Moraran göz çevresi, dudağının kenarındaki kabuk bağlamış yarasıyla tam karşısında duruyordu. Aksayan adımları yavaş yavaş yürümesine neden olsa da Zhan'a koşma isteği yüreğini yakmıştı.
''Ne oldu sana Yibo?''
Zhan sorularını ardı ardına sıralarken karşısında sessizce durup başını iki yana sallayan bir beden vardı sadece. Yibo karşısında her ne kadar güçlü durmaya çalışsa da başaramamış, titreyen bacakları onu tutmaya gücü yetmediği an sendelemeye başlamıştı.
''Zhan...''
Boğuk çıkan sesi yanına gelmeden ağladığını belli ediyordu. Karşısında her zaman güçlü görünmeye çalıştığında ona göstermediği başka bir tarafı oluyordu Yibo'nun. İkinci bir yüz,ikinci bir ruh,ikinci bir beden.
Sakladığı ne varsa gömüyordu ruhunun en derinliklerine. Kendini açtığı zamanlar Zhan'la beraber üzülmüş,onunla beraber sevinmişti ama hala ondan birşeyleri saklıyor olmak,beynini kemiren düşünceleri söylememek asıl oydu onu bitiren.
Onu gelebilecek tüm zararlardan korumak için susmuştu. Bu dört duvar arasında,ondan uzakta onu koruyabilmenin tek yolu buydu.
Susmak...
Her ne olursa olsun,başına ne gelirse gelsin susmak.
''Yibo anlat artık ne olduğu delirmek üzereyim. ''
Zhan sinirden saçlarının içine geçirdiği parmakları çekiştirirken, küçük odanın içinde oradan oraya yürüyor, önüne denk gelen ne varsa tekme atıyordu.
Sinirini sandalyeden çıkarıp etrafa fırlatmış, yumruk yaptığı elini duvara vurmasına sadece saniye kala Yibo'nun sıcak elleri durdurmuştu onu.
''Zhan ne yaptığını sanıyorsun sen?''
Yibo'da sinirlenmiş, tuttuğu eli boşluğa doğru fırlatırken Zhan bir anlık olduğu yerde sendelemişti.
''Ne demek ne yapıyorsun Yibo. Ne zamandan beri benden birşeyler saklar oldun. Senin için çabaladığımı görmüyor musun? Ya da senin için neleri göze aldığımı? Ve gelmiş bana hala ne yapıyorsun mu diyorsun?''
Zhan sinirinden bağırdığını fark etmezken, daha da yükselen sesi cezaevinin boş koridorlarında yankılanmaya başlamıştı.
''Zhan yeter artık yoruldum, herşeyden yoruldum. Önce babam sonra ben daha ne kadar hak etmediğimiz şeyler için acı çekeceğiz. Ve sen neden...''
Sustu. Devamını getiremediği cümle onun kalbini yaralar diye sustu. Bütün kelimeleri bir bir boğazında düğüm oluştururken nefes almak için sustu...
''Ben ne Yibo?''
Gözlerinin içine bakarken konuşmasını beklemek daha da sinirlerini bozuyordu. Sabit tutmaya çalıştığı nefesi sanki boğuluyormuş gibi hissetmesine neden olmuş, ardı ardına hızlı nefesler almaya başlamıştı.
''Lanet olsun Yibo ben ne dedim?''
''Şuan konuşmak istemiyorum Zhan git buradan.''
Kapıya doğru yönelmiş,ardına bile bakmadan bütün soğuğu içine hapsetmiş demir kapıyı çalmıştı. Gardiyanın kilidi açmasının sesi kulaklarına dolarken, odanın içindeki sessizlik bir çığ gibi büyüyordu.
Kapıdan adımını atıp geri kapanmasını beklerken,başını hafif yana çevirmiş onu gitmeden son kez görmek umuduyla bakmıştı.
''Özür dilerim sevgilim. Seni korumak için herşeyi yaparım. Bana çok kızdın, kalbini kırdım biliyorum ama sabret buradan çıkmak, sana tekrar kavuşmak için elimden ne geliyorsa yapacağım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARE YOU KILLER [YIZHAN]✔
FanfictionSevdiği için her şeyden vazgeçerdi Xiao Zhan. Peki onu düştüğü bataklıktan kurtarmak için neleri feda ederdi? Mesleğini? Hayatını? Aşkını? Belkide her şeyini...