7/Bu kadar mı dikkatsizsin?

741 51 105
                                    

''Tanrının mücizeler yarattığına inanıyorsanız şeytanın da birkaç numarası olduğunu unutmamalısınız''

Lisa ile beraber arkadaşlarının yanından ayrılan Jungkook saat 2.30 sularında bir odasının olduğunu hatırlayarak arkadaşının yanına döndü.

"Uyandırdım mı?"

"Bir dahakine gideceğin zaman kartı da yanında götür senin yüzünden uykusuz kalamam"

Gözlerinin içine bakarak nasıl da ardı ardına yalanları sıralıyordu. Halbuki Jungkook'u düşünmekten gözüne bir damla uyku girmemişti.

Jungkook kıyafetlerini değiştirirken ortamda sessizlik havası hakimdi. Taehyung kulaklığını takmış, Jungkook'la bizim şarkımız diye kabullendiği Arctic Monkeys'den
"I wanna be yours" şarkısını dinliyordu. Nihayet yatağına ulaşan Jungkook'un gergin bir hali vardı. Taehyung, uzandığı yataktan doğrularak sırtını yatak başlığına dayadı.

"Kes şunu"

"Neyi?" Taehyung'un sesi her zamankinden daha derin bir o kadar sakindi.

"Şöyle bakmayı işte! Biraz sonra boğazıma sarılacakmış gibi duruyorsun ürkütme beni"

Taehyung cevapsız kaldı. İçinde fırtınalar koparken günlük güneşlik havasından vazgeçmiyordu. "Belki de" dedi içinden... "Hakedenler fırtınadan nasibini almalı"

Bir hışımla yatağından fırlayarak, çoktan arkasını dönüp yatan Jungkook'un üstündeki pikeyi kaldırıp yere savurdu.

"Noluyor ya"

"Sen... Seni tanıyamıyorum artık Jungkook! Biz kaç yıldır arkadaşız?

"Biz-"

"Ben söyleyeyim 7 yıldır. Koskoca 7 yıldır ne hissettiğimi yüzüme bakarak anlayamıyor musun? O kadar mı dikkatsizsin bana karşı? Ne hissettiğimin senin için hiçbir önemi yok değil mi varsa yoksa kendi duyguların.  Hayatının her anında kafanı nereye çevirsen ben oradaydım bununda mı kıymeti yok senin için"

"Taehyung noldu şimdi birden"

"Birden mi! Birden mi?"

Taehyung'un sesi iyice yükselmişti, birilerini uyandırması an meselesiydi. Sinirden kulakları kızarmış gözleri hiç olmadığı kadar açılmıştı. Titreyen ellerine aldırış etmeden baş parmağını yüzüne doğrulttu kıvırcık saçlının.

"Günlerdir doğru düzgün gözümün içine bakmıyorsun. Seninle konuşmaya çalışıyorum, başaramıyorum. Bir bakmışım gitmişsin. Neden bana anlatmadın? Jimin'e söyleyip de bana söyleyememe nedenin neydi? Hani biz dosttuk seninle, bu mu senin dostluğun"

Jungkook'un konuşmasına izin vermiyordu. Gözlerini Junkgkook'un yüzünde gezdiriyor son durak dudakları oluyordu. Tek nefeste ardı ardına cümlelerini sıralıyordu. Sayısız küfürler etmek istedi bağır çağır ortalığı yıkmak istedi ama bunu yapacak konumda değildi. Dostluğuna vererek bir şekilde hesap sormasına devam etti.

"Gerçekten kırıldım. Bana anlatamayacak kadar hukukumuzun olmadığını bilmiyordum"

"Taehyung sus artık!"

Ayağa kalkarak kendine bağıran arkadaşıyla vücutlarını karşı karşıya getirdi. Aralarındaki 3 cm lik mesafasiyle onu susturmayı başardı. "Yine kurmuşsun kafanda bir şeyler tamamen yanlış anladın, amacım senden gizlemek değildi. Henüz ortada bir şey yok neyi anlatacaktım? Bugüne kadar senden ne sakladım sanki şimdi bunları söylüyorsun"

Taehyung'un duyduğu bu açıklama onu hiç tatmin etmemişti. Duymak istediği şeyleri duymamış gibiydi. Komidine yürüyerek sigara paketinden bir dal çıkardı. Aslında sigaradan hiç hoşlanmazdı, ama şuan beynindeki cümlelerin sesini kısmak için bir şeyle meşgul olması gerekiyordu.

Telepathy | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin