Yine bir cumartesi günüydü. Gül Oya için; Mertsiz geçen günler yıl gibi gelmişti bu sefer. Kocasının kazadan bu kadar etkileneceğini bilmiyordu. Üzüldüğünü biliyordu ama bu kadar değildi. Mert her zaman güçlü, kötü anılarını çabuk unutan, neşesinden ödün vermeyen biri olmuştu. Kimseyi üzgün görmeyi de sevmezdi. Gül Oya ise; o kazadan sonra kendini bir türlü toparlayamamıştı. Kocasını daha fazla üzmemek içinse kendi kabuğuna çekilmeyi tercih etmişti. Acısını onla paylaşmaktan çekinmişti ilk kez. Belki de uzun zamandır içinde ona karşı beslediği kırgınlığına bu sebep olmuştu. Kocasını uzaklaştırmasının sebebini hala kendi de tam olarak bilmiyordu. Sadece sürekli bir tarafı onu üzmemek için bunu yaptığını fısıldıyordu ama aslında sebebin çok daha başka olduğunu düşünüyordu.
Bu kaza onların aralarındaki duvarı görmelerini mi sağlamıştı? Aşkları bu kadar mı tükenmişti?
O gece, son kavgalarının olduğu gece... Neydi o masadan kalkıp gitmesi? Bunca yıldır hep susup tüm bunları sineye çekmemiş miydi? Evet yapmıştı. Hep sevdiği adam için katlanmıştı. Sevgisi bitmiş miydi?
Aşklarının bittiğini biliyordu artık. Ayrı kaldıkları sürede bundan çok daha emin olmuştu. Her şeyin değiştiği gibi aşkları da değişmişti. Onun yerini başka duygular almıştı. Fakat birbirlerini sevdiklerini hep biliyordu. Ya da öyle mi hissediyordu?
"Ne hissediyorsun Gül Oya? Mert'e karşı ne hissediyorsun?"
Yıpranmış olan bu duygunun nasıl düzelebileceğini bilmek istiyordu Gül Oya... Yıprattıkları aşklarını geri istiyordu. Onlar böyle başlamamışlardı ki... Kocasının ilk zamanlar tuttuğu ellerinin şimdi ki gibi üşümesini istemiyordu. Çok üşüyordu Gül Oya çok... Mert'in yeniden kendine sarılmasını istiyordu ama aynı zaman da onunla yeni bir başlangıçtan korkuyordu. Öyle karışıktı ki aklı...
Üzerindeki pikeyi açıp yerinden kalktı. Komodinin üzerinden tokasını alıp saçlarını tepesinde topladı. Odasından çıkıp oğlunun odasına geldi. Kapıyı açıp derin bir uykuda olan oğluna baktı. Yavaşça yanına gelip yatağa oturdu. Mert'e arkasından neden gelmediğini yüzüne vururken, nedenini eskisi gibi sanıyordu. Onun yine vurdumduymazlığına karşı söylemişti. Ama Nazlı, Yiğit'in çok korktuğunu ve Mert'in de onu sakinleştirmeye çalıştığını söyleyince... Kendine çok kızmıştı. Aptallıkları yüzünden Yiğit'in üzülmesine katlanamıyordu.
"Yiğit hadi kalk bakalım yavru kartal." derken elini oğlunun saçlarına bırakıp hafifçe okşadı. Yiğit'in nazlı sesiyle mırıldandığını duyunca hafifçe gülümsedi.
Yiğit gözlerini açıp annesine "Tatildeyim ben ama... Uyumak istiyorum." dedi.
"Ee peki. Sen denize girip eğlenmemeyi tercih ediyorsan, uyu tabi..." dedikten sonra yerinden kalktı. Kapının oraya gelip "Tabi sucuklu yumurtayı kaçırmış olacaksın." deyip çıktı odadan. Birkaç adım atmıştı ki Yiğit'in sesini duydu. Dönüp ona gülümsedi. Aynı anda zil çalmaya başladı. Yiğit banyoya giderken Gül Oya da sokak kapısının oraya doğru yürüdü. Kapıyı açarken Mert'in gelmiş olabileceğini düşünüyordu fakat karşında gördüğü yüzle öylece kaldı.
***
Mert Cuma gecesi Can'da kaldığı için gözlerini onun evinde açtı. Yerinde hafifçe gerinip kalktı. Gözlerini ovarak odadan dışarı çıktı. Can'ın odasın ne işi vardı? Kafasındaki soruyu kovarcasına sallayıp salona doğru yürümeye başladı. Salona gelince köşeli koltuğun bir tarafında Can'ı bir tarafında da Ömer'i uyurken buldu. Köşeli koltuğun tam ortasına oturup sehpadaki telefonunu eline aldı. Ekrandan önce saate baktı. 10.00'du saat. İçkili bir geceden sonra ertesi gün ilk kez erkenden uyanmıştı. Ekranın kilidini açınca gözüne 'yeniden' ekran fotoğrafı ilişti. Yiğit o kavgalı günün ertesi sabahı telefonu eline alıp bu fotoğrafı yapıp babasına vermişti. "Babacığım biz hep senin kalbindeyiz ama gözünün önünde de olalım." demişti. O anda karısına bakmıştı. Kavgalarından sonra hiç bakmamıştı gözlerine... Fotoğrafa uzunca bakmaya devam etti. Üçü de mutlulukla gülümsüyordu. Şimdi o gülüş, o mutluluk kendisine o kadar uzak geliyordu ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK VE SAÇMALIKLARI ( #1)
General FictionAşkla başlayan güzel bir ilişki, meşkle son bulan evlilikleri... Saçmalıklarla dolu bu hikâye için hazır mısınız? Evlilik aşkla mı yürür yoksa alışkanlıklarla mı? Onunla sonsuza dek nefessiz kalabileceğimiz o anlardan sonra artık nefes alama...