Hayatında çoğu şey değişiyordu. Hissettiklerinden emindi Xiao Zhan ama karşısındaki adam farklı olabilirdi. Evet kendini açmıştı ona. Kimsenin görmediği yönlerini göstermişti. Mutluydu hemde hiç olmadığı kadar. Ama içindeki burukluk kalbini şıkıştırıyor, elleri istemsiz olsa da titriyordu. Ona odakladığı göz bebeği odağını hiç kaybetmemişti dakikalardır. Gözlerinin içindeki hüzün yerini Wang Yibo'nun söylediği sözden sonra mutluluğa dönüştürmüştü.
''İşte bu gerçek gülümsemendi Xiao Zhan''
Yıllardır duymadığı bir cümleydi bu. Duymayı en çok istediği kişilerden bile duymamıştı. Ne babası, ne de abisi... Onu çözen kişi sadece iki buçuk ay önce karşılaştığı o çocuktu.
O Wang Yibo'ydu.
***
Ellerindeki kahveleri bitirdikten sonra Yibo ona '' Benimle gelir misin? Sana göstermek istediğim bir şey var'' demişti. İtiraz etmeden ayaklanan Zhan onun arkadasından sessizce ilerledi. Bahçeden çıkıp otoparka geldiklerinde Zhan biraz duraksamış, şaşkınlıkla ''Motora mı bineceğiz?'' diye sormuştu. Yüzündeki şaşkın ifade Yibo'yu gülümsetmiş, alaycı bir ses tonuyla '' Motordan korkmuyorsun değil mi?'' demişti. Tabiki de korktuğu şey motor değildi. Onu bu hale getiren motora Yibo'nun arkasına binecek oluşuydu. Heyecandan kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Kekeleyerek ''Tabiki de hayır. Motordan neden korkayım ki? '' diye söylenmişti. İçten içe kendini telkin ediyor, sakinleşmek için başka şeyler düşünmeye çalışıyordu.
''Hadi bin.''
Yibo binmeden önce onun için koltuğun altından yedek kaskı çıkarıp ona doğru uzatmış, sonra motora binip anahtarı kilide yerleştirmişti. Xiao Zhan'da vakit kaybetmeden kaskı başına geçirip hemen onun arkasına oturmuştu. İşte şimdi herşey karmaşıklaşıyordu. Ellerini nereye koyacağına bir türlü karar verememişti. Tam ellerini omuzuna koyacakken havada kalmış daha sonra geri çekmişti. Daha sonra beline doğru götürmüş tam önünde ellerini birleştirecekken tekrardan geri çekmişti. Allak bullak olmuş ne yapacağını bilemiyordu. Ardından istemsizce pufladıktan sonra motorun arkasındaki demir parçalara tutunmuş '' Tamam gidebiliriz'' demişti.
Wang Yibo onun ne yaptığını anlamış, başını hafifçe yana doğru çevirerek '' Ölmek istiyorsun galiba'' diye söylenmişti. O sırada Zhan onu duymuyordu bile. Başını çevirdiği anda kaskın içinde sıkışan yüzü öyle yakışıklıydı ki o küçük aralıktan gördüğü gözleri, uzun yukarı doğru kırılmış biçimli kirpikleri aşırı güzel görünüyordu.Ona doğru diktiği gözlerini kırpmamıştı bile.Böyle bir güzelliği görmeyi bir saniye olsa bile kaçıramazdı. Yibo'nun onun adını söylemesiyle irkilmiş sadece hıı diyerek kendine gelmişti.
''Dedim ki ölmek istiyorsun galiba?''
''N.ne anlamadım?''
''Sıkı tutun çünkü hızlı kullanacağım. Düşüp ölmeni istemeyiz değil mi Xiao Zhan.''
Kıkırtılar eşliğinde Zhan'ın ellerini iki yandan tutup kendi önünde birleştirdikten sonra anahtarı çevirmiş, gazı verdikten sonra otoparktan çıkmıştı. Şehrin kalabalık trafiğinde arabaların arasından hızlıca geçmiş, trafik ışıkları hariç bir saniye bile duraksamamıştı. Götürdüğü yer uzak olmasına karşın motorla sadece on dakika sürmüştü. Belki de o kadar bile değildi çünkü Zhan gözlerini sıkıca kapatmış hiç açmamıştı bile. Her ne kadar korkmuyorum desede korkmuştu ama Yibo'nun beline doladığı elleri ve burnuna olan onun kokusu onu birazda olsa sakinleştirmişti. Titreyen elleri titremesini kesmiş, hızlı hızlı aldığı nefesi yerini sakinliğe bırakmıştı.Birden motorun durmasıyla geldiklerini anlamıştı Zhan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARE YOU KILLER [YIZHAN]✔
FanfictionSevdiği için her şeyden vazgeçerdi Xiao Zhan. Peki onu düştüğü bataklıktan kurtarmak için neleri feda ederdi? Mesleğini? Hayatını? Aşkını? Belkide her şeyini...