''Hemen geliyorum efendim.''
Zhan polis merkezinden dışarı çıktığı sırada çalan telefonla kendine gelmişti. Ne olduğunu anlamadan, bir şekilde Baş savcı onu aramış ardından hemen yanına gelmesini söylemişti. Devamındaysa Yibo'nun suçunun kesinleştiği ve bir an önce işlemleri tamamlayıp mahkemeye çıkmasını emretmişti.
Zhan içinde yaşadığı karışık duygularla ne hissettiğini bilemezken sadece üç gün içinde olan olaylar karşısında buz kesmişti. Herşey o kadar hızlı ilerliyordu ki bir cinayet davasının iki gün içinde sonuçlanmasını bu zamana kadar hiç bir savcı görmemişti bile.
Kesinleşen parmak izi, motelde yakalanması sırasıyla sorunsuz ilerlerken aradaki kopuk parçalar bir türlü yerine oturmayan lego parçaları gibiydi. Bir tarafı kırılmış, bir tarafı baskıdan dolayı yamulmuş lego. Onu oraya takmak için uğraşılan zamanda yeni legoyu alsa belkide bütün sorunlar çözülecekti. Xiao Zhan içinde şuan tam böyle bir zamandı.
Düşünmekten başına ağrılar girerken olayların oluş sırasındaki kopukluğu bulmaya çalışıyordu. Adliyeye doğru çıktığı yolda iki tarafı ağaçlarla çevrili,sonbaharın verdiği hüzünle yere dökülen yapraklar yavaş yavaş kışın getirdiği soğukluğu anımsatırken,yerdeki rengârenk solmuş hatta kurumaya yüz tutmuş yapraklar içindeki boşluğu ona daha iyi anlatamazdı.
Üstüne basıp geçerken çıkardığı sesler kulağına adeta bir melodi gibi gelirken, esen rüzgarın uğultusu beyninde susturulamayan sesleri daha da arttırmış, aklının bir köşesinde daima onu düşünmeyi asla ama asla bıkmayacağı adamın durumunu bir anlığına da olsa düşüncelerinden uzaklaştırmıştı.
Sakin kalmak için elinden gelen herşeyi yapmaya çalışsa da attığı adımlar bedeninin yükünü daha fazla taşıyamaz hale geldiğinde yolun ortasına birden bırakıvermişti kendini.
Yanından geçen insanların tuhaf bakışlarına aldırmadan ağlamıştı dakikalarca. Artık akacak yaş kalmadığında gözlerinden süzülen kalan bir kaç damla yaşı silmek için ellerini yüzüne götürmeye gücü bile yoktu.
Buğulu gözlerinin önünde beliren görüntü bir anlık dudak kenarlarının kıvrılmasına neden olmuştu. Adını sayıkladığı an sanki ellerini yüzünde hissetmiş, akan bir kaç damla göz yaşını yine onun için sevdiği adam silmişti.
''Gözyaşlarını silmek için her zaman yanında olacağıma söz verdim sevgilim.''
Sözler kulağında yankılanırken, yerdeki gücünü kaybetmiş elini yukarıya kaldırmıştı bir anda. Karşısındaki adamın yüzüne ayazdan buz tutmuş ama hala iç kısmı sıcak avuç içlerini yüzüne elini dayamak için.
Ellerini ona doğru götürürken bir anda gerçekliğe dönmüştü herşey. Yolun kenarından geçen insanların çığlıkları, yanından geçen arabaların yüksek sesli kornaları kendine getirmişti Xiao Zhan'ı. Havada kalan elleri tekrardan boşluğa düşerken, karşısındaki sevdiği adamın görüntüsü kaybolmuştu bir anda.
Hayaldi.
Onun görüntüsü, hissettiği sıcaklığı hayaldi. Karşısında durması, onun için gözyaşlarını silmesi hayaldi. Tekrardan hıçkırıklara boğulurken Yibo'nun sözlerini hatırladı bir anda.
''Senin için gözyaşlarını hep ben sileceğim. O yüzden ben yanında yokken asla ağlama tamam mı sevgilim.''
''Söz'' diyebildi sadece Xiao Zhan çevresindeki kendine bakan onlarca gözlerin önünde. Hıçkırıklar yavaş yavaş kesilmiş, buğulanan gözleri tekrardan o canlı göz bebeklerine bırakmıştı yerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARE YOU KILLER [YIZHAN]✔
FanfictionSevdiği için her şeyden vazgeçerdi Xiao Zhan. Peki onu düştüğü bataklıktan kurtarmak için neleri feda ederdi? Mesleğini? Hayatını? Aşkını? Belkide her şeyini...