Güneşin ısısıyla ısınmak bile ruhundaki soğukluğa tesir etmiyordu. Dün akşam yaşananlardan sonra ruhu artık hep soğuk kalacakmış gibi geliyordu. Gördükleri, duydukları... Rüya olmasını istediği bir gerçekti olanlar. Gerçekle yüzleşmek o kadar zordu ki... Şimdi bu yaşadığı gerçekle nasıl baş edebileceğini bilmiyordu. Hatta istiyor muydu, ondan bile emin değildi. İlk kez parçalandığını, nefessiz kaldığını hissediyordu. Bu duyguyu o kadar güçlü hissediyordu ki artık gözyaşları buna şahitlik etmek istemediği için gizli saklı içine akıyordu. O yaşları hissedip görmemek Gül Oya için bir şey ifade etmiyordu ama... O yaşların her bir damlasını yüreğinde sert bir şekilde hissediyordu. Değişmesi mümkün müydü bu saatten sonra her şeyin? Gözlerini kapatıp bahçedeki şezlonga geri yaslandı. Dün akşamı yeniden hatırlamak acısını yaksa da tutamadığı ve her neye bakınca anımsadığı bir şey olmuştu. Sahi o şeyin adı var mıydı? Gül Oya için yoktu, şu an o şeye bir ad bulamayacak kadar yorgun fakat dün akşamı hatırlayacak kadar da kalbi acıyla doluydu.
Her şey Yiğit'in bir arayış içine girdiği haftayla başlamıştı. Haftanın başından beri Anya'sını unutmak ve farklı yüzlerin resmini yapmak istediğini söylediği anla başlamıştı. Gül Oya oğlunun nazlı istediğini kabul etmiş ve dergideki kadın fotoğrafları sunmuştu. Ama Yiğit ısrarla hiçbirini beğenmemiş ve red etmişti. Ve annesinin bu işi bırakması gerektiğini söylemiş, kendisinin bu işe el atması gerektiğini 'babası kılıklı' tarzıyla söylemişti. Annesinin televizyona daldığı bir anda onların yatak odasına gitmişti. Amacı; eski fotoğrafları aşağıya indirmekti. Fotoğrafların bir kısmı da yazlıkta tutuluyordu. Daha çok annesinin ve babasının çok daha gençlik fotoğrafları vardı. Babasının ve annesinin bebeklik-ergenlik dönemlerini kapsayan... Yiğit yeni farklı güzel bir yüz bulamadığı için annesinin kendi yaşlarındaki fotoğrafını çizmenin daha mantıklı olacağı kanısına varmış ve ona sürpriz yapmak isteğiyle ondan izinsiz odalarına girmişti. Odaya girip annesinin makyaj masanın önündeki pofuduğu yavaşça sürükleyip gardırobun yanına getirmişti. Dolabın sürgüsünü açıp babasının tarafının oraya getirmişti pofuduğu... Üzerine çıkıp üsteki rafa bakınmaya başlamış ve az ilerideki kahverengi kutunun arkasındaki başka bir kutuyu görüp gülümsemişti. Önce öndeki kutuyu kendine çekmişti. Parmak uçlarını daha da kaldırıp albüm kutusuna uzanmıştı. Bir an annesinin sesini duyunca panikle albüm kutusunu geri iterken, az önce öne çektiği kahverengi kutuya kolu değmiş ve kutu içindeki eşyalarla yere düşmüştü. Panik ve korku dolu hareketlerle pofuduğun üzerinden inip yerdeki eşyaları toplamıştı. Kutudan dökülen; 2-3 kaset, bir kravat, poşetin içindeki misketler ve bir de fotoğraf. Yiğit misketlerin kime ait olduğunu biliyordu ve kutunun sahibinin de kim olduğunu anlamıştı. Yerdeki fotoğrafı kaldırmış ve bakmıştı. Çok güzel bir kız vardı. Kollarını önünde birleştirmiş gülümsüyordu. Saçları da uçuşuyordu. Annesi gibi sarışındı kız ama gözleri Şirin ablasıyla aynı renkti. Yiğit o rengi biliyordu ama o an fotoğraftaki kızın güzelliğine kapıldığı için hatırlamıyordu. Fotoğrafı yatağın üzerine koyup yerdeki eşyaları kutunun içerisine koymaya başlamıştı. Annesinin sesi daha da çok yaklaşıyordu. Yataktaki fotoğrafı eline almış ve tişörtünün içerisine atmıştı. Gül Oya odaya gelince Yiğit'in düştüğünü sanıp paniklemişti. Fakat oğlunun açıklamasını duyunca ona kendisine söylemesi gerektiğini hatırlatıp kızmış ve odasına yollamıştı. Yiğit'te annesinden korktuğu için 4 gün boyunca fotoğrafı odasında saklamış ve resmini çizmeye çalışmıştı. Artık tamam dediği anda annesine heyecanla göstermek için odasından çıkmıştı. Gül Oya o sıra yazlık gündüz programlarının kurbanı olmuştu. Yiğit'in yanına geldiğini görünce TV'yi kapatıp o program kurbanlık halinden kurtulmuştu. Yiğit annesine heyecanla resmi uzatıp göstermişti. Gül Oya resmi eline alıp incelemeye başlamıştı. Resim; sarı saçları uçuşan bir kızdan ibaretti. Kızın arka tarafı maviydi ve dalgalıydı. Anladığı kadarıyla orası denizdi. Oğluna yan gözle bakmış ve hafifçe gülmüştü. Büyük ihtimalle oğlu deniz kenarında gördüğü bir genç kızın resmini çizmişti. Eskisine göre baya baya da ilerletmişti hatta çizimini... Gül Oya resmini daha incelemeye başladı. Kızın kahverengi gözleri, sarı saçları?? Aklına ilk gelen isim nedense Şirin olmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/28073129-288-k322957.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK VE SAÇMALIKLARI ( #1)
Ficción GeneralAşkla başlayan güzel bir ilişki, meşkle son bulan evlilikleri... Saçmalıklarla dolu bu hikâye için hazır mısınız? Evlilik aşkla mı yürür yoksa alışkanlıklarla mı? Onunla sonsuza dek nefessiz kalabileceğimiz o anlardan sonra artık nefes alama...