Lana del rey kadın albüm saldı onun şerefine,
Yorumlarınızı eksik etmeyin,
İyi okumalar 💘Jungkook'tan;
Evime dönüşümün henüz üçüncü gününde tek gözümle görebildiğim kadarıyla sabah saat sekizi gösteriyorken ardı arkası kesilmeyen zil sesi zaten uyuyamadığım için ağrıyan başımın iyice şiddetlenmesinin tuzu biberi olmuştu.
Yatakta tepinmekten dizime kadar sıyrılmış siyah eşofmanım ve kırışık beyaz tişörtümle görüntüme bakmayı umursamadan saçlarımı karıştırarak merdivenlerden indim. Kapıyı açtığımda tek gözüm hala kapalıydı ve esnememi durduramamıştım. Gördüğüm bedenle kaskatı kesilmem gerekirken kendimin bile şaşırdığım halde gözlerimi devirmiş ''Bende nerede kaldı diyordum tipine soktuğum'' diyerek adımlarımı geriledim ve salona yürümeye başladım. Şaşırmış olacak ki kısa bir sessizliğin ardından arkamdan gelen adım seslerini duydum.
Kendimi L koltuğun köşesine yatar bir vaziyette bıraktım ve bir elimi başının arkasına koyarak koltuğa yaslanıp bana doğru yürüyen bedeni baştan aşağı süzdüm ve yüzünü daha önce hiç görmediğim güreşçi tipli iki adam görüş açıma girdi.
''Lan sen benimle dalga mı geçiyorsun?'' diyerek kükremesinden irkilsem de bozuntuya vermedim. ''Benim evimde bana bağıramazsın Jackson ne söyleyeceksen söyle defol git'' diyerek çenesini sıkabildiği kadar sıkmasını sağlamıştım. Ayakta ellerini yumruk yapmış aptal sırıtışıyla son derece rahatlıkta oturan beni süzüyordu. Sanırım yaptığım şeyi anlamıştı.
''Bir anlaşmamız vardı hatırlıyorsan! Beni oyaladığın yetmiyormuş gibi bir de o küçük aklınla bana oyun oynamaya kalktın öyle mi?'' diyerek saçlarını karıştırarak alaycı bir gülüş oturttu yüzüne. Benden bunu beklemediğini açıkca belli ediyordu. Ses tonu beni tehdit etmekten daha çok endişeli gibiydi. Öyle ki ellerini bir sağa bir sola sallıyor sanki onca tehditi ben yapmışım gibi öldürücü bakışlarını yolluyordu. Buna karşılık ''Ha o mesele'' diyerek güldüğümde önümdeki masanın üzerinde duran en sevdiğim saksımı arkamdaki boydan boya olan bahçe camına fırlatıp tuzla buz etmesi bir olmuştu. Tamam şuan kesinlikle ciddi olmalıydım aksi halde evimi başıma yıkacaktı.
''Öncelikle sakin ol'' diyerek ayaklandım ve fırlatmak üzere olduğu diğer saksımı elinden aldım. Hemen arkasındaki berjere oturtmak için kolundan çekiştirdiğimde beni göğsümden iterek geriye doğru yalpalanmama sebep oldu, dengemi koruyup yere düşmediğimde bende üzerine yürümeye başladım ''Derdin ne senin!'' diye bağırarak ittiren taraf ben oldum bu sefer. Jackson'un kalçasının üzerine düşmesiyle iki yabancı biri sağ kolumdan diğeri de sol kolumdan çekiştirerek beni koltuğa oturttular. Jackson da hızla kalktığı yerden yanıma gelerek feci bir yumruk geçirdi sağ gözüme. Bu cidden acıttı. Karşılık vermeye çalıştıkça omuzlarımda baskı hissediyordum ve tepemdeki iki hayvana karşı gelecek güce sahip olmadığımın farkındaydım.
''Ne o aptal planın işe yaramadı mı?'' diyerek histerik bir kahkaha patlattım. Eğdiği kafasıyla beni dinliyordu. ''Bana aptalsın demiştin. Aptal ve aşıksın. Senin o pis ağzına benim aşkım yakışmıyor! Ne sandın yani beni küçük tehditinle korkutabileceğini falan mı?'' Gülmelerim daha da şiddetlenirken solumdan bir yumruk daha yedim. Kafamın geri gitmesiyle ısırdığım dilimin acısıyla ufak bir inleme çıktı ağzımdan. Ağzımda toplanan kanı hala yakınımda olan yüzüne tükürdüm. ''Aptal olan biri varsa o da sensin Jackson Wang. Tüm belgeleri o kıza vermekle en büyük aptallığını yaptın. İstediğini başaramadın artık bana şantaj yapacak bir malzeme yok elinde. Kaybettin Wang!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telepathy | Taekook
Fiksi PenggemarJeon Jungkook dalgalı bir okyanustu, ona böylesine akmaktan korktuğum için olmuştu her şey. Ben şimdi korkmuyorum, nefesi nefesime karışırken bana can veren sevgilimle dünyayı karşıma alacak kadar korkusuzdum artık. Dolmasın o gözlerin bebeğim, gözl...