(Nilsu'nun anlatımıyla)
Yataktan doğruldum ve elimi sırtımdan çektim çünkü ağrım hemen geçmişti. Tahminimce kırk saniye sürmüştü ama bu kırk saniye benim için çok özeldi çünkü Eymen yaşıyordu, hayata geri dönmüştü belki de hiç ölmemişti sadece bana öldü denmişti. Ama şuan bunların hiçbirini umursamıyordum, kardeşim yaşıyordu ya benim. Hafifçe gülümsedim ve arkadaşlarıma söylemek için ayağa kalkıp hızlıca kapıya yöneldim.
Duvara dayandım ve gülümseyerek konuşmaya başladım. ''Sizlere çok güzel bir haberim var.'' dedim ve hepsinin yüzüne teker teker baktım. Hepsi oldukça heyecanlanmıştı ve gözleri parlamıştı bir an. ''Neymiş, o haber.'' dedi, Gediz. Derin bir nefes alırken gözlerimi kapattım ve açtığımda hepsinin yüzüne tekrar baktım ve konuşmak için dudaklarımı araladım.
''Eymen, yaşıyor.'' dedim ve koşarak hepsine teker teker sarılmaya başladım. Üçü de olduğu yerde kalmıştı bu yüzden ben sarıldığımda bana karşılık vermeyip ağızları açık bir vaziyette bakakalmışlardı.
''Nasıl yani?'' dedi, İldem ve heyecanla sorduğu soruya cevap verdim.
''Acı hissettim.''
İldem bu cevabımdan memnun olmamış gibi avuç içini alnına vurmuştu.
''Senin bir yerin acımış olamaz mı, Nilsu?'' dedi ve avuç içini alnından çekip yüzüme bakmaya başladı.
Hemen bu dediğine başımı salladım ve konuştum. ''Hayır, hayır. Gerçekten yaşıyor, birazdan beni götürecekler ama ben döndüğümde Eymen ile dönmüş olacağım.'' dedim ve bana inanmaları için hepsinin gözlerinin içine doğru baktım fakat inanmadıkları çok belliydi ve ben de inanmayacaklarını biliyordum çünkü böyle bir durumda ben de pek inanamazdım ama hepsi görecekti. Ben, Eymen ile eve dönecektim.
(Yazarın anlatımıyla)
Kapı çalmıştı. Hepsi olduğu yerde kalmış, kapıya doğru bakıyorlardı. Nilsu, yutkundu ve dudaklarını aralayarak, hafif kekeleyerek konuştu. ''G-geldiler.'' Yavaşça ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. ''Açma, yol yakınken balkondan kaçalım.'' dedi, Aral fakat Nilsu başını salladı ve sessizce konuştu. ''Kardeşime gitmem için tek şansım bu, özür dilerim.'' dedi ve kapının kolunu tutup, yavaşça açtı.
Gördükleri manzara karşısında hepsinin dili tutulmuştu çünkü gelen adamlar değil, Eymen'idi. Nilsu, kardeşinin yanına gittiğinde eve onun ile dönecekti fakat kardeşi çoktan ona gelmişti.
''Daha ne kadar kapıda beklemem gerekiyor?'' dedi, Eymen gülerek.
Nilsu başını salladı ve dalgınlığının gitmesine izin verdi sonrasında ise kocaman gülümsedi ve sıkıca kardeşine sarıldı. ''Yaşıyorsun.'' dedi, sarıldığı zaman. ''Tabi kızım, öyle kolay kolay bırakmam seni.'' Eymen de kardeşine sıkıca sarıldığı zaman söylemişti bunu ve göz kırparak arkadaşlarına bakmıştı.
''Kapıda durmayın, hadi geçin içeri.'' dedi, İldem koltuğa otururken. Aral ve Gediz ise Eymen'e sarılıyordu. ''Buraya nasıl geldin?'' diyerek, sözlerine başladı İldem ve ayağa kalkıp Eymen'in karşısındaki koltuğa oturdu. ''Bilmiyorum, bir an da burada buldum kendimi.'' dedi, Eymen fakat gerildiği çok belli oluyordu çünkü Eymen ellerini hiçbir şekilde bir olay da hareket ettirmezdi.
İldem, Eymen'in bu sorusuyla güldü ve gözlerini Eymen'e dikip alaycı bir tavırla konuşmaya başladı. ''Hadi ya. İnanmıyorum ve inanmadığım diğer bir şey de senin Eymen olmadığın.'' Bütün herkes olanları şaşkınlıkla izliyordu çünkü hepsi İldem'i ilk defa bu şekilde görmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EGİNA ( İLK PERDE BİTTİ / KİTAP OLACAK)
SpiritualDört tane kişinin bedenleri, birbiriyle değiş tokuş olmuştu fakat ruhları aynıydı. Beşinci kişinin ise bir gücü vardı fakat o, diğerlerinden farklıydı. Neden mi? Çünkü o Egina'yı oluşturuyordu, o olmasa diğerlerinin de hiçbir anlamı yoktu. Bunun yan...