''Bana neler döndüğünü anlat hemen.''
Zhan daha fazla tahammül edemediği sessizliği bağırışlarıyla bozmuş, onları izleyen onca insana aldırış etmeden ses tonunun yükselmesini umursamamıştı bile.
Li Feng önündeki uzun adamın kendini kasmasının sonucu alnında beliren kırmızının koyu tonunu belli eden, uzun boynunda şişen damarlarıyla tam önünde duruyordu. Siniri ses tonundan bile belli olan adamın kendini tutmak için tırnaklarını kendi etine batırmasını izlemişti dakikalarca.
''Konuş artık Li Feng yoksa daha fazla kendimi tutamayabilirim!''
Zhan konuştuğunda arada bir titreyen sesi bütün ofiste bir kez daha yankılanmış, tam karşısındaki duran adamın olduğu yerde sıçramasına neden olmuştu.
Xiao Zhan sessiz sakin biri olarak bilinse de sinirlendiği zamanlarda tamamen başka birine dönüşüyor, uysal,sevecen insanın içinden kimsenin görmek istemeyeceği bir canavar çıkıyordu.
''Peki efendim size herşeyi anlatacağım ama lütfen Bay Wang'ın bundan haberi olmasın.''
Xiao Zhan Yibo'nun bir kez daha adının geçtiği cümleyi tekrardan şaşkınlıkla karşılamış, kızaran gözlerini son kez ofisteki herkese gösterip odaya doğru ilerlemişti.
''Beni takip et.''
Uzun koridorda önde Xiao Zhan hemen arkasından da Li Feng ilerliyordu. Geride kalanların kafalarını uzatıp arkalarından bakmalarına aldırış etmeden odanın kapısına geldiği an sonuna kadar açmış, attığı birkaç adımı sonlandırıp, elini kapının kulbundan çekmeden hemen arkasından gelen adamın içeriye girmesini beklemişti.
Li Feng adımını atar atmaz kapanan kapının sesi bütün ofiste yankılanmış, sertçe çarpmasından dolayı kısa süreli bir uğultu olmuştu kulaklarında.
''Evet dinliyorum.''
Zhan masasına doğru ilerlemiş, kendisine çektiği sandalyeye sesli bir tıslamayla oturmuştu. Aldığı derin nefesleri hızını alamamış bir halde sürdürürken, kısa bir boşluk bulduğu zaman konuşmak için aralamıştı dudaklarını.
''Bu işte Yibo'nun alakası ne?''
Sorular ardı ardına sıralanırken, cevabın gelmesi için bir süre beklemiş, oluşan sessizliği duvardaki üstünde Themis figürü bulunan büyük siyah saatten gelen sesler doldurmuştu.
Saatten gelen sesler alınan hızlı nefesin seslerine karışmış, rüzgarın anlamsız uğultusu bunlara eşlik etmek için pencereden içeriye meydan okuyordu.
Yüzünün her bir çizgisi çatılmaktan belli oluyor, ağlamaklı ifadesine karşın hala sert ve tok çıkan sesi sabırsızlığını göstermek istercesine gür çıkıyordu.
''Daha beni ne kadar bekletmeyi düşünüyorsun Li Feng. İstesem şuan Yibo'nun yanına gidip herşeyi bildiğimi söyleyebilirim.''
Li Feng cümlesinin sonunun geldiğini düşünürken, boğazında oluşan düğümleri gidermek için yutkunmuş, tam o sırada konuşacakken karşısındaki adamın konuşmasıyla tekrardan yutmuştu dilinin ucuna gelen kelimeleri.
''Daha fazla şeyde yapabilirim Li Feng. Beni sakın hafife alma. Şimdi hemen anlatmaya başla daha fazla sabredebileceğimi zannetmiyorum.''
Dudaklarını ıslatıp, son kez yutkunduğunda beyninde söylemek için sıralanan kelimeler dökülmüştü dudaklarından.
''Bay Wang bundan yedi ay önce Wang Haoxuan ile ilk kez görüştü. Şüphelendiği bazı konular olduğunu, bilerek Bay Wang'a geldiğini söyledi. Kendi şirket avukatlarından gizli bir görüşme yapmak istediğini, haberleri olmaması için ofiste değil de tamamen gizli olabilecek bir yerde görüşmek istediğini söyledi.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARE YOU KILLER [YIZHAN]✔
FanfictionSevdiği için her şeyden vazgeçerdi Xiao Zhan. Peki onu düştüğü bataklıktan kurtarmak için neleri feda ederdi? Mesleğini? Hayatını? Aşkını? Belkide her şeyini...