19. Bölüm

80 51 44
                                    

(Yazarın anlatımıyla)

Nilsu ayağa kalktı ve karşısında oturan Barkın'a doğru ilerledi, yanına geldikten sonra ise eğilip sıkıca sarıldı. Aral ve Gediz ise hüzünlü bir şekilde Nilsu ve Barkın'a bakıyorlardı. Barkın ne olduğunu anlamamıştı fakat ona sarılan kızın sarılmasına karşılık vermişti. Nilsu geri çekildiğinde ise yaklaşık yirmi saniye sarılmışlardı. Bu süre zarfında da Nilsu'nun gözleri dolmuş ve geri çekildikten sonra ise hafifçe elinin tersiyle silmişti.

''Barkıncım, sana bir şey söylemem gerekiyor.'' diyerek, sözlerine başladı Nilsu. Barkın anlamsız bakışlar ile Nilsu'ya doğru bakmıştı ve sonrasında ne var anlamında başını sallamıştı.

''Ben senin ablanım.'' dedi, Nilsu bir an da ve Gediz ile Aral'a doğru baktı. Barkın ise şaşkınlık içinde ablasına ve arkadaşlarına doğru bakıyordu fakat uzunca bir süre sonra konuşması gerektiğini anladı ve dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. ''Ne yani benim bir ablam mı var?'' Nilsu, Barkın'ın böyle demesiyle ona bakıp gülümsedi ve kardeşini tekrardan kucakladı fakat bu sefer sıkı sıkı sarılan Nilsu değil, Barkın'idi.

(Bianca'nın anlatımıyla)

Nilsu ve Eymen'in kavgasını duymuştum, gerçi o Eymen değildi ama her neyse. Hiçbir şekilde pencere önünden ayrılmamıştım fakat yaklaşık üç saattir bu oda da olduğumu hatırladım ve biraz da olsa hava almak için bizimkilerin yanına doğru ilerledim.

Sesler, Nilsu'nun odasından geliyordu, adımlarımı oraya doğru çevirdim ve odaya girer girmez konuştum. ''Ben geldim.'' Herkesin bakışları bana doğru çevrilmişti fakat benim bakışlarım Nilsu'nun sarıldığı çocuğa kaymıştı. Barkın'idi bu. Nasıl olur da eski haline dönebilirdi? Gözlerimi devirdim ve gülümseyerek konuşmaya devam edecektim ki Barkın büyük bir şaşkınlık ile konuştu. ''Sonunda, İldem abla kurtulmuş.'' Herkesin bakışları Barkından çıkıp tekrar bana döndü fakat Nilsu sonradan Barkın'a doğru dönüp konuştu.

''İldem ablan, hep buradaydı zaten kardeşim.'' Kardeşim mi? Bu sefer şaşkınlık içinde ağzı açılan kişi ben'idim. Barkın'nın bir ablası olduğunu ve en önemlisi bu kişinin Nilsu olduğunu bilmiyordum. Açılan ağzımı elim ile kapattım ve Barkın'a doğru baktım. Kaş-göz hareketi yapmak istiyordum fakat Gediz ve Aral'ın bana dik dik bakmasından bunu yapamıyordum.

''Sürekli sizle olan İldem abla değildi ki. O kişi-''

''Öhm öhm, hadi seni evine götürelim Barkıncım.'' Barkın'ın sözünü kesmiştim, kesmeseydim kim olduğumu öğreneceklerdi. En önemlisi ben neden başta bunlara bu kişinin Eymen olmadığını söylemiştim ki. İşte şimdi hem sıçmış hem de başıma bir bela almıştım.

''Sana Barkın'ın adını söylememiştik. Kimsin sen?'' diyerek, bana doğru yaklaşmaya başladı Gediz. Aptal kafam ne diye Barkın dersin ki. Onun bana yaklaşmasıyla geri geri gidiyordum, aptal çocuk yüzünden her şeyi anlamışlardı ve inkar etsem bile bana inanmazlardı. ''KİMSİN SEN DEDİM.'' Gediz, bu sefer daha şiddetli bağırmıştı ve dalga geçer gibi ellerini birbirine çarptırmıştı. Ben ise başımı eğmiştim, birkaç saniye sonra kaldırdığımda da Gediz'in bana şaşkın bir biçimde baktığını görmüştüm. Birden gözünden bir damla yaş düştü ve elini saçlarıma doğru götürüp okşadı sonrasında ise konuşmak için dudaklarını araladı.

''Eylül !'' Saçlarımı okşamaya devam etti. ''Özür dilerim, seni koruyamadım. Lütfen affet beni.'' Kollarını açtı ve bana sıkıca sarıldı ama sonradan bir rüyadan uyanmış gibi afalladı ve hepimizin suratına baktı.

''Gediz.'' Aral'ın konuşmasıyla başımı ona doğru çevirdim. Yüzünde anlamsız bir bakış vardı fakat az önce Gediz'e ne olduğunu biliyor gibiydi. Yutkundu ve dudaklarını araladıktan sonra konuştu.

''Az önce geçmişe gittin.''

(Gediz'in anlatımıyla)

Bunca zamandır İldem sandığımız kıza doğru bağırıyordum. Nasıl olur da aylarca gerçek İldem yerine başkasıyla konuşmuştuk? Hala aklım almıyordu ve bunca zamandır da içimizdeydiler ve biz hiçbir şey yapamamıştık, Eymen'i kurtarmaya bile çalışmamıştık, daha doğrusu ben kurtaramamıştım tıpkı küçükken kız kardeşimi kurtaramadığım gibi. Bunu düşünmem ile birden karşımda kız kardeşimi gördüm ve bağırmayı kestim. Onu görünce hem şaşırmıştım hem de gözümden bir damla yaş düşmüştü. Yavaşça yaklaştım ve ellerimi saçlarına doğru götürüp okşadım. Sonrasında ise gözlerim dolu bir şekilde konuşmaya başladım.

''Eylül !'' Yutkundum ve devam ettim. ''Özür dilerim, seni koruyamadım. Lütfen affet beni.'' Elimin tersiyle yüzüme doğru düşen gözyaşımı sildim ve kardeşime sarılmak için kollarımı açtım ve sarıldım fakat sarılır sarılmaz yok oldu ve ben de afallayarak geri çekildim. Etrafıma baktığımda ise arkadaşlarım, karşımda ise İldem kılığına girmiş kız vardı. Anlamsız bakışlar ile hepsinin yüzüne baktım ve yavaşça koltuğa doğru ilerledim. Oturduktan sonra ise ne olduğunu anlamaya çalıştım ve tabi ki Aral'da anlamama yardım etmişti. Meğersem ben geçmişe gitmiştim.

(Eymen'in anlatımıyla)

Yattığım yerden doğruldum ve etrafıma bakınmaya başladım fakat net bir şey göremiyordum çünkü etraf karanlıktı bu yüzden de yavaşça ayağa kalkıp bir yere çarpmamak üzere hareket ettim fakat kalkar kalmaz bir sandalyeye çarpmıştım ve hafif bir şekilde inlemiştim çünkü her yerim hala ağrıyor ve acıyordu. Elimi duvara dayadım ve duvarlara dokuna dokuna ilerledim, birkaç saniye sonra da kapıya ulaştım. Kapının yan tarafını lamba açma tuşu var mı yok mu diye yokladım ve işte buradaydı. Yavaşça elimi açma-kapama düğmesinin üzerine koydum ve lambayı açtım. Ama keşke açmasaydım çünkü olduğum yer bir morgdu.

Yutkundum ve bir an önce buradan çıkmak istediğim için kapıyı yavaşça açmaya çalıştım ve sanırım şanslı günümdeydim çünkü kapı kilitli değildi. Hızlıca odadan çıktım ve kapıyı kapattım. Etrafta kimse yoktu, bu yüzden de hızlı bir şekilde dümdüz ilerleyeyim düşüncesiyle harekete geçmiştim fakat birinin ayak seslerini duymam ile morgun hemen karşısındaki boş olan odaya girmem bir olmuştu fakat bu odanın lambası açıktı ve içeride biri vardı. Nasıl mı anlamıştım? Ben odaya girdiğimde yavaşça kapıyı kapatmıştım ve elim kapının kolundayken ayak seslerini duymaya çalışmıştım o sırada da biri hafifçe öksürmüştü.

Korkarak elimi kapının kolundan çekmiştim ve yutkunduktan sonra öksüren kişiye doğru dönmüştüm fakat hem şaşkınlıkla öksüren kişiye bakmış hem de rahatlamıştım çünkü öksüren kişi İldem' idi.

EGİNA ( İLK PERDE BİTTİ / KİTAP OLACAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin