Keyifli okumalar dilerim, bölüm sonu sürprizli ehehehe *Mariah'dan Sonsuz Kalplerle*---------
2. KISIM: ATEŞ
27. Bölüm: "Mühürlenmek İçin Değerli Bir Sebep"
Güneş tam tepede olmasına rağmen bembeyaz çarşafların üzerinde yatan Taehyung, üşüdüğünü hissetti. Bedeni titrediğinde gözleri açıldı. Yanağının üzerinde yattığı için direkt yatağın dağınık ve boş tarafıyla yüzleşti. Elini Jungkook'un yerine attığında avuçlarının altındaki soğukluğu ililklerine kadar hissetti.
"Günaydın, Bay Kim."
Taehyung irkilerek arkasına döndüğünde yabancı bir kadınla karşılaştı. Üzerindeki örtüyle göğsünü ve omuzlarını kapattığında telaşla, "Neden buradasın?!" diye sordu.
"Kahvaltınızı hazırladım. Sizi uyandırmak için gelmiştim."
Kadının dolgun dudaklarında hafif bir gülümseme vardı. Bir robotu andıracak kadar donuk bakışlara sahipti, ancak o duygusuz kahverengi gözlerine nazaran şarap kızılı saçları capcanlıydı. İlk görüşte kadına dair aklında kalacak tek şey, saçlarıydı. Çünkü suratının bir robottan farkı yoktu. Taehyung, dişi omeganın buraya gelme amacının yalnızca hizmet etmek olduğunu bildiği halde ondan biraz çekindi.
"Teşekkür ederim. Daha sonra yiyeceğim."
"Yine de kahvaltınızı fazla bekletmemenizi tavsiye ediyorum."
Poşetin sesi Taehyung'un dikkatini çekti. Kadın, sol elindeki poşeti Taehyung'a göstermek için göğüs hizasına kadar kaldırdı. "Bay Lee, bu poşetteki ilaçları almanızı istedi."
"Bay Lee?" Taehyung, kadının söylediklerini sorgularken kaşlarını çatmıştı. "Lee Jong Suk mu?"
"Hayır." dedi, dişi omega. "Lee Jungkook."
O anda Taehyung'un aklına birçok olay geldi. Jungkook'un ağabeyini öldürmesi, bir suçlu olarak aranması ve daha nicesi...
Durumu toparlamak adına güldü, "Ah, çevremde Lee soyadında olan çok fazla kişi var."
"Poşetteki ilaçların içeriğinden bahsetmediğim için anlamamış olmanız normal."
Dişi omega hiçbir şeyden şüphe etmemiş gibi görünüyordu. Taehyung'un kucağına poşeti bıraktıktan sonra, "Öğleden sonra psikiyatrist ile bir randevunuz var." dedi. "İlaçlarınızı alıp bir şeyler yeseniz iyi olur."
Taehyung, başını sallayarak kadını onayladı. Daha sonrasında poşetteki ilaçları kontrol etti. Vitamin haplarına, ağrı kesiciye ve bir de hiç hoşlanmadığı ertesi gün hapına rastladı. Sinirlenmeye başladığında poşeti sanki bir çöpmüş gibi Jungkook'un yattığı tarafa fırlattı. Ardından sesinin kalın ve sert çıkmasına engel olamadan, "Odadan çık." dedi.
"Nasıl isterseniz, Bay Kim." dedi kadın. "Kahvaltınızı da buraya getirmeli miyim? Bay Lee, psikiyatrist randevusundan önce öğünlerinizi atlamamanızı rica etti."
"Bay Lee'yi si-" Dudaklarını birbirine bastırarak kendi kendini tuttu. Yumruğunu sıkarak damarlarını şişirdi. "Geleceğim." dediğinde kendini bağırmamak için sıkıyordu. Sinirini kadından çıkarmanın hiçbir faydası olmayacağını düşünüyor, otokontrolünü en iyi şekilde sağlamaya çalışıyordu. "Şimdilik sadece odadan çık."
Kadın, başını salladıktan sonra kapıya yöneldi. Taehyung ise bu esnada önce duvar saatine ardından da bir kez daha poşete baktı. Eğer yanlış hesaplamıyorsa altı saat geçmişti. Hap yutmayı istemiyordu. Tek bahanesi de, canının istememesiydi. Bundan daha geçerli bir sebep göremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rosas And Fire | Taekook
FanficSürgün edilen kurt adamlar birbirlerini buldular. Onlar barış içinde yaşamak ve yaptıklarından ötürü pişman olmak yerine bir çete olarak yaşamayı tercih ettiler. En büyük amaçları ise sürgün edildikleri dağdan kurtulup şehre inmekti. Taehyung'un şe...