Ne kadar kısa olmus üsengeclik seviyem göz yasarttı geçiş bölümü demeye bile utandım isçfisşfiad üzgünüm
Güzel okumalar bebisler💋
Taehyung'tan
Kıskançlık affı olmayan bir tutku, dahası felaketin ta kendisiydi. Üstüne başkasının parfümü sindiği için tişörtlerini parçaladığım zaman anladım. Mekana girdiğimizde göz hapsine tutulduğunda...
Gülüşünü görenlerden bile kıskandım onu. Sadece ben görmeliydim güldüğü zaman yanağında beliren o küçük gamzeyi. Stilistinden kıskandım ona istediği zaman dokunabildiği için. Makyözünden kıskandım benim her gördüğümde gözlerimi kaçırmak zorunda olduğum adama doya doya bakabildiği için. Kuaföründen kıskandım kokusunu içine çektiğimde ciğerlerimde bayram havası yarattığı, parmaklarımı uzun dalgalı saçları arasında gezdirmek istediğim saçlarına dokunabildiği için.
Kıskançlık insanı öldürmese de gözünü kör ederdi. Bunu Jungkook'a aşık olduğumda anladım.
Aslında böyle biri değildim. Hiçbir zaman olmadım. Kimseyi kendimden önce düşünmedim. Zaten tek başıma büyümüştüm kimse tarafından beğenilmek ve istenmek gibi bir arzum olmamıştı, aynı zamanda ben de kimseyi hayatımın merkezine koyacak kadar önemsememiştim. Uzaktan bakıldığında buzdolabı gibi suratımla kendimi herkesten soyutlamayı çok iyi başarırdım.
Ama işler değişti. Ben değiştim. Huyum suyum sanki bir günde terk etti beni. Jungkook'un bir gülüşüyle ruhum çekildi sanki. O eski sert halimden bir kırıntı yoktu. En azından ona karşı yoktu. Bu kadar dik başlı, hoyrat biriyken onun karşısında nasıl yerlere kapanasım geliyordu hayret ediyordum.
Asla yapmam dediğim şeyleri sağolsun tek bakışıyla hallederdi. Bilirdi ona karşı ne kadar naif olduğumu. Dışarıya aslan kesilen ben, onun yanında sahibinden süt bekleyen minik kedi olduğumu bilirdi. Bunu çok kullanırdı görüyordum. Her şeyin farkındaydım ama görmezden gelmek zorundaydım. Çoğu zaman onunla tartışmayayım diye kendimle sokak dövüşüne girerdim sonunda da yatağımın köşesine kıvrılıp zırlardım.
Jungkook her şeyi kafasına takan biri olmuştu sırf bu yüzden bir problem çıktı mı çıkacak mı diye diken üstünde dururdum. Önceliğim hep kendisi olmuştu. Sırf bu yüzden nefret ettim kendimden. İmkanım olsa da yüzüme tükürseydim dediğim geceler oldu. Kendimi bok gibi hissettiren biri için verdiğim onca taviz sonucu ruhen yorulan taraf yine ben oluyordum. İşin kötüsü bunu sadece ben görüyordum. Ağladığını bir tek senin bilmen ruhani bir yıkılıştı.
''Kendi etti kendi buldu'' lafının kurucu üyesiyim ben. İşlerin bu raddeye gelmesinin nedeni bendim. Ona olan duygularımı anlamasın -hatta anlamasınlar- diye kılı kırk yarıyordum. Ama bir yerde patlak veriyordum. Kıskançlık.
Boktan sebepleri bahane ederek kıskançlık krizlerine giriyordum. Aklıma geldikçe utanıyorum ama çocuk gibi sızlandığım zamanlar bile oldu. Nihayetinde yedi oğlandık kendi aramızda çok kız muhabbeti geçerdi bu konu açıldı mı sinirden elim ayağım titrerdi. Jungkook belli etmemek için uğraş gösterse bile en romantiğimiz kendisiydi. Daha önce hiç reddedildiğini görmemiştim.
Kendine hayran bırakan yakışıklılığı vardı, çok güzel bir çocuktu. Çok kişi tarafından beğenilmesine rağmen ilişkisi olmazdı kafasına göre takılırdı. Baya rahattı ve bu huyu beni çok rahatsız ederdi. Başlarda birileriyle görüşmek için yanımızdan gidecek olsa heyecanla anlatır öve öve bitiremezdi. Bizimkiler de yine ne çapkınlık yapacak dercesine gaza getirirdi bunu. Bir zaman sonra bu övmeler azaldı hatta buluşmalar anlatılmamaya başlandı. Ve bunun sadece bana karşı olduğunu anlayınca sıçtığımı anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telepathy | Taekook
FanficJeon Jungkook dalgalı bir okyanustu, ona böylesine akmaktan korktuğum için olmuştu her şey. Ben şimdi korkmuyorum, nefesi nefesime karışırken bana can veren sevgilimle dünyayı karşıma alacak kadar korkusuzdum artık. Dolmasın o gözlerin bebeğim, gözl...