O günün üstünden yıllar geçmişti. Şu an Shoto karşımda oturmuş bana hala aşk dolu bakıyordu.
Bu gece işlerimizden izin alıp bir yemek yemeye karar vermiştik. Bunun için gerçekten özenle hazırlanmıştım. Çünkü ikimiz için de çok özel bir gündü.
Elindeki çatalı bırakıp ellerimi tuttuğunda gözlerinden yine aynı şeyi yapacağını anladım.
"Momo... Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?"
"Evet. Biliyorum hayatım. Bunu bana bu seneler içinde milyonlarca kez söylemiş olabilirsin." bu dediğimle elini ellerimden çekip ceketinin cebine götürdü.
"Shoto!"sesim uyarıcı çıkıyordu. "Sana daha kaç defa söylemem gerekiyor bilmiyorum. Ne kadar teklif edersen et evet demeyeceğim."
Bu lafımla kafasını kaldırmadan benimle inatlaşır gibi kirpiklerinin ardından gözlerini bana dikti.
"Biliyorum ama her seferinde ben tekrar teklif etmeye devam edeceğim." kutuyu açıp bana uzattıktan sonra devam etti.
"Benimle evlenir misin Momo?"
"Hayır."
Sessizliğin ardından yanımızdan iki ince ses yükseldi.
"ÇÜNKÜ İLK SEFERDE ZATEN EVET DEDİİ!"
Çocuklara dönüp gülümsedim. Onlar bile ezberlemişti artık.
"Baba, annemle evli olmanıza rağmen neden sürekli evlenme teklifi ediyorsun?" bu soru minik kızımız Haise'den gelmişti.
"Anneniz belli etmese de gözleri her teklif ettiğimde mutluluktan ışıldıyor. Ben de onu mutlu etmeyi seviyorum."
"Ama gittikçe daha az romantik oluyor tekliflerin!" bu sefer de konuşan Yukine olmuştu.
"O zaman seneye birlikte plan yaparız." diyerek Shoto ona göz kırptığında ikisine de uyarıcı bir bakış attım.
"Tamam, tamam. Yok seneye plan." Shoto böyle söylemişti ama ben tekrar aynı şeyi yapacağına adım gibi emindim. Her evlilik yıl dönümümüzde olan bir klasik haline gelmişti artık bu.
Sonra aniden aklına bir şey gelmiş gibi olmuştu. "Sana bunu vermem ne kadar doğru bilmiyorum ama..."
Elinde bir kağıt parçası vardı. O kağıdı alıp açtığımda yutkunamamıştım. Bu biz lise 1. sınıfa giderken Shoto'nun resim defterindeki kalan o son sayfaydı. Elim kağıdın üstündeki kan lekelerine gitti. Bu kan o gün çok talihsiz bir şekilde ölen Yokotawaru'ya aitti.
Shoto yalan özgünlüğünün etkisinden çıktıktan sonra diğer binadaki tuzaktan haber gelmişti. Bütün nomular yok edilmişti ve yakalanan çok sayıda kötü adam vardı ancak birliğin çoğu üyesi kaçmayı başarmıştı. Biz binayı boşaltırken uyuşturucunun etkisi altında olan Yokotawaru...
O kendine ufacık bir fırsat yaratmıştı. O ufacık fırsatta ise kendini öldürmüştü. Biz onu kurtaramamıştık, her ne kadar bize yaptıkları yüzünden o halde geldiğimizi bilsek de o gün oradaki herkes kendini suçlamıştı.
'Kahraman olacağız ama daha gözümüzün önünde birinin ölmesine engel olamıyoruz.' diye düşündüğümü hatırlıyorum o zamanlar.
"Sanırım kendimi suçlamayı bırakalı çok oldu." diyip ona gülümsediğimde o da bana en sıcak gülümsemelerinden birini sundu.
Bu akşam normal bir yemek yemek istiyoru-Ve birden patlama sesi.
"Bankayı soyuyorlar yardım edin!"
Çocuklara baktığımda bize gülerek cevap verdiler. "Anladık biz. Masanın altına giricez ve siz dönene kadar burada bekliyeceğiz."
İkisini de yanaklarından öptükten sonra Shoto ile dışarı çıktık.
"Hazır mısın?" dediğimde ceketini çoktan çıkarmıştı. Sonra bana dönüp göz kırptı.
"Ne zaman olmadım ki?"
~
~
~Bu EHON'a yazdığım son bölümdü. İlginçtir ki dün de aklıma yeni bir kitap fikri geldi. Şimdi gidip onu yazmaya başlayacağım.
Hepinizi çok seviyorum. Başka hikayelerde görüşmek üzere ❤️
04.01.21
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHON TodoMomo
Fanfiction#1 - todomomo My Hero Academia / Boku No Hero Academia Fanfic olup kişiler hikayeye bağlı kalacaktır. Olaylar ve gidişat hayal ürünüdür. Sadece eğlenmek için yazıyorum. Umarım siz de okurken eğlenirsiniz. Ehon japonca resimli kitap demek. 4. Sezond...