25/ Bir toxic, bir sulugöz

489 33 42
                                    


Selam bebeklerrr!

Taehyung'una kıyamayan bir Jungkook'a hazır mıyız!?

Jungkook'u dengesiz yazmayı seviyorum ağzına çakasım geliyo hahzhqhsha

Motorcycle club'da çatır çutur smut yazıyorum bu ficte zar zor öpüstürüyormusum gibime geliyor biraz feeellsss :Dd

Umarım bölümü beğenirsiniz..

Okumadan önce oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayalım! <3



Jungkook ile birlikteliğimizin üzerinden hemen hemen iki buçuk ay geçti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jungkook ile birlikteliğimizin üzerinden hemen hemen iki buçuk ay geçti. Bu süreçte mutluluktan aklım başımdan gitse de her gün tartışmazsak o gün uyuyamıyorduk. 

Ve Jungkook'un toxic bir insan olduğunu kabul etmek istemediğim için derin nefesler eşliğinde kaçarak tartışmalardan sıyrılmaya çalışıyordum. Çok da başarılı olduğum söylenemezdi.

Fakat aylar önce yaptığımız ''Yanıma yaklaşma'' kavgasından sonra dibimden ayrıldığını söylemek yalan olurdu. Sanki bulduğum ilk fırsatta kaçacakmışım gibi davranıyor, bir an gözünün önünde bulunmasam ''Taehyungshii!'' diye bağırarak dikkatleri üzerine çekiyordu. 

Gruptaki herkes bize fazlasıyla alışmış hatta yıllardır böyleymişiz gibi davranıyordu. Tabi Jimin hariç. O her zaman bir tık daha heyecanlıydı.

Ekip adına kimsenin öğrenmemesi için oldukça temkinli davranmaya özen gösterirken Jungkook tam aksine asi bir çocuk gibiydi. Bazı zamanlar karşıma alıp nutuk çekmek zorunda kaldığımı bile söyleyebilirdim.

Ekip içerisinde fazlasıyla samimi hareketler sergilememiz kiminin hoşuna gitse de kimisinin pek aynı şeyleri düşündüğünü söylemek biraz zordu ve Jungkook da bunu anlamayacak kadar başına buyruktu. Her seferinde Joon hyungla arada kalan bendim. O ise ''Salla'' diyen taraftı.

Başlarda hep beraber bir şeyler yaptığımızda çekingen taraf olmaktan alıkoyamıyordum kendimi. Böyle hissetmemem gerekiyordu ama engel olamıyordum. O hiç çekinmeden elimi tutuyor, beni öpüyor, sırtını göğsüme yaslıyordu. Ben ise sadece bunları yapmasına izin veriyordum gerçi vermesem de pek umursayacağını sanmıyorum.

Alışmıştım onun bu hallerine, vurdumduymaz bir o kadar da dikkatliydi. Yalnız ikisi arasındaki dengeyi koruma konusunda sıkıntıları vardı. 

Şimdi ise beraber şirketten ayrılmış, bu biraz emrivaki olmuştu, öğle molası kaçamağı için beni kafeye kaçırmıştı. Ne olur ne olmaz diyerek kısa bir mesajla çıktığımızı haber vermiştim. Çünkü sürekli düşünen taraf ben olduğum için bunu yapmasam olmazdı. 

Şirkete fazla uzak kalmayan vintage tarzındaki kafeye giriş yaptığımızda kıytı köşede kalmış bir masaya doğru ilerleyerek yerimizi almıştık. Kahve tonlarının yoğunlukla kullanıldığı mekan taze çekilmiş kahve kokusuyla son derece keyif veriyordu, üstelik tam da istediğim gibi boş denecek kadar az insan bulunduruyordu. 

Telepathy | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin