7. Bölüm

11.9K 662 66
                                    

@Evitaask: @Blackeagle Kabul etmeyecek bir şey yok ki! Ben o lafı her iki cins içinde demiştim. Erkek aklı yine kendisine göre algıladı. Ya da anlayabilmen için şöyle söyleyeyim; kendi işine geleni...

@Blackeagle: @Evitaask Hmm! Kadın aklı erkek aklı diyorsun. Yalnız bir de 'Erkekler ne söyler kadınlar ne anlar' diye bir film yapmışlardı. Yoksa yine yanlış algılayan ben miyim?

@Evitaask: @Blackeagle Bir sır vereyim. En aptal sandıklarınız bile, hepimiz söylenenleri hep söylemek istediğiniz gibi anlarız. Ancak canımızın istediğini yaparız.

@Blackeagle: @Evitaask Doğru söze ne hacet; kendimiz ettik kendimiz bulduk diyelim o zaman.

Gül Oya devam edip etmemekte bir an kararsız kaldı sonra telefonunun twitter uygulamasından çıktı. Bu kadar çene çalmak yeterliydi. Bir de bu çıkmıştı başına. Tanımadığı bir takipçisiyle atışmak... Haa, bir de diğer takipçilerinin bu atışmalar çok hoşuna gidiyordu. Kaç kişi bunu kendisine gerek direkt mesajlar olsun gerek tweetler olsun iletmişti. Ve kendi tweetleri üzerinden ne sohbetler dönüyordu, daha sonra bakınca görüyordu. Gerçekten inanılmazdı. Twitter'ın bir kadın ve bir erkeği olmuşlardı adeta. Kahvesini bitiren Gül Oya cep telefonun saatine baktı. Ve parmakları masada hızlı bir ritmle daha doğrusu öfkeli bir ritmle trampet çalmaya başladı.

"Oha yani Mert" derken cep telefonunu tekrardan kaparak hızlı arama tuşuna bastı. İki saat olmuştu Mert Bey gittiği yerden hala dönmemişti. Ayağa kalkıp lavaboya yöneldi. Fincanı çalkalayıp bulaşık makinesine koyarken Mert'in telefonun meşgul veren sinyaliyle birlikte telefonunu kapattı. Böyle boş boş oturacağına kuruyan çamaşırları toplamaya karar verdi. Çamaşır odası olarak kullandığı küçük odaya daldı. Çamaşırları teker teker telden toplarken söylenmeye Mert'in yedi ceddine saydırmaya devam etti. Haklıydı hem de çok haklı. Çünkü bu sabah yataktan kalkarken ne ummuştu şimdiyse elinde kocaman bir hüsrandan başka bir şey yoktu. Bu düşünürken Mert'in yelken olacak kadar geniş gömleğine bakıyordu. Adamın upuzun boylu, geniş omuzlu ve hoş kaslarının olması genç kızken hoşuna gidiyordu. Ama iş, o vücut için tasarlanan bu gömlekleri ütülemeye gelince, Gül Oya bazen neden daha medium bir adama aşık olmadığını düşünmeden edemiyordu. En azından küçük gömlekleri ütülerken daha kısa sürede işi bitebilirdi. Tam o sırada Gül Oya sokak kapısının açılma sesini işitti ardından da Yiğit'in ona seslenen tatlı sesini.

"Anneciiiimmmm... Nerdesin??"

"Buradayım bebeğimmm..." diye onu yanıtladı Gül Oya.

Yiğit koşturarak içeri girip Gül Oya'nın bacaklarına sarıldı. Gül Oya'da eğilip oğluna sarıldı.

"Biliyor musun? Akşama babaannemler bize geliyormuşşş. Ne güzel değil mi????"

Bunu duymasıyla birlikte Gül Oya beyninden vurulmuşa döndü. Yiğit'i orda bıraktığı gibi yerinden tabancadan atılan kurşun gibi fırladı. Tabi sert bir uyarı sireni gibi çıkan sesi ile birlikte...

"Merrrrttttt!!!!"

Mert yatak odasında üstünü değiştiriyordu. Sırtından çekip çıkardığı tişörtünü bir kenara fırlatırken gözlerini devirdi.

"Yine ne oldu Gül Oya?"

Gül Oya havada uçup süzülerek yatağa inen tişörtü gözleriyle izledi. Sonra başını Mert'e çevirdi.

"Bir de soruyor musun?"

"Evet soruyorum. Henüz kimseyle telepatik yöntemlerle anlaşamıyorum."

"Sanki başka yöntemlerle anlaşabiliyorsun da..."

Mert ince, açık yeşil bir tişörtü üstüne geçirirken kaşını hafifçe kaldırdı, bir şey derdi de şu anda bu konuya girmek istemiyordu. Sabırsızca başını salladı.

AŞK MEŞK VE SAÇMALIKLARI ( #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin