•••Karahindiba katilinin bakışları derinleşirken adeta aramızda sözsüz bir iletişim başlamıştı. Yüzündeki ifade o kadar alay doluydu ki resmen benimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu.
"Çok dikkat çekiyoruz. Onları yok sayıp yasemin ablanın yanına gitmeliyiz." Pınarın kulağıma fısıldamasıyla bakışlarımı zar zor gözlerinden çekerken sertçe yutkundum her ne kadar ona meydan okusamda bütün bu yaptıklarımın bedelini er yada geç ödeyeceğimi biliyordum.
"Onlar bize bulaşmadığı sürece bizde onlara bulaşmıyoruz. Yasemin ablanın en güzel gününü mahvedip birde onları sevindirmeyelim." Sözlerimin ardından hepsi beni onaylayan cümleler kurduğunda bir kaç saatin sonunda her şey sorunsuz ilerlemişti. Pasta kesme faslından sonra sıra bize geldiğinde kızlar ve Ali nin bir kaç arkadaşı tabakları dağıtmak için sıraya girmiştik.
"Teşekkür edemedim kusura bakma. Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim peri." Birinin kulağıma fısıldamasıyla bunun Ali olduğunu anlamıştım.
Elime iki tane tabak alırken ona dönüp içten olduğunu düşündüğüm bir gülüş sergiledim.
"Lafı bile olmaz. Hem ben ve kızlar bu durumdan hiç şikayetçi değiliz."
Alide aynı şekilde bana gülümsediğinde gözlerim ilerde bütün dikkatiyle beni izleyen kişiye takıldı.Karahindiba katili tüm samimiyetsizliği ile ben ve Aliye bakıyordu. Dudağının yanı onu farketmemle birlikte alaycı bir ifadeyle kıvrılırken kollarını iki yanında bulunan sandalyeye atıp bakışlarını üzerimizden çekti. Amacı küçük düşürüp tadımı kaçırmaktı. Ama ben ona istediğini vermemek konusunda kararlıydım.
"Ali ya bak ne dicem?" Bakışlarımı ondan ayırdığımda bütün ilgimi tekrar Aliye verdim.
"Sağ tarafı siz dağıtsanız sol tarafıda biz dağıtsak işimiz çok daha çabuk biter, hem birbirimizede dolanmamış oluruz?"
Amacım onlarla karşı karşıya gelmemek, kızlarıda getirmemekti.Ali bir kaç saniyenin sonunda beni onayladığında bu durumu kızlarada bildirmiştim.
Hep birlikte işe koyulduğumuzda biran olsada kafamızdaki düşüncelerden soyutlanmıştık.
Geriye sadece bir kaç masa kaldığında kollarım isyan bayraklarını çoktan çekmişti. boş bir sandalyeyelerden birine oturduğumda Azıcık dinlenmeye ihtiyacım vardı, bu iş gerçekten beni yormuştu.
Kumsalın girişinde gördüğüm tanıdık simalarla gülümserken babam ve gönül abla el ele düğünün olduğu yere giriş yapıyordu.
Bu tablo bir tarafımı üzsede bir tarafımı sevindiriyordu.
İkisi el ele yakınlarında bulunan bir masaya geçip oturduğunda gözlerimi üzerlerinden ayırıp elimdeki telefonuma çevirdim.
Kilidi açtığımda bir anda karşıma karahindiba katilinin iki kızla paylaşmış olduğu bir fotoğraf düşmüştü.
Fotoğrafa şaşkınlıkla baka kalırken sağ gözümün seğirdiğini hissettim. Alt dudağımı sertçe dişlerken başımı kaldırıp onların olduğu tarafa baktım. Kendi aralarında gülüşüp duruyorlardı.
"Sapık herif bu ne biçim fotoğraf? Utanmasa kızları ayakta götürecek kalıbına tükürdüğüm!" Kendi kendime söylenirken aklıma gelen şeyle durup bir kaç saniye düşündüm.
"Neden bende güzel çıktığım bir fotoğrafı paylaşmıyorum ki? Hem sonuçta artık beni biliyor. Anonim takılmamın bir mantığıda yok." Aldığım kararla galerime girip güzel çıktığım bir fotoğrafımı hiç düşünmeden paylaştığımda içimi tarifsiz bir rahatlama doldurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAHİNDİBA KATİLİ || yarı texting
Short StoryBu, doğdukları yerden sürgün edilip Aynı bahçeye düşen iki karahindiba'ın hikayesi. "Bu isimle kitap olmuş ilk kurgudur." Yayınlanma tarihi; 21 Aralık 2020 eğlence #1- 02.08.2021 aşk #1-01.30.2022 komik #1-02.05.2022 kızlar #1-03.10.2022