Rosas And Fire | Taekook

7.Bölüm: "Sürgündeki Alfa İçin Bir Milyon Dolar"

Yazarınız bolca yorum istiyor~~ Keyifli okumalar *sonsuz kalpler*

----------

1. kısım: GÜLLER

7. bölüm: Sürgündeki Alfa İçin Bir Milyon Dolar

2017

Şehirdeki lüks bir restoran, dizi ekibi için kapatılmıştı. Ekiptekiler üç ayrı masayı tamamen doldurmuşlardı ve kendi aralarında gülüşürken biralarını yudumluyorlardı. Başrol oyuncu, Kim Taehyung, o gün ekipteki en işlevsiz elemandan bile daha özgüvensiz görünüyordu. Sessizdi, çoğu zaman insanlarla göz teması kurmaktan bile çekiniyordu. Özellikle de yardımcı yönetmenin ona olan bakışlarından hiç hoşlanmadığı için bir an önce buradan ayrılmayı diliyordu.

Yardımcı yönetmen, tam olarak Taehyung'un küçüklüğünden beri korktuğu türden bir adamdı. Onun vücudunda izinsiz gezen ellerin sahibine oldukça benziyordu. Yaşı tutuyordu, görünüşü ve bakışları da öyle. Taehyung'un çekinmemesi için neredeyse hiçbir sebep yoktu.

Taehyung'un tavırlarını fark eden senarist, oğlanın omzuna dokundu. Aldığı tepki ise onu şok edecek türdendi, çünkü Taehyung bu dokunuşla birlikte irkilmiş, sanki senarist ona kötü bir şey yapmış gibi bakmaya başlamıştı.

"Oh, seni ürküttüm mü?" diye sordu senarist. Kendisi seyrek saçlara ve dikdörtgen çerçeveli gözlüklere sahip, hafif kilolu bir adamdı. Tombul yanaklarını göz önüne çıkararak içtenlikle gülümsedi, "Dalgınsın bu akşam. Yemeklerden hoşlanmadın mı? İştahsızdın ve şimdi de hiçbir şey içmiyorsun. Eğer burayı beğenmediysen söyle, bütün ekibi toplar, başka bir restorana gideriz. Hiç sorun değil."

Son cümleleri şakayla karışık olduğu için senaristi dinleyen birkaç kişi de bu laflara karşılık kahkaha attılar. Taehyung sadece gülümsemekle yetinmişti. Senarist gülen kişilere karşı, "Hiç öyle bakmayın, başrol oyuncumuz nasıl rahat ediyorsa öyle olmalı." diyerek Taehyung'a olan hayranlığını dile getirmekten çekinmedi.

Bu oğlanın yüzü ekipteki herkes tarafından seviliyordu. Ne yazık ki bu kadar sevilmenin de ağır bir bedeli vardı. Taehyung, dış görünüşünden veya dizisinin başarılı olmasından memnun değildi. Sadece üzerindeki bakışların başka bir yöne çevrilmesini diliyordu. Çünkü bu bakışlar onun yaşadığı bir travmayı tetikliyor, ona berbat hissettiriyordu.

Boğulduğunu düşündü, bu masadan ve ona bakan bütün insanlardan uzaklaşmak istedi. İlk adımı atmak amacıyla sandalyesini geriye doğru çekti. Bu hareketiyle birlikte daha fazla kişi ona baktı. Boğazındaki sıkılaşan görünmez ip, etkisini daha da sert gösterdi ve Taehyung nefesini tutmak zorunda kaldı.

"B-ben... birazdan dönerim."

Kimse ona cevap vermedi. Ona bakanlar arasında bir kişi hariç herkes şaşkındı. Bu durumu diğerlerinden farklı karşılayan kişi de yardımcı yönetmendi. Taehyung gittikten neredeyse otuz saniye sonra o da masadan kalktı. O, kimseye hesap vermedi. Sadece Taehyung'un yürüdüğü yollardan yürüyerek onu takip etmiş oldu.

Restoranın erkekler tuvaletini bulduğunda daha kapının önündeyken bile Taehyung'un parfüm kokusunu alabiliyordu. Bu oğlan, bir omega olmasına rağmen neredeyse hiç feromon yaymıyordu ancak hoş ve pahalı bir parfümü vardı. Bu şekerli kokuyu kim alırsa Taehyung'a ait olduğunu söyleyebilirdi. Daha önceden reklamını yaptığı bir marka, etrafa yayılan parfümü Taehyung'a özel yaptırmış ve onun ismini vermişti. Sınırlı sayıdaydı ve ülkede en fazla yirmi kişide vardı.

Böylesine eşsiz bir kokuyu içine çekerek kapıyı açtığında lavabonun önündeki Taehyung'a rastladı. Taehyung'un zarif elleri musluğun altındaydı ve suratı da ıslaktı. Yardımcı yönetmen olan adamla göz göze geldiğinde musluğu kapattı ve bir kağıt havlu almak adına iki adım attı. Yönetmen, kapıyı kapattıktan sonra Taehyung'u buraya hapsettiğini ilan edercesine sırtını kapıya yasladı. Gözleriyle Taehyung'un ince bacaklarını süzüyor, arsızca sırıtıyordu. Taehyung ise zihniyeti bozuk bir adamla dört duvar arasına sıkıştığının farkındaydı. Paniğe kapılmamak için derin derin nefesler alıyor, sakin kalmaya çalışıyordu. Aksi takdirde kendini savunamayacağını biliyordu.