Zhan cezaevinden çıkmış, geride bıraktığı adamın üstüne sinen kokusunu derince çekmişti içine. Kapattığı gözleriyle arabanın önünde dakikalarca durmuş, hafifçe esen rüzgarın tenini okşamasını izlemişti. Bir bahar meltemi gibi esen rüzgar bütün ağaç kokusunu kendisine getirirken tek aldığı koku onun kokusu olmuştu.
Güneş soğuğu hisseden tenini ısıtmış, kamaşan gözlerini kapatıp ortamın sessizliğinde bir nebze de olsa huzuru bulmuştu.
Mavi kapı içeri girdiği andan beridir kalbinin sıkışmasına, nefesinin ona yetmemesine neden okurken, dışardaki baharı andıran hava tekrardan kendine getirmişti benliğini. Unuttuğu mutluluğu ve huzuru.
Huzuru Wang Yibo'yken ondan uzakta huzuru gökyüzündeki bulutlarda, güneşin tenini yakan ışığında bulmuştu.
Daha fazla vakit kaybetmemek için arabasına binip şehir merkezine ilerlerken, buraya gelmek için geçen dakikaları saymıştı sürekli.
Onu görmek için dakikalarca, bazen saatlerce beklemişti. Onu görebilmek için herseyini geride bırakıp ona koşmuştu sürekli. Bütün bu yük omuzlarında kaldıramadığı bir ağırlık haline gelirken, her öğrendiği yeni bilgiyle yavaş yavaş dağılmıştı o yük.
Zaman kaybetmeden Yibo'nun dediklerini düşünerek yolda ilerlemiş, direk kendi evlerine doğru gitmişti. Uzun zamandır tek başına girdiği bu binaya tekrar sevdiği adamla el ele gireceği gunlerim hayalini kurarken zamanın nasıl geçtiğini anlamadan gelmişti soğuk buzdan kalenin önüne.
İlk bakması gereken yer orasıyken nasıl atlamıştı bunu. Kendi kendine küfürler etmiş, tırnaklarını geçirmişti avuç içlerine. Arabadan nasıl çıktığını bile bilmeden girişteki küçük kulübeye ilerlemiş, yüzüne gülümsemeyle bakan adama kızgın ama bir o kadar naif ses tonuyla seslenmişti.
''Bana altı aylık cctv kayıtlarını ver lütfen.''
''Efendim benim bunu size verme yetkim yok biliyorsunuz.''
Güvenlik görevlisinin karşısında durmuş, onun olumsuz konuşmasıyla bütün kasları gerilmeye,sinirden kızaran yanakları kırmızılığıyla kendini belli etmeye başlamıştı.
''Soruşturma için gerekli. Zorluk çıkarma benim kim olduğumu biliyorsun. Uzatma istersen sabrımında bir sınırı var ve o çoktan taşmaya başladı bile.''
Karşısındaki adam keskin ve gür çıkan sesle afallasa da başıyla onaylamış, girdiği odadan elinde kaybolacak kadar küçük bir usb ile çıkmıştı.
''Efendim bunu size benim verdiğim duyulmasın lütfen.''
Zhan başıyla onaylamış,ardından minik bir gülümseme sunmuştu adama karşı.
Daha fazla vakit kaybetmeden görüntüleri incelemeye başlamış, dikkatini geçen bütün olayları tarih ve saatleriyle not almaya başlamıştı. O güne ait kayıtları tekrar tekrar izlerken, dikkatinden kaçan ufacık ayrıntıyı farketmesi hiç te uzun sürmemişti.
Plakası tam belli olmayan arabadan Yibo'nun binadan dışarı çıkmasıyla inen birkaç kişiyi görmüş, tesadüf olamayacak şekilde onun gittiği yöne gidişlerini izlemişti.Aynı görüntüyü tekrar tekrar izlemiş, en ufak detay için ayırmamıştı gözlerini önündeki görüntüden.
Farklı açılardan izlediği görüntüde bir süre sonra kaybolan bedenleri gördüğünde deliye dönecek gibi olsada sakinliğini korumaya çalışmış, ama alıp verdiği derin nefesleri göğsünü delip geçecek gibi saplanıyordu ciğerlerine.
Masanın üstündeki telefonu eline alıp,sırasıyla bastığı tuşlarla numarayı çevirmiş hala dost olduğu, ona yardım edeceğini düşündüğü kişiyi aramıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARE YOU KILLER [YIZHAN]✔
FanfictionSevdiği için her şeyden vazgeçerdi Xiao Zhan. Peki onu düştüğü bataklıktan kurtarmak için neleri feda ederdi? Mesleğini? Hayatını? Aşkını? Belkide her şeyini...