Nasılsınız aşk kadınlar?!
Jungkook yine cok gergin Jimin'den dayağı yicek cok belli...
Güzel okumalar bebisler, yorumlarınızı bekliyorum!!💜
Jungkook'tan;
Amerikada kalmaya karar verişimin üzerinden tam dört gün geçti. Bu dört içerisinde içmeden kafayı bulmuş gibi olduğumu söyleyebilirim. Jimin'i de peşimden sürüklediğim bok çukuruna gittikçe saplandığımı hissediyordum. İşlerin hiç de düşündüğümüz gibi gitmemesi korkudan karnımın kasılmasına sebep oluyordu. Öyle kolaylıkla rahatsızlanmayan ben günlerdir midemde şiddetli ağrılar hissediyordum, mide ağrısının ilk sebeplerinden birinin stres olduğunu söylememe gerek yoktur sanırım.
Evet burada kalmamın sebebi aylar önce gizlice fotoğraflarımızı çeken ikiliden birini tesadüfen burada bulmuş olmamdı. O an zafer çığlıkları atmamak için kendimi zor tuttuğumu çok iyi hatırlıyorum. Beni tehdit eden piç Jackson'la bir alakası olduğuna adım gibi emindim. Beni ilk gördüğündeki şaşkınlığın ardından gelen kocaman gülümsemesini hatırlıyorum. Beni kapana kısılmış bir fare olarak gördüklerinin farkındaydım ne yazık ki kaybetmeye hiç niyetim yoktu. Bir de kendi aptallığım yüzünden Taehyung'a zarar gelebilme ihtimalini düşündükçe olduğum yere çöküp saatlerce ağlayasım geliyor, uyuyup bir daha uyanmamayı diliyordum.
Keşke bunların her biri birer rüya olsaydı. Ben sabah karşılıklı uyuduğumuz yatağımızda eli belimde sevgilimin çıplak sırtını okşayarak sıcak nefeslerini yüzümde hissetmek istiyordum. Burnumu burnuna sürterek sessiz günaydınlar bahşetmek istiyordum. Hayran olduğum kalın vişne dudaklarına öpücükler kondurmak istiyordum. Sonra utanıp parmaklarını yanaklarında gezdirirdi, burnunu kırıştırıp dudaklarını kemirirdi Tanrım, bilmiyordu ki her hareketi benim zaafımdı.
İsmini duyduğum an yüzümde beliren gülümsemeye engel olamadığımı fark ettiğim bir gecedeydim yine, biraz duşa girmek fena olmazdı diye düşündüm. Düşüncelerimi de alıp götürsün istedim başımdan aşağı akan sular.
Bornozumla yatağımda uzanırken kafamı hafif sağa çevirdim. Taehyung'un bana yastık atmaya çalışmasıyla üzerime kapandığı günün hayali canlandı gözümün önünde. Sanki tam karşımdaydı şimdi, onu görebiliyormuş gibi şişirdim gözlerimi. Tanrı şahit Yoongi hyung kapıyı çalmasaydı kendime daha ne kadar hakim olabilirdim bilmiyordum. Sahi o günden sonra aslında hiçbir şey yapmamasına rağmen çok şey yapan Yoongi hyung'a gereksiz trip atmıştım. Çocuk gibiyim. Konu Taehyung olunca ben beş yaşındaki bir çocuk gibiyim.
Çıkarmaya üşendiğim bornozumla gözümün önünden gitmeyen görüntüsü için bir küfür savurdum. ''Hadi ama burada uyumaya çalışıyorum!'' derken oldukça ciddiydim. Ben onu cidden çok özlemişim yoksa baktığım her yerde silüetini görmem akıl işi değildi. Yarının her zamankinden yorucu geçeceğini bilerek elimi yanağımın altına koyarak uyumaya çalıştım ona kavuşacağım günü düşünerek gözlerimi kapadım. ''Rüyalarda buluşalım Taehyung, belki o zaman yine aşk olur''
*
Sevgilimin -Taehyung'a böyle seslenmeyi çok seviyorum- şarkısıyla açtığım gözlerimi hiç istemesem de alarmı kapatıp çarşafı tekmeleyerek uyandım. Karışmış kıvırcık saçlarımı daha da karıştırarak dağınık bir görünüm verdim. Sonrası klasik, bacaklarımı saran siyah dar pantolonumun üzerine uzun kollu siyah tişörtü geçirerek pantolonun içine teptim. Gümüş detaylı kemerimi taktıktan sonra kısa kollu kalçalarıma kadar inen oversize sweatimi giydim. Sağ kulağıma taktığım üç küpe ile görünümümü tamamladım. Durun siyah şapkamı da kafama geçirerek odadan ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telepathy | Taekook
FanfictionJeon Jungkook dalgalı bir okyanustu, ona böylesine akmaktan korktuğum için olmuştu her şey. Ben şimdi korkmuyorum, nefesi nefesime karışırken bana can veren sevgilimle dünyayı karşıma alacak kadar korkusuzdum artık. Dolmasın o gözlerin bebeğim, gözl...