1.KISIM: GÜLLER
5.BÖLÜM: Vicdan Azabımla Bırak, Hatta Öldür Beni...
Jungkook ve Junghyun, sıradan ağabey-kardeş ilişkisinin çok daha alt seviyesindeydiler. Kan bağının getirdiği zorunluluktan ötürü birbirlerine saygı duyuyor, aynı evde yaşamaya katlanıyorlardı. Bu iki kardeşin annesi, Chorong, bir rekabet çıkmasından ve iki oğlunu da kaybetmekten korkmuş, yapabileceği en kötü yöntemle barışa ulaşmaya çalışmıştı.
Chorong, pasif alfa sandığı oğlunun öfkeyle alev alev yanan gözlerini fark ettiğinde ne kadar büyük bir hata yaptığını fark etti. Hayattaki hatalar tecrübeler için yeni yollar açıyor olsa da her zaman ölümcül istisnalar vardı. Hatasının bedelini bir canla veya yıkımla ödeyen bütün o canlılardan bahsediyorum. Chorong bir tecrübe kazanamayacak kadar uçtaydı, bir uçuruma en yakın olandı. İleri giderse düşerdi, geriye doğru adım atmayı denerse ona kızgın olan oğlu, Jungkook, arkasında belirecek ve belki de onu uçurumdan aşağı iten kişi olacaktı.
Pişman kadın, sinirden gözü dönmüş olan oğluna yalvardı, "Lütfen, hiçbir olay çıkmasın. Tüm bunların ağabeyin on sekizine bastığı için yaşandığını bilmeni isterim. Sen daha küçüksün, bir sürüye liderlik edebilecek yaşta ve olgunlukta değilsin. On sekizine bastığın gün..." Yutkundu, oğlunun onu dikkatle dinlediğinin farkına vardı. Bu fırsatı iyi değerlendirmek isterdi fakat her cümlesinde kendini biraz daha dibe batırıyordu. "Hâlâ lider olmak istiyorsan o vakitte isyan edersin. Şimdilik on beş yaşındaki bir çocuğu lider yapamayız."
"Sorun lider olmak mı?" diye sordu Jungkook. Vücudu sıcaktı, öfkeyle kavruluyordu ve kanı Taehyung'u ilk kez öptüğü gündeki gibi deli akıyordu. Tüm bunlara rağmen gözlerinde annesinin oğlu olduğunu belli edecek türden masum, bir o kadar da kırılgan bir bakış vardı. Annesinin her cümlesinde onun çocuk ruhunda daha büyük yaralar açılmıştı. Çünkü liderlik bu sözlerin yanında ikinci planda kalırdı. Asıl mevzuyu da dile getirmekten çekinmedi. Öfkeyle titrerken sözlerini yutmak neredeyse imkansız bir durumdu. "Lafların beni rahatlatmaktan uzaktı. Anne, sen sadece kendi kafandaki sessizliği seviyorsun. Oğullarını değil. Beni rahatlatacak tek kelime bile etmedin. Kafanda ne varsa onu vurguladın, ne düşünüyorsan onu söyledin. Şu anda, çağrılmadığım organizasyonda bile, beni teselli etmedin. Beni çağırmadığın için ne kadar üzgün olduğunu bana göstermedin."
"Jungkook, sadece bir kavganın önüne geçmek istedim."
"Oğlunun kalbini kırarak..."
Chorong, yetersiz bir anne olduğunu düşündü. Vicdanındaki sızıyı dindirmek istercesine bu yaşananları omegasının üstüne attı. Pek de haksız sayılmazdı. Olaya tarafsız bakılırsa ve kurtların doğası düşünülürse sahiden Chorong'dan ziyade omegası hatalıydı. Bir kurt, bir insandan çok daha çabuk olgunlaşırdı. Bir omega, içgüdülerine kölelik ederken delicesine sevdiği ve seviştiği alfadan bir bebek yapmak isterdi. Mantığı devredışı bıraktığı anda da kaybeden olurdu. Çünkü insanı hiç düşünmezdi. Bağlı olduğu insan, bir anne olacak olgunluğa sahip değilse gelecekte neler olurdu? Oğlunu kucağında salladığı her anda büyük bir yetersizlik ve derin bir pişmanlık hissetmez miydi?
Chorong'u düşüncelerinden ayıran kişi alfası olmuştu. Onu kolundan çekerek ortamdan uzaklaştırmaya çalışan alfasına karşı geldi ve oğullarının bedenlerinin arasında dikilmeye devam etti. Jungkook'u deli etmek istiyormuş gibi, "Kavga olmayacak, Jungkook eve dön." dedi.
Artık konuşma sırası ailenin büyük oğluna, Junghyun'a, gelmişti. "Lider olmak için uygun değilsin. Hem yaşın küçük hem de ergenliğe girmiş olmana rağmen kendini sürüye kanıtlayacak hiçbir şey yapmadın. Senin bütün derdin ruh eşinle bir aile kurmaktı fakat onu da beceremiyorsun. Kararsız çocuklar her zaman kaybeder. Bunu ailemiz bize öğretmişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rosas And Fire | Taekook
FanfictionSürgün edilen kurt adamlar birbirlerini buldular. Onlar barış içinde yaşamak ve yaptıklarından ötürü pişman olmak yerine bir çete olarak yaşamayı tercih ettiler. En büyük amaçları ise sürgün edildikleri dağdan kurtulup şehre inmekti. Taehyung'un şe...