(YN, medya der giderim.)
Sensei'den Recovery Girl'ün ofisi için izin almış, revire doğru gidiyordum. Kapıyı tıklayıp içeri girdiğimde o an için en son görmek isteyeceğim kişi karşımda duruyordu. Ona aldırmayarak izin belgesini Recovery Girl'e verdim.
"Sanırım biraz ateşim var ve boğazım ağrıyor." dedim maskenin altından.
"Soğuk algınlığına yakalanabiliyor musun?" dediğinde sakince kafa salladım.
"Evet ama şu ana dek iki kere yakalandım."
(YN, çocukluğunda ağır antrenmanlar yüzünden yakalanmış olduğunu düşünüyorum. Yeni spora başlayan birine olduğu gibi."
Recovery Girl gerekli muayeneleri uygulamış ancak özgünlüğünü kullanmamıştı. Sanırım bulaşıcı hastalıklar için kullanmaması onun ve diğer öğrencilerin sağlığı için daha iyiydi.
(YN, arkadaşlar yeri gelmişken bu uyarıyı yapmak istiyorum. Lütfen kendi sağlığınız ve sevdikleriniz için dışarı zorunlu olmadıkça çıkmayın, çıkarsanız maske takın. Sağlık çalışanlarının da ne kadar zorlandığını yakından bilen biri olarak sizden bunu rica ediyorum.)
İlaçlardan kalmadığını anlayıp almaya gittiğinde revirde iki kişi kalmıştık.
Sırıtışını ona bakmasam bile anlayabiliyordum.
"Fizikselden çok ruhsal olarak çökmüş gibisin." onu umursamayıp kapıya bakarken birinin gelip beni bu eziyetten kurtarmasını diliyordum.
"Gerçekten sadece iki kez mi hasta oldun? Senin için çorba yapmamı ister misin? İyi gelir."
Dediklerine histerik bir şekilde gülerek "Zehir niyetine mi? Amacım ölmek değil." cevap verdiğimde beni duymamış gi konuşmaya devam etti.
"Anladığım kadarıyla hastalığının teşhisi... Aşk acısı değil mi?" Suratına kısa bir bakış atıp tekrar kapıya baktığımda gelecek herkese razıydım artık.
"Aşk acını dindirmeye ne dersin? Yara bandı olmak tabiki çok onur kırıcı ama seninle birlikte olmak benim tek dileğimdi zaten." dediklerinde mantık atamıyordum artık. Bu kız kafayı yemişti ve bana da yedirmeye çalışıyordu.
Sakinliğimi koruyarak hala aynı yere bakmaya devam ediyordum.
"Gerçekten de Momo ile ayrıldığımızda onu sevmekten vazgeçeceğimi mi düşündün?" sorduğum soruya cevap vermediğinde konuşmaya devam ettim.
"Ben onu beni sevdiğini düşünmeden önce de seviyordum. Eğer en başında başka birini seviyor olsaydı bile onu sevmeye devam ederdim. Ben ona ilk açıldığımda kalp ritimlerini hissettim biliyor musun? Sanki ikimizin kalbi bir olmuş, biri dursa diğeri atmayacak gibiydi. Dudaklarının dokunuşun hissettim. Kalbimdeki bütün buzları eritmiş, kuş olup uçmasını sağlamıştı." derin bir nefes alıp devam ettim.
"Yüzünün her zerresini aklıma kazıdım biliyor musun? Sonra silinmesin, hep görebileyim diye çizmeye başladım. Bazı günler kılımı kıpırdatmaya yetecek enerjim kalmasada hep onu çizmeye yetecek kadar enerjim vardı. Güldüğünü görsem yeterdi benim için zaten. Belki de onu öyle aşkla çizmesem asla birlikte olmayacaktık. Belki de hayatımın en güzel anılarını hiç yaşamamış olacaktım."
"Seni hiç sevmemesine rağmen nasıl bunları söyleyebilirsin ki?"
Gözleri kapıdan çekip onun pembe gözlerine baktım.
"Özgünlüğünü kullandığını anlamayacak kadar aptal mı sanıyorsun beni Yokotawaru?"
Son dediğime yüzündeki gülüş silinmiş, gergince yutkunmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EHON TodoMomo
Fanfic#1 - todomomo My Hero Academia / Boku No Hero Academia Fanfic olup kişiler hikayeye bağlı kalacaktır. Olaylar ve gidişat hayal ürünüdür. Sadece eğlenmek için yazıyorum. Umarım siz de okurken eğlenirsiniz. Ehon japonca resimli kitap demek. 4. Sezond...