3.1

3.4K 146 17
                                    

   •••

Az ilerimde masalarla ilgilenen Pınarı görmemle ona doğru yürüyüp tam yanında durdum. Servis yaptığı masayla işi bitince ancak beni fark edebilmişti.

"Napıyosun kız dibimde ödümü kopardın!"
Benden bir cevap gelmeyince gözleri yüzümde yavaş yavaş gezinmeye başladı.
"Ne oldu sana yüzün neden pancara dönmüş?"

"Gerizekalı familyası." Elimdeki içi boş bardakların bulunduğu tepsiyi havaya kaldırırken onunda bakışları anında onların oturduğu masayı bulmuştu.

"Onlardan daha zekice bir adım beklerdim." Dudaklarıma sahte bir gülüş yayıldığında pınar bu durumun bile tadımı kaçırdığının farkındaydı.

"İstiyorsan bırak ben götüreyim. Ama götürdüğümde bu tepsiyi onların kafasında parçalamış olurum bilmiş ol." Gözleri tehlikeli bir ifadeyle kısılmıştı. Ve istediğini yapmaktan çekinmeyen biri olduğunuda çok iyi biliyordum.

"Şimdilik canımı sıkan bir hereketleri yok. Ama kızlarada söyle bir gözünüz bende olsun her an içlerinden birine saldıra bilirim." Kafamı onların bulunduğu masaya çevirdiğimde hiç göz göze gelmek istemediğim biriyle karşılaştım. Karahindiba katili İfadesiz tutmayı becerdiği gözleriyle bana bakıyordu. Sonunda bir elini kaldırıp havada iki işareti yaptığında iki dakikamın kaldığını söylemeye çalıştığını anlamıştım.

"Sığıra bak ciddi ciddi beni kölesi sandı."
Dudaklarımdan dökülen sözlerle pınarda o tarafa dönünce yüzünü tiksintiyle buruşturdu. "İçi boş kas yığını gibi duruyolar."
Bu benzetmesi komik olsada gülmeyip hemen yanından ayrıldım.

Arkaya geçtiğimde içi limonata dolu makinanın önüne gelip boş bardakların hepsini doldurdum.

Tam tepsiyi alıp gidiyordum ki aklıma gelen şey durmama sebep oldu.

"Neden içine tükürmüyorum ki?" Bu bana gayet mantıklı geldiğinde etrafa kısa bir bakış atıp hiç tereddüt etmeden bardakların içine tükürmeye başladım.

Bu iğrenç olduğu kadar bana zevkte vermişti.

Dışarı çıkıp onların masasına doğru yürüdüğümde yüzümü ifadesiz tutmaya çalışıyordum. Karahindiba katilinin bakışlarını üzerimde hissetsemde oraya bakmamak için sağa sola gülücükler yolluyor, bana bakanlara saçma sapan şeyler söylüyordum.

Sonunda onların bulunduğu masaya geldiğimde tepsiyi önlerine bırakıp iki adım geriye gittim.

Bora ayısı anında bardaklara uzandığında dudaklarım memnuniyetle kıvrılmıştı.

"Dur Bora!" Karahindiba katili bana bakarak söylediği şeyin ardından Boranın elindeki bardağı almış ve bana uzatmıştı. "İlk sen iç."

Bu çocuk gerçekten salak olmalıydı. İçine tükürdüğüm şeyden İğreneceğimi falan mı sanıyordu?

Kim bilir belkide içine zehir falan attığımı düşünüyordu.

Elindeki bardağı alıp iki yudum aldıktan sonra geri masaya bıraktım. "Tatmin oldunuz mu Davar hazretleri?"

Yüzündeki çizgiler bir bir kaybolduğunda arkamı dönüp yürümeye başladım.
Bugün bunlarla bu kadar muhattap olmak yeterdi.

"Buzsuz bu!" Duyduğum şeyle şaşkına dönerken çevik bir hareketle dönüp karahindiba katilinin suratına baktım.

"Sen çok olmaya başladın!" Sinirim sesimede yansımış adeta kükremiştim.

"Bence bu senin ve." Bir parmağını arkamdaki kalabalığa doğrulttu. "Arkadaşların için az bile."

Dudaklarım düz bir çizgi halini alırken damarlarımda gezinen siniri zabt etmeye çalışıyordum.

Hiçbir şey demeden önlerindeki bardakları toplamaya başladığımda duyduğum kıkırdamayla kafamı kaldırdım.

Melih bana bakarak pis pis sırıtıyordu.

"Ağzına çarpmamı istemiyorsan kes o sesini." Ona doğru cırladığımda benden böyle bir tepki beklemediği için gülüşü anında yüzünde solmuştu.

Bir şey demeden topladığım bardaklarla arkamı dönüp yürümüye başladım.
Vücudumda ılık ılık gezinen sinirin beni ele geçirmesine izin vermemeliydim ama kendimi çok zor tuttuğumda bir gerçekti.

Dedikleri gibi limonatanın içine buz atıp geri döndüğümde bu seferde neden içinde pipet yok diye tutturmuştu.

Alt dudağımı dişleyerek elimdeki pipetleri bardakların içine koyduğumda biraz bile eksilmeyen sinirimle tam karşımdaki karahindiba katiline baktım.

Pişkince sırıtmış pipeti boş vererek bardağı dudaklarına götürmüştü. Bardağı dudaklarından ayırdığında bir gözünü kapatıp düşünüyormuş gibi yaptı.

"Yeterince iyi değil." Dilini şaklattıktan sonra devam etti. "Sanki eksik bir şeyler var gibi." Bir müddet elinde tuttuğu bardağa baktıktan sonra gözleri yalancı bir ifadeyle parladı. "Hah buldum!" bardağı havaya kaldırıp yere yavaşça dökmeye başladığında sabrımın son kırıntısınıda artık süpürmüştüm.

"Al bunu ve bana yeni bir bardakta getir."
Uzattığı bardağa bakarken bir gözümün seğirdiğini hissediyordum.

Elim titremeye başladığında artık hiçbir şey umrumda değildi.

"Yeni bir tane?" Dedim beni onaylamasını bekleyerek.

Kafasını salladığında önümdeki içi dolu bardaklardan birini kaptığım gibi suratına boşalttım. Hızımı alamayıp ikinci bardağıda aynı şekilde yüzüne boşaltığımda hala sinirim geçmemişti.

"Al sana yeni bir tane!" Sözlerimin ardından masadan iki adım uzaklaştığımda Egemenin alt dudağını ısırıp bittin sen kızım bakışlarını gördükten sonra ancak yaptığım şeyin farkına varabilmiştim.

Bu sefer harbiden bunların elinden kurtuluşum yoktu.

Karahindiba katilinin gözlerindeki ifadede bunu çok güzel doğruluyordu.

                                 •••

KARAHİNDİBA KATİLİ || yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin