(Eymen'in anlatımıyla)
Olduğum yerde kalakalmıştım çünkü İldem tam karşımdaydı, onu da almışlardı. Üzgün ve yavaş adımlar ile İldem'e doğru ilerledim. Nilsu nasıldı? En önemlisi Egina nasıldı? Bunları sormam gerekiyordu. Ben İldem'e doğru ilerlemeye çalıştığımda İldem geri geri gitmeye başlamıştı. Ne olduğunu anlamamıştım bu yüzden olduğum yerde durdum ve dudaklarımı aralayarak konuşmama başladım.
''Neden benden kaçıyorsun İldem?'' Bunu demem ile İldem kaşlarını çattı ve o da konuşmak için dudaklarını aralayıp konuşmasına başladı. ''Seni tanımıyorum.'' Bu sefer kaşlarını çatan kişi bendim. Ne demek tanımıyorum? Beni tanıyamasın diye beynini mi yıkamışlardı? Bunu yapmaları mümkün değildi ama konu Sevda olunca bu mümkündü. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp konuşmaya devam ettim.
''Nasıl tanımıyorsun? Eymen ben.'' İldem'e bunu demem ile İldem bir şey hatırlamış gibi oldu ve heyecanla bana sarıldı, geri çekildikten sonra da konuşmasına devam etti. ''Seni değil de Nilsu'yu tanıyorum ama şöyle ki birkaç ay boyunca yanınızda olan ben değildim.'' Anlamsız bakışlar ile İldem'e doğru bakıyordum. O da bu halimi görünce konuşmasına devam etti. ''Her şeyi anlatacağım ama önce buradan çıkmamız gerekiyor.'' İldem, kapıya yöneldiği sırada ona doğru dönüp konuştum. ''Belki de sen şuan beni kandırıyorsun?'' İldem, endişeli bir tavırla konuştu. ''Hayır, gerçekten kandırmıyorum. Bana inanmak zorundasın, Eymen.'' İldem'in böyle demesiyle Nilsu ile Gediz'e inanmadığımız zaman aklıma gelmişti ve tabi ki de ona inandıktan sonra söylediğimiz söz de aklıma gelmişti. Gülümsedim ve konuştum. ''Sana inanıyorum, kardeşim.'' Bunu hepimiz Gediz'e söylemiştik. Bu cümle artık bizim cümlemiz gibi bir şey olmuştu. İldem hafifçe gülümsedi ve yavaşça kapıyı açtı.
(Yazarın anlatımıyla)
Gediz ve Aral, Bianca'yı bir sandalyeye bağlamışlardı, eğer yapmasalardı kaçacaktı fakat Gediz ve Aral bu riski azaltmıştı. ''Anlat.'' diyerek, söze başlamış oldu Gediz fakat Bianca anlatmayacağına dair başını sallamıştı. Gediz ise gülümseyerek Bianca'ya bakmış sonrasında Barkın'a doğru dönmüştü. ''Sen anlat abicim, ne iş çeviriyorsunuz?'' Barkın, küçük bir çocuk olduğu için her şeyi anlatmaya hazırdı bu yüzden de dudaklarını araladı ve konuşmasına başladı. ''Bir şey soracağım. Eymen abi kimin kardeşi?'' Barkın'ın bunu demesiyle Nilsu'nun gözleri dolmuştu ve Barkın'ın cevabını bekletmek istemediği içinde heyecanla konuşmuştu.
''Benim kardeşim. Daha doğrusu biz ikiziz.'' Barkın, ablasına doğru döndü ve şaşkınlıkla ablasına doğru baktı. Aynı şekilde Bianca da Nilsu'ya şaşkınlıkla bakıyordu çünkü hiçbiri böyle bir şeyi beklemiyordu. Barkın açılan ağzını eliyle kapattı ve sonrasında konuşmasına devam etti. ''Eymen abiyi en son gördüğümde kardeşim diye sayıklıyordu ve çok kötü bir haldeydi. Zaten sonra da annem beni buraya yolladı.'' Nilsu, Barkın'ın bu anlattıklarını üzülerek dinlemişti fakat bir yandan da içten içe mutluydu çünkü Eymen ölmemişti, Egina'yı başlatan kişi Eymen'idi ve bitirecek olan da Eymen'idi.
Barkın üzgün bir şekilde ablasına baktı sonrasında başını Gediz ve Aral'a doğru çevirip anlatmaya devam etti. Bianca ise bu süre zarfında söylememesi için hiçbir şey yapmıyordu çünkü Sevda Hanım bunun bedelini Barkın'a ödetecekti.
''Sonrasında ise benim orada en iyi anlaştığım kişi İldem ablaydı. Onu da bir süre sonra göremedim zaten ama Azra diye bir arkadaşım onu bir odaya hapsettiklerini söylemişti.'' dedi, Barkın. Gediz kaşlarını çatmış bir vaziyette konuşmasına başladı. ''Azra kim?'' Barkın Azra'nın adını Gediz den duyunca ister istemez üzüldü çünkü arkadaşının tek yakını Barkın'idi ama Barkın arkadaşını annesi yüzünden bırakmak zorunda kalmıştı. ''Benim en yakın arkadaşım. Kendisi uzun zamandır annemin yanında. Onun bir hastalığı var fakat hastalığı gücüne engel değil.'' Bu sefer Nilsu ve Aral'da kaşlarını çatmıştı. Nilsu, dudaklarını aralayarak konuşmasına başladı. ''Gücü nedir?'' Barkın iç çekti ve sonrasında ablasına bakarak konuştu. ''Hipnotize etmek.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EGİNA ( İLK PERDE BİTTİ / KİTAP OLACAK)
SpiritualDört tane kişinin bedenleri, birbiriyle değiş tokuş olmuştu fakat ruhları aynıydı. Beşinci kişinin ise bir gücü vardı fakat o, diğerlerinden farklıydı. Neden mi? Çünkü o Egina'yı oluşturuyordu, o olmasa diğerlerinin de hiçbir anlamı yoktu. Bunun yan...