30. Bölüm

10.3K 616 85
                                    

Temmuz ayı tüm güzellikleriyle Alaçatı'ya gelmişti. Kuşlar, insanlar, ağaçlar, çiçekler her şey cıvıl cıvıldı. Kış aylarında doğmasına rağmen yaza olan ilgisi daha fazlaydı Gül Oya'nın... Son aylarda yaşadığı... Daha doğrusu kocasıyla yaşadığı gerilim öylesine başka bir hal almıştı ki... İkisi de gerekmedikçe konuşmuyorlardı. Gülmüyorlar, bakışmıyorlar ve en önemlisi evliliklerinin bir parçası olan kavgalarını yapmıyorlardı. Bir yatakta iki yabancı olmuşlardı. Yazlığa gelmeden boyunluğundan kurtulmuş, yürümesi hemen hemen eskisi gibi olmuş Gül Oya'nın... Bu yaz aralarındaki bu ilk kez olan gerilime son verilmesi için dua ediyordu ama sanki duası sürekli ters tepiyormuş gibi hissediyordu.

Yiğit'le birlikte gelmişlerdi Alaçatı'ya... Yiğit fena halde depresyondaydı. Yaz tatilinin ona iyi gelmesini ümit ediyordu. Gerçi Cuma gününden beri oğluşu bir kerecik bile gülmemişti. O minik suratı öylesine üzgündü ki... Yaz okulundan hiç zevk almamıştı. Gül Oya onu öyle gördükçe içi içini yiyordu.

Elindeki plaj çantasını koridora bırakıp salona geldi. Oğluna seslendi fakat ses gelmedi. Dikkatlice bahçeye baktı ve oğlunu havuzun kenarında dalmış bir şekilde gördü. Derin bir nefes alıp onun yanına doğru ilerledi. Yanına gelip oturdu. Tıpkı oğlu gibi ayaklarını suya bırakıp başını oğlunun yüz hizasına getirdi.

"Annecim, hadi geç kalıyoruz. Kuzeyler bizi bekliyor."

Yiğit omuzlarını silkip "Ben gelmek istemiyorum. Yaz bitince Kuzey de gidecek, Umut'ta..." dedi.

"Bir tanem benim..." deyip oğlunu kendine çekti Gül Oya... "Ama bunu konuştuk değil mi? Anya'nın anneannesi çok hasta olduğu için gitti."

"Banane! Bana haber vermedi. Bir güle güle bile demedi. O benim için çok önemliydi ama ben onun değilmişim işte!"

"Paşam benim. Bak babanla konuşmuştun hani... Sonra biraz daha neşeli olmuştun? Şimdi neden birden bire böyle oldun ki? Biri bir şey mi dedi?" Kayınvalidesinin bilmişlik taslayıp nasihat vermesi fikri beyninde hızlıca dolaşmaya başlamıştı. Eğer öyle bir şey yapmışsa bu sefer kimse durduramayacaktı Gül Oya'yı...

"Uf, babam gelip seni tekrardan bulup pişman olacak dedi. Ne olursa olsun, eğer bana aşıksa beni kazanacakmış. Ama ben büyüyene kadar ya başkası onun elinden tutarsa? Babaannem kız milletine güvenme dedi, üstelik sarışın kızlara hiç güvenme dedi. Onlar mutlaka üzermiş eşlerini..." deyip iç çekti Yiğit. Anya'nın habersiz gittiğine hiç inanası gelmiyordu. Sürekli onu düşünüp üzülüyordu. İlk aşk acısını çok kötü yaşıyordu. Birlikte yaz okuluna başlayacaklardı ve çok eğleneceklerdi. Ama hiç biri olmamıştı.

Gül Oya kocasının oğluna söylediklerini düşünürken aynı zaman da kaynanası olacak o kadının da verdiği nasihate küfürler ediyordu içinden. Aklı allak bullak olmuştu, oğlunun neden bu kadar üzgün olduğunu daha iyi anlıyordu.

"Canım benim. Anya ve ailesi anneannesine o kadar çok üzülmüşlerdir ki... Bir anda gitmek zorunda kalmışlardır. Yoksa Anya seni ne kadar çok seviyor biliyorsun değil mi? Anya geri döndüğünde seni böyle görürse çok daha üzülecek. Yapma böyle kuzucum. Ben de çok üzülüyorum seni böyle görünce..."

Yiğit annesinin gözlerinin içine bakıp hızlıca ona sarıldı. "Tamam sen yeter ki üzülme mavi gözlü pembe yanaklı meleğim." Ayaklarını sudan çıkartıp "Hem Anya dönecek, ben ona güveniyorum, üzmez o beni, bilmeden yapmıştır, anneannesine çok üzüldüğü için haber verememiştir değil mi?" dedi.

"Evet bebeğim, bak sen benden daha iyi biliyormuşsun işte... Boşu boşuna büzdün o kiraz dudaklarını..."

"Ya anne erkelerin kiraz dudakları olmaz ki...

AŞK MEŞK VE SAÇMALIKLARI ( #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin