3.4

3.3K 160 18
                                    

•••

Üzerimdeki şaşkınlığı atabildiğimde büyük tepki vermemin onu kışkırtıcak olduğunu biliyordum. Her gün ağlamamı isteyen ve bunuda tehditlerinde açıkça belli eden biri için aksini düşünmek aptallık olurdu.

"Ne yapıcaksın ki değersiz bir kolyeyi, kız arkadaşına falan mı vereceksin?" Yüzümü sinir bozucu olduğunu düşündüğüm bir ifadeye bürümüştüm. "Gerçi ihtiyaçları olduğunu düşünmüyorum. Amaçları senden hediye beklemekten çok daha farklı."

Yüzü tehlikeli bir ifadeyle kıvrıldığında söylediğim hiçbir şeyin gerçekliğine inanmadığını anlamıştım.

"Kim, onun için değersiz bir şeyi gecenin bu vaktinde aramaya gelir ki?" Elindeki kolyeyi yüzüne yakınlaştırıp daha dikkatli incelemeye başladı. "Buna inanmamı beklemiyorsun herhalde."

Tamam sabır kotam buraya kadardı. Onu kışkırtmadan kolyeyi almanın başka bir yolunu bulmalıydım.

"Ne yapacaksın ki? Satsan beş kuruş bile etmez. Hem buna ihtiyacın olduğunu bile düşünmüyorum."  Bir elimi ona uzattığımda aynı zamanda da bir kaç adım yaklaşmıştım.
"Onun için ver onu bana."

Geriye bir kaç adım atıp elini denize doğru uzattığında tepki vermemeye gayret gösterdim. Delirip çıldırmamı istiyordu.

Eğer ona zarar verirse ki muhtemelen verecekti kanatları elinden alınan kelebek gibi gücümü yitirirdim.

"Peri peri peri, sence ben sana bu kolyeyi geri verir miyim?" Ağzını şaklatıp onu boğmama sebep olacak bir ifadeyle bakmaya başladı.
"Hiç sanmıyorum."

"Rica ediyorum onu bana ver. O bu oyuna alet edebileceğimiz bir şey değil." Sesim anlamasını ümit eder gibiydi.

Abartılı bir şaşkınlıkla gözlerini büyüttüğünde elindeki kolyeye tekrar baktı.

"Bak sen! Amazon kızını bile dize getiren şu kolyenin hikayesini şimdi daha çok merak ettim." Kolyeden ayırdığı bakışları beni bulurken kuşkuyla kısılmıştı. "Sevgilinin hediyesi mi?"

Bunu ona neyin düşündürdüğünü merak etsemde beynim sadece bir şeye odaklıydı. O kolyeyi ondan almalıydım.

"Sevgilimden falan değil Allahın cezası ver onu bana." Ona bir kaç adım daha yaklaştığımda avucuna hapsettiği kolyeyle birlikte denize biraz daha yaklaştı.

"İşte böyle amazon kızı! İşte böyle." Ayın ışığı öfkeyle harmanlanmış yüzüne vuruyor. İçindeki caniyi görmemi sağlıyordu. "Bana karşılık verki eğlencemiz daha keyifli bir hal alsın."

"Eğer onu şimdi bana vermezsen hayatının sonuna kadar nefesimi ensende hissedersin. Yemin ederim yaparım bunu sana yemin ederim yaparım." Dudaklarımdan dökülen yeminle birlikte geceyi şuh kahkahası doldurduğunda bunun ona keyif verdiğini biliyordum.

"O zaman şimdiden arkama geçsen iyi edersin fairytale." Sözlerinin ardından avuçlarına hapsettiği kolyeyi hızla denize doğru fırlattığında elimi göğüsüme bastırdım.

Kalbimin üzerine sanki milyonlarca darbeyi aynı anda geçiriyorlarmış gibi hisettiğimde ayaklarımın bağı çözülmüş ve artık beni taşıyamayacağını haykırmıştı.

Dizlerimin üzerine çökerken sadece ayın aydınlattığı uçsuz bucaksız denize baktım.

"Allahım ne olur şaka olsun ne olur. " ama bu anlar şaka olamayacak kadar canlı ve berraktı.

Gözümden bir damla yaşın aşağıya doğru akmasıyla sanki nefes almayı bırakmıştım.

Kalbime gömülü kişinin artık benden tamamen koptuğunu hissederken gözümü alevler ve onu peşi sıra takip eden acı doldurmuştu.

Yanağımı ardı ardına ıslatan göz yaşları eşliğinde avucumu kuma geçirdiğimde sadece bağırmak istiyordum.

"Gitti." Sessiz nidalarım geceyi keskin bir bıçak gibi bölmüştü. "O gitti."

Dudaklarımdan kaçan hıçkırıkla birlikte göz yaşlarıma bir yenisi daha eklendiğinde tüm duyguları aynı anda hissetmiş, beynimin bu karmaşıklık karşısında eli kolu bağlı oturmasını sağlamıştım.

Bedenim yavaş yavaş hıçkırıklarla sarsıldığında nefes alış verişlerim hızlanmış göz yaşlarım tüm yüzümü kaplamıştı.

Karahindiba katili bana bir kaç adım yaklaşıp tam önümde durduğunda ellerimin titrediğini hissetim.

"Sana seni hüngür hüngür ağlatacağımı söylemiştim fairytale."

Kanım mükemmel bir hırsla kaynamaya başladığında ayağı kalkıp, tam karşısına dikildim.

Yumruklarımı ard arda göğüsüne indirdiğimde bundan keyif almasını bekliyordum ama suratında mimik oynamıyordu.

Oysa bana ben ağlarken zevkle izleyeceğini söylemişti.

"Onu Dahil etmeyecektin. Böylesine değerli bişeyi bu boktan oyuna dahil etmeyecektin." Sesim kısık çıkmış duyduğum acıyı güçsüz kılmıştı.

"Değerli olduğunu düşündüğüm için denizi boyladı zaten."

Hiçbir duygu barındırmayan sesiyle deliye dönerken bu seferde yanağına bir tane patlattım. Yana savrulan yanağını umursamadan onu omuzlarından geriye doğru ittiğimde hiçbir tepki vermiyordu.

"Aptal herif, o öylesine değer biçilen birşey değildi. O benim çocukluğumdu." Sesim gücünü kaybetmişti. "O benim annemdi."

Karahindiba katilinin kasılan çenesi ve her an üzerime atlayacakmış gibi duran bakışları sonda kurduğum cümle karşısında anlamsızca kısılırken onu itip yanından hızla uzaklaştım.

"Bu oyuna devam edersen fazlasını yapmaktan çekinmem Peri!" Sözleriyle kısa bir an adımlarım yavaşlasada bunu umursamadım. Dudaklarımdan dökülen kelimelerle adımlarım sokağı inletiyordu.

Sen bunu hakettin Peri bu kadar ileri gitmemeliydin. Bu kadar ileri gitmemeliydin.

Bu sokaklar ikinci kere ağladığıma tanıklık ettiğinde tek düşündüğüm şey. Annemden bana kalan tek güzel hatıranın denizi boylamasıydı.

  •••

KARAHİNDİBA KATİLİ || yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin