(Eymen'in anlatımıyla)
Babamı bir sedyeye koyup götürmüşlerdi ve evet yıllar sonra ben de ona baba demiştim ama o baba dediğimi duyamamıştı. Her ne kadar geçmişte hatalar yapsa da pişmandı ve yıllar sonra da bana bir iyilik yapmıştı. İyiliği de beni kurtarmaktı. Bunu nasıl yapmıştı, bilmiyordum ama iyi ki yapmıştı. Arkamda bıraktığım insanlar, hele ki kardeşim kendini öldürme derecesine kadar gelebilirdi. Bunların olmamasına sebebiyet vermediğin için teşekkür ederim, baba.
Sevda'nın görevlileri arayıp çağırmasıyla başımı İldem'e doğru çevirdim ve konuştum. ''Koş, kaçman gerek.'' İldem'in gözleri doldu ve telaşlı bir şekilde başını salladı. Hızlıca yanına doğru koştum ve gözlerinin içine bakarak konuşmama devam ettim. ''Gitmen gerek.'' Sevda'ya doğru baktım. Sonrasında başımı tekrardan İldem'e doğru çevirip hızlıca evin adresini söyledim. Söyledikten sonra ise geri çekildim ve tekrar konuştum. ''Git. Bizi daha fazla merak etmesinler.'' İldem, yutkundu ve konuştu. ''Sen ne yapacaksın?'' İldem'in sorusunu tam cevaplayacağım sırada görevlilerin sesini duydum ve İldem'i koşması için ittirdim. ''KOŞ.''
Görevliler, beni yakalamıştı fakat ben mutluydum çünkü İldem'i arkadaşlarımın ve kardeşimin yanına gönderebilmiştim. İldem'in arkasından gülümseyerek baktım. Sevda'nın konuşmasıyla da gülümsemem, bir sinire dönüşmüştü. Görevlilere beni içeri götürmelerini ve bağlamalarını söylemişti fakat bunu yapamayacaklardı çünkü babamın dediği şey aklıma gelmişti.
''Gücünü kullan ve bir an önce uyan.''
Nasıl ve neden uyanmam gerektiğini bilmiyordum fakat gücümü nasıl kullanacağımı biliyordum. Görevlilerin beni götürmeye başlamasıyla parmaklarımı şakağıma dayadım ve odaklanmaya başladım. Bir süre sonra da gözlerimi açtım ve birkaç eşyanın havaya kalktığını gördüm fakat görevliler görmemişti çünkü bana bakıp gülüyorlardı. Gözlerimi kapattım ve kendimi daha da zorlamaya başladım. Zorlamaya başladıkça canım yanmaya başlıyordu fakat pes etmemeliydim. Gözlerimi sıkmaya başladım çünkü canım fazlasıyla yanmaya başlamıştı ve artık dayanamayacaktım. Zor bela gözlerimi açtım, dayanmam artık çok zordu. Zaten çoğu şeyin hareket ettiğini görebiliyordum fakat benim bağırmam ile de her şey darmaduman olmuştu.
Görevliler, kollarımı bıraktılar ve korkuyla kaçmaya başladılar. Başımı Sevda'ya doğru çevirdim ve onun da üstüne doğru yıkılan eşyalardan kaçtığını gördüm. Bunu fırsat bilen ben de, koşarak oradan uzaklaştım.
(Yazarın anlatımıyla)
Hepsi İldem'in adını söyledikten sonra bakmaya devam ediyorlardı. İldem bu durum karşısında güldü ve konuştu. ''Sarılmayacak mıyız?'' Aral ve Gediz bakmayı kesip hızlıca İldem'in yanına gittiler. Aynı şekilde Nilsu'da bakmayı kesmişti ve hepsi İldem'e doğru kucaklarını açtılar ve sarıldılar.
Hepsi gülüyor ve sarılmalarına devam ediyorlardı. Bu sarılmalarına sonradan Barkın'da dahil olmuştu. Burada eksik olan kişi de sadece Eymen'idi. Bunu fark eden Nilsu, geri çekildi ve arkadaşlarına hiçbir şey belli etmeden içeri geçmelerini söyledi.
İldem geleli on dakika olmuştu. Bu süre zarfında Nilsu, bir şeyler ikram etmiş ve hiç kimse konuşmamıştı fakat Aral, artık konuşmanın zamanın geldiğini düşünerek konuşmasına başlamıştı.
''Bizi nasıl buldun İldem?''
Aral'ın bu sorusuyla İldem'in aklına Eymen geldi ve bu yüzden iç çekti. Nilsu, Gediz ve Aral birbirlerine baktıktan sonra bakışlarını tekrardan İldem'e doğru çevirdiler. İldem, yutkundu ve başını eğdikten sonra konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EGİNA ( İLK PERDE BİTTİ / KİTAP OLACAK)
SpiritualDört tane kişinin bedenleri, birbiriyle değiş tokuş olmuştu fakat ruhları aynıydı. Beşinci kişinin ise bir gücü vardı fakat o, diğerlerinden farklıydı. Neden mi? Çünkü o Egina'yı oluşturuyordu, o olmasa diğerlerinin de hiçbir anlamı yoktu. Bunun yan...