(Yazarın anlatımıyla)
Görevliler bir yandan İldem, Eymen ve Azra'nın peşinden koşturuyor diğer yandan ise Sevda Hanım'ı arıyorlardı. İkinci çalma da Sevda Hanım telefonu açmıştı ve sakin bir tavırla konuşmuştu fakat görevliler onun sakin halini sinirli haline dönüştürmüştü. Sonrasında Sevda Hanım hemen yakalamaları gerektiğini söylemiş ve kendisinin de yirmi dakikaya orada olacağını bildirmişti. Bunun üzerine görevliler ilerlemeye devam etmişti. Birkaç kilometre ötelerinde durduklarını gördükten sonra ise hızlanmışlardı fakat birden Eymen kucağındaki kişiyi yere bırakmış ve İldem'in veda etmesini beklemiş, sonrasında ise görevlileri görünce İldem ile tekrar kaçmaya başlamışlardı. Görevlilerden biri diğer görevliye eliyle İldem ve Eymen'i takip etmesini söylemiş, kendisi ve yanında bir görevliyle de yerde yatan kızın yanına doğru ilerlemişti.
Azra'nın yanına vardıklarında bir görevli nabzını yoklamış ve üzgün bir şekilde kafasını sallayarak konuşmuştu. ''Ölmüş.'' dedikten sonra ise elindeki telefon ile görevlileri aramış ve sedye getirmesini söylemişti.
Eymen ve İldem hızlıca koşmalarına devam ediyorlardı. Bu süre zarfında bir sürü ara yola girmişlerdi fakat izlerini bir türlü kaybettirememişlerdi. Onlarda görevlilerde nefes nefese koşuyorlardı ta ki biri yüksek sesle bağırana kadar.
''YETER !''
Bağıran kişi Sevda Gülsoy'du. Her ne kadar Sevda, Eymen'i gördüğü için şaşırmış olsa da hiçbir şey demedi. Eymen, İldem ve görevliler de bağıran kişiye doğru baktı. Eymen ve İldem şaşkınlıklarını gizlemeye çalıştılar ve hızlı olabilmek için harekete geçtiler fakat görevliler çoktan yanlarına gelmiş onları tutmuştu.
''Bırakın bizi.'' dedi, Eymen görevliye bakarken fakat bakması şaşkınlıkla sonuçlanmıştı çünkü onu tutan kişi babasıydı.
Birden durdu ve beş saniyeliğine onun yüzüne baktı. Bu beş saniye de üzüntü, kızgınlık ve nefret vardı çünkü bu adam annesine ve kendisine çok zor zamanlar yaşatmıştı. Yaşattıktan birkaç yıl sonra da geri gelmişti fakat annesi o zaman hayatta değildi ve kendisi de epey büyümüştü. Babası sadece ona iyi bakacağını ve kardeşleriyle birlikte olacağını söylemişti fakat Eymen bunu kabul etmemişti. Aradan dört, beş yıl geçtikten sonra da ilk defa üvey babasını burada görmüştü.
''Canım, sıkı tut Eymen'i.'' dedi, Sevda eşine doğru.
Eymen gözleri büyümüş bir şekilde babasına bakmaya devam etti. Aklından sadece tek bir şey geçiyordu. Birkaç yıl önce evlendiği kişi Sevda Gülsoy muydu? Hızlıca babasını ittirdi ve gözlerinden yaşların düşmesiyle konuşmasına başladı.
''Bu kadın için mi gittin?''
İşaret parmağı ile Sevda'yı gösteriyordu. Bu sefer şaşıran kişi Sevda'ydı. Gözlerini büyütmüş olanları izliyordu.
''Konuşsana !'' diye devam etti, Eymen.
Bir yandan elleriyle saçlarını karıştırıyor, diğer yandan ise babasına bakıyordu. Bir süre sonra babasına bakmayı kesti ve babasına doğru ilerdi. Öfkeyle suratına baktıktan sonra yumruğunu babasının suratına geçirdi. İldem, elini ağzına götürmüş şaşkınlıkla olanlara bakıyor, Sevda Hanım gözlerini büyütmüş bir şekilde izliyor ve kulaklarına inanamıyor, görevliler ise Eymen'i sakinleştirmeye çalışıyordu.
''KONUŞ !'' diye haykırdı, Eymen ve onun haykırmasıyla yer sallandı.
Babası başını kaldırıp gülümsedi. Kimse ne olduğunu anlamamıştı. Yer neden sallanmıştı? Eymen'in babası neden gülümsemişti. Herkes gibi Eymen de bir şey anlamamıştı bu yüzden babasının yakalarına daha sert yapıştı ve konuşmasına devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EGİNA ( İLK PERDE BİTTİ / KİTAP OLACAK)
SpiritualDört tane kişinin bedenleri, birbiriyle değiş tokuş olmuştu fakat ruhları aynıydı. Beşinci kişinin ise bir gücü vardı fakat o, diğerlerinden farklıydı. Neden mi? Çünkü o Egina'yı oluşturuyordu, o olmasa diğerlerinin de hiçbir anlamı yoktu. Bunun yan...