Final haftamdan önce son bir bölüm yazayım dedim. Yazarınıza moral olsun diye oy verip bolca yorum yapmayı unutmayın~~
Keyifli Okumalar *Mariah'dan Sonsuz Kalpler*
--------
2.KISIM: ATEŞ
22.BÖLÜM: "Omega'nın Korkusu ve Kıskançlığı"
Islak saçları ve beyaz bornozuyla banyodan çıkan Taehyung, Jungkook'un gelip gelmediğini kontrol etmek için bir kez onun ismini haykırdı. Hiçbir yanıt gelmeyince de istemsizce dudaklarını büzdü. Saati kontrol etmemişti ancak tahminine göre Jungkook yaklaşık bir saattir evde değildi.
Ne yapacağını bilemediği için evde dolaşmaya başladı. Odaları geziyor, tırnaklarını kemiriyor, içindeki tedirgin omegayı susturmaya çalışıyordu. Omegasına çok kızgındı. Taehyung ona, "Her şey senin suçun, senin yüzünden oldu." diyordu. "Senin arsız davranışların yüzünden Jungkook bana sinirlendi."
Kendini koridora attığında ağlamak üzereydi. Gözleri dolu doluyken dairenin kapısına kadar yürüdü. Aklında o anda sadece Jungkook vardı. Kapının deliğinden dışarıya baktığında hiçbir ışık göremedi. Bir çocuk gibi sızlanarak başını kapıya yasladı ve Jungkook'u beklemeye başladı. O anda yatmak veya bir şeyler yemek istemiyordu. Bir an önce Jungkook'un eve gelmesini ve onunla konuşmayı istiyordu.
Parmaklarıyla kapının üzerine görünmez desenler çiziyor, omegasının hamile kalmasının ne kadar büyük bir kaosa sebep olacağını düşünüyordu. Eliyle kapının kolunu bulduğunda amacı kilitli olan kapıyla oynamaktı. Sadece vakit geçirmek için kapı kolunu aşağı yukarı hareket ettirmek istiyordu. Ancak o gün yaşadığı en tuhaf günlerden biriydi. Önce sevdiği adam tarafından yataktayken terk edilmişti, ardından da rehine olarak tutulduğu evin kapısı beklenmedik bir şekilde aralanmıştı.
Jungkook, kapıyı kilitlemeyi unutmuştu.
Taehyung, şaşkınlıktan ötürü bir süre tepki veremedi. Kapıyı geçebileceği kadar açtığında binanın koridorundaki otomatik ışıklar teker teker yanmaya başladılar. Hepsinin durak noktası koridorun sonundaki asansörler oluyordu. Taehyung, kendine gelebildiğinde verebildiği tek tepki dudaklarını şaşkınlıkla aralamak oldu. İçinden, "Jungkook evden apar topar çıktığında kapıyı kilitlemeyi unuttu mu?" diye soruyordu.
Çıplak ayaklarının altı cayır cayır yanmaya başladı. Bir tarafı ona kaçmasını haykırıyordu. Bir tarafı ise, "Yakalanırsan her şey daha kötü olur." diyerek Taehyung'u uyarıyordu. Omega da insan formunun kararsızlığını çekiyordu. Kapının kilitli olmaması büyük bir şoktu. Taehyung, bornozuna sarıldı ve heyecandan titredi. Hızlıca üstüne bir şeyler geçirip kaçmalı mıydı? Yoksa bornozuyla asansöre atlasa medyanın alay konusu olmak pahasına özgürlüğüne mi kavuşmalıydı? Belki de insanlar ona üzülüp daha az dalga geçerlerdi.
Taehyung, kapıyı kapatıp yatak odasına koştu. Medyanın soytarısı olmaktan son dakikada vazgeçmişti.
Giyinme odasına girdiğinde iç çamaşırların olduğu bölüme yöneldi. Katlanmış olan iç çamaşırlarından rastgele bir tanesini seçtiğinde aceleyle bornozunu omuzlarından aşağı düşürdü. Bornozu yerle buluştuğunda telaşla iç çamaşırını giyiyor, nefes almakta zorlanıyordu. Heyecan ve gerilimden ötürü kalbi sıkışıyordu.
"Kaçmak zorundayım." diyordu içinden. Kırmızı bir kazak ve bir pantolonu da üzerinde geçirdiğinde kendini teselli etmeye devam ediyordu. "Elimdeki her fırsatı kullanmak zorundayım. Ne olursa olsun... özgürlüğüme kavuşmalıyım."
Dairenin kapısına koştu ve hızla kapıyı açtı. Işıklar yine bir tek onun için yanmıştı. Taehyung, midesinin yandığını hissetti. Ayakkabılarının ucuna basarak yürümeye başladığında daireden ayrıldığına inanamıyordu. İçinden kendini sorguluyordu, "Bu gerçekten yaşanıyor mu? Gerçekten... kaçmanın bir yolunu bulabildim mi?" Ona fazlasıyla imkansız görünmüştü. Jungkook'un kafasını allak bullak etmek işe yarayacağını düşünmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rosas And Fire | Taekook
FanficSürgün edilen kurt adamlar birbirlerini buldular. Onlar barış içinde yaşamak ve yaptıklarından ötürü pişman olmak yerine bir çete olarak yaşamayı tercih ettiler. En büyük amaçları ise sürgün edildikleri dağdan kurtulup şehre inmekti. Taehyung'un şe...