(Gediz'in anlatımıyla)
Olduğum yerde kalakalmıştım. Ne demek sadece Aral hayatta olacaktı?
Hepimiz ölecek miydik?
Bu soruların hepsi kafamda dört dönüyordu, ta ki Aral bana seslene kadar. ''Gediz, ne oldu?'' Kağıdı alıp saklamak istedim o an ama yapamazdım. Kardeşlerimden bir daha bir şey saklayamazdım. Üzülerek, Aral'a doğru baktım ve hiçbir şey demeden elimdeki kağıdı uzattım. Kağıdı almasıyla kaşları çatıldı ve açıp okumaya başladı. Okuduktan sonra ise yüzünde hem şaşkınlık hem de üzüntü vardı.''At, şu kağ-'' dedi, Aral kağıdı bana uzatırken.
''Bir dakika.''
Aral, kağıdı bana doğru uzatırken bir şey fark etmişti ve hemen kağıdı kendine doğru çekmişti.
''Ne oldu?'' diye sordum ve Aral'ın yüzüne bakmaya devam ettim. Aral, ilk on saniye bir şey dememiş fakat sonrasında hafif öksürdükten sonra konuşmaya başlamıştı.
''Gediz'in geçmişe dönebilme gücü var ve bunu iki elini birbirine çarparak meydana getirebilir.''
Ağzım açık bir vaziyette, Aral'a doğru bakıyordum, aynı şekilde o da bana bakıyordu. İkimiz de hiçbir şey demeyip salona doğru ilerliyorduk ve salona doğru giderken de bu duyduklarımızı idrak etmeye çalışıyorduk.
(İldem'in anlatımıyla)
İki saattir yatakta uzanmaya devam ediyordum ve tabi bu süre zarfında da çok düşünme fırsatım olmuştu. Düşündüğüm konu da Eymen konusuydu. Nasıl olur da bir an da gelirdi? Bu işin içinde gerçekten bir şey olduğunu düşünüyordum. Bize saçma sapan bir hikaye anlattı ve bizim buna inanmamızı istedi ve istediği şeyi de yaptım. Neredeyse benim dışımda herkes o yeni çocuğa inanıyordu, adı artık her neyse. Ama hepsi yanılıyordu, o Eymen falan değildi sadece Eymen'in adını kirletmek isteyen biriydi.
Yataktan kalktım ve pencereye doğru ilerledim. Kollarımı göğsümde birleştirdim ve duvara yaslanarak dışarıyı seyretmeye başladım, bir yandan da düşüncelerimin beynimi ele geçirmesine izin verdim.
Hala anlamıyorum, nasıl bu kadar aptal olabilirler? Hadi bizi geçtim, Nilsu nasıl anlamadı kardeşinin o kişi olup olmadığını? İşte bunu da çözemedim henüz. Her neyse bu konuyu geçiyorum. Konuyu sırlara getiriyorum. Nasıl, bunları yapabildiler? Hepsi oldukça zor şeyler ama nasıl olur da beden değişimi - güç ve sır yapabiliyorlardı? Hala aklım almıy-
''Planlarımızı bozma, Bianca.''
Ani bir refleks ile geri çekildim ve yüzümü buruşturdum sonrasında ise beynimin içindeki sese doğru konuştum.
''Tamamdır, Sevda Hanım.'' Hafif bir şekilde gülümsedim ve pencereden dışarıya bakmaya devam ettim.
(Sevda'nın anlatımıyla)
Merhabalar, bugün size yeni şeyler söyleyeceğim. Birden üçe kadar sıralamıştım. Hemen başlayalım o zaman.
1- Maalesef yaklaşık bir, bir buçuk aydır İldem bizimle değil. Bunu da en kısa sürede anlatacağım.
2- Gediz, geçmişe gittiğinde şaşıracağınız bir olay gerçekleşecek.
Ve son olarak;
3- Egina devri yavaş yavaş kapanacak.
(Yazarın anlatımıyla)
''Nasıl, kurtuldun onların elinden?'' diyerek, öksürüğünden sonra söze başladı, Nilsu. Eymen ise kardeşinin bu soruyu soracağını tahmin etmemişti bu yüzden de hafiften gerilmişti ve sonrasında kekeleyerek cevap vermeye çalışmıştı fakat Nilsu, kardeşinin sözlerini kesti ve üzgün bir şekilde kardeşinin suratına bakarak konuştu.
''Sen, Eymen değilsin dimi?'' Kardeşi hemen başını salladı ve cevap verdi.
''Kardeşinim senin.'' Nilsu, alaycı bir tavırla güldü ve ayağa kalkarken konuşmak için dudaklarını araladı.
''Sen, sadece yalancının tekisin.'' Kardeşi de onun bu dediğinden sonra ayağa kalktı ve konuştu. ''Değilim. Kardeşinim senin.'' Nilsu, bu durumdan sıkılmış olacak ki kardeşinin yüzüne doğru bağırmaya ve onu itelemeye başladı. ''EYMEN NEREDE?''
''SEN KİMSİN?'' Kardeşi ise sadece Nilsu'nun ellerini tutmaya çalışıyordu ve üzgün bir şekilde Nilsu'ya doğru bakıyordu.
Kavganın ilk yirmi saniyesinde odaya Gediz ve Aral girmişti, ikisinin de suratında endişe ve korku vardı. ''Ne oluyor, burada?'' diyerek, söze girdi Aral ve Nilsu'nun yanına koşup, kardeşinden uzaklaştırmaya çalıştı. Gediz ise, Eymen'e kızgın bir şekilde bakmak ile yetiniyordu.
***
Bir süre sonra Aral ile Gediz, Nilsu'yu sakinleştirmişti ve Nilsu'nun kardeşi dahil olmak üzere hepsi Nilsu'ya doğru bakıyordu. ''Burada ne oluyor Nilsu?'' ''Anlat.'' dedi, Aral ve duvara yaslandı. Nilsu ise derin bir nefes aldı, iki saniyeliğine gözlerini kapattı ve yutkunduktan sonra konuşmaya başladı. ''Bu çocuk benim kardeşim falan değil. İldem, haklıymış. Nilsu, hepsini bir çırpıda söylemişti ve kardeşlerinin şok olmasını sağlamıştı. Hepsi, Eymen olduğunu düşündükleri çocuğa doğru bakıyordu. Çocuk ise daha fazla dayanamayacağını anlamıştı ve bir an da Eymen'in bedeninden çıkıp kendi bedenine geri dönmüştü. Bu sefer Nilsu'da kardeşleri gibi olayı şaşkınlıkla izledi ve dudaklarını aralayıp kekeleyerek konuştu. ''S-sen, n-nasıl y-yap-tın b-bunu?'' dedi ve parmağını çocuğa doğru uzatmaya devam etti. Gediz ve Aral ise hiçbir şey demiyorlar, çocuğun ağzından çıkacak cümleyi bekliyorlardı.
''Adım Barkın ve istediğim kişinin bedenine girebiliyorum ben.'' diyerek, sözlerine başladı Barkın. Hepsi pür dikkatle Barkın'ı dinlemişti ve sonrasında Aral konuşmaya başlamıştı. ''Neden Eymen'in bedenine girdin? Senden bunu kim istedi?'' dedi ve kaşlarını çatarak Barkın'a doğru baktı. ''Annem, istedi. Onun yüzünden diyeceğim bütün şeyleri ezberlemek zorunda kaldım.'' dedi, Barkın ve oflayarak karşılarında duran iki büyük abiye baktı. Gediz, Barkın'ın bunu söylemesiyle öne doğru eğildi ve konuştu. ''Annen kim senin?'' Aral ve Nilsu, Gediz'in bu soruyu sormasıyla gerilmişlerdi ve çocuğa odaklanmışlardı.
''Adı Sevda.'' dedi, çocuk. Hepsi durumu anlamışlardı fakat bir umut o değildir düşüncesiyle hep birlikte, aynı anda konuşmuşlardı. ''Annenin soyadı ne?'' Barkın ise olayları bilmediği için normal bir şekilde annesinin soyadını söylemişti. ''Gülsoy.''
Gediz ve Aral, Barkın'ın annesinin soyadını öğrendiklerinde Nilsu'ya doğru bakmışlardı. Nilsu ise üzgün bir şekilde Barkın'a bakıyordu. Çünkü her ne kadar Sevda Hanım onun gerçek annesi olmasa da onu bu yaşa getiren kişi, Sevda Gülsoy'du ve Nilsu'nun karşısında oturan kişi de üvey kardeşiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EGİNA ( İLK PERDE BİTTİ / KİTAP OLACAK)
SpiritualDört tane kişinin bedenleri, birbiriyle değiş tokuş olmuştu fakat ruhları aynıydı. Beşinci kişinin ise bir gücü vardı fakat o, diğerlerinden farklıydı. Neden mi? Çünkü o Egina'yı oluşturuyordu, o olmasa diğerlerinin de hiçbir anlamı yoktu. Bunun yan...