V- sweet night dinleyerek yazıyorum... duygusal topa döndüm iyice
Bölümü okurken Jungkook'a sinirlenebilirsiniz :( ben mutlu şeyler yazamıyorum ya taekook'un elimden çekeceği var isfldflisl Taehyung'un üzüldüğü günler geride kaldı sırada daha da üzüleceği günler var allah sabrını veriyo baby bear:(
İyi okumalar, böyle bir şey mümkünse
Teras 00.30
Tüm gözler soğuk zeminde sırt üstü uzanmış bir eliyle elmacık kemiğini ovuşturan küçük üyelerinin üzerindeydi. Neredeyse beş dakikadır yerde öylece uzanan küçük, kalkmamak adına savaş verse de boşta kalan eliyle zeminden destek alarak doğrulmaya çalıştı. Çünkü asıl savaş şimdi başlayacaktı.
Yoongi'nin sorduğu sözde soru havada yok olmuştu. Taehyung gördüğü bedenle sinirlerine hakim olamamış ve Jungkook'un sol elmacık kemiğine attığı yumrukla yere sermişti. Vurmak için tekrar yeltendiğinde Jimin, dirseğinden yakalamış ve koltuğa savurmuştu. Jungkook'un gitme ihtimali onu delirtmişti. Şimdi ise gözü hiçbir şey görmüyor sadece bir şeyleri kırıp dökmekle rahatlayabileceğini düşünüyordu. Keşke tek kırılıp dökülen birkaç vazo ve tuzla buz olan ayna olsaydı.
Okyanustaki kum taneleri kadar biriken sorunları kalbine baskı uyguluyordu. Sanki biri kalbini avuç içine almış patlayana kadar sıkıyordu. Mutluluk bu kadar zor muydu? İnsanın sevdiği kişiyle yan yana kalabilmesi bu kadar mı ulaşılamazdı? O an her şeyi bir kenara bırakıp sadece kalbini açmayı istedi. Kalbi artık bu kadarını taşıyamazdı, bir şeylerin inmesi gerekiyordu.
Jimin terasa yaklaşırken Namjoon'a gelmeleri gereken yeri mesaj atmıştı. Namjoon, Seokjin ve Hoseok açık olan kapıdan girdiklerinde karşılaştıkları manzara, yerde yatan bir beden, ayakta onu izleyen Yoongi ve Taehyun'un elindeki vazoyu almaya çalışan Jimin olmuştu.
Şimdi ise üçlü anlamsız bakışlarla birbirlerine bakıyordu. Üçü de aynı anda Jungkook'a doğru koşmuş, Hoseok oturmasına yardım etmişti. Bunu yapmasının nedeni Jungkook'un kafasının bir hayli güzel olmasıydı. Bu gece onun için de iyi geçmemişti. Verdiği kararın büyük bir şey olduğunu -kendi çapında- biliyordu fakat yanlış mı doğru mu demeden sadece yapmak istedi. Kendince haklı sebepleri vardı. Sadece uzaklaşmak istiyordu. Her şeyden
Her biri terastaki puf koltuklara oturmuş karşılarında kuzu gibi duran Jungkook'a bakıyordu. Hiçbirinin ağzını açmayışı ve bir ileri bir geri volta atan Taehyung'un ayak sesleri zaten gergin ortamı iyice gergin hale getiriyordu. ''Bunu yaparken ne geçiyordu aklından?''
Taehyung sorunun kendisine sorulduğu anlayarak adımlarını durdurmuş ve hyung'una dönmüştü. Namjoon hiç olmadığı kadar öfkeli bakıyordu bu sefer.
Taehyung'un günlerdir sıklaşan dengesiz tavırları bu gece de kendini belli etmişti.
''Özür dilemeyeceğim''. Net ve sakin bir şekilde yanıtladı sorusunu. Elbette ki yaptığından pişman değildi, bıraksalar bu gece konuşmayı acil serviste devam ettirebilirlerdi. Jungkook'a çok sinirliydi, verdiği kararı kolay kolay yediremeyeceğini çok iyi biliyordu, sorun da buydu. Sadece kendisi farkındaydı onun ne derece dağıldığının.Kendi dünyasında ne oluyor kimse bilmiyordu, Senin için her şeye cüret ederim diyen çocuk şimdi yumruk attığı bedene bakıyordu. Gördüğü tek şey ise koca bir hayal kırıklığından başka bir şey değildi.
Jungkook kahvesinden aldığı son yudumla biraz daha kendine gelmiş dakikalar önceki sırıtışı yüzünden solup gitmişti. Güzel bir gülüş değildi bu, öylesine ağlamaklı, öylesine yapayalnız, terk edilmiş bir gülüştü. Elini boş bardağın çevresinde daireler çizerek bir şeyler sayıklarken gözleri Jimin'i buldu. Onu buradan kurtarması için yalvarır gibi bakıyordu yüzüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telepathy | Taekook
FanficJeon Jungkook dalgalı bir okyanustu, ona böylesine akmaktan korktuğum için olmuştu her şey. Ben şimdi korkmuyorum, nefesi nefesime karışırken bana can veren sevgilimle dünyayı karşıma alacak kadar korkusuzdum artık. Dolmasın o gözlerin bebeğim, gözl...