tuşuna bastım. Kahve olurken dolaba ilerleyip, gri bir eşofman altı giydim.
Makinadan ses gelince, mutfağa gidip sıcak filtre kahvemi aldım. Güneşin doğmasına bir saat kadar kalmıştı. Duvarı boydan boya camla kaplı manzaranın karşısında duran krem tek koltuğa oturdum.
Genelde bu saate kalkar spor yapardım ama Azrayı tek bırakıp gitmek istemiyordum. Korumaları göndermesi, onu savunmasız bırakabilir, başımı hafifçe omzumdan geri çevirdiğim de verdiğim kararın doğruluğunu sunuyordu. Yatakta bir melek gibi kendinden geçmiş uyuyordu, odayı bassalar uyanacağını sanmıyorum.
Başımı önümdeki manzaraya tekrar çevirdiğim de camda yansımamı gördüm. Gülümsüyordum. Azranın yanındayken bu aralar çok gülümsemeye ve duygularımı belli etmeye başlamıştım.
Beni değiştirmesine izin vermemelidim.
Derin bir nefes alıp, elimdeki kupadan bir yudum kahve aldım. Sessizliğin ve odada kulağıma gelen nefes alış verişler beni rahatlattı.
Elimdeki kupayı masaya bırakaceken hayatımdan silinmeyecek o iz gözüme çarptı.
Kupayı masaya bırakıp sol baş parmağımın altındaki şişlikte olan derin çizikte, elimi gezdirdim. Bu çizik kim olduğumu ve nasıl olmam gerektiğini unuturmayan bir hatıraydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Timsah +18 [ Kardeşlik Bağı 1]
SonstigesYa ölecekti ya öldürecekti... Seçim yapıldı. Kayıp verildi.. Kan elleri sarmış, kokusu dört bir yanı kuşatmıştı... Acımasızlığı farklı isimleri almasına gebe olmuştu.. Ama sadece birini benimsemişti.... Timsah