29. Bölüm

8.4K 521 52
                                    

Şubat 2000

Genç adam ağzını tekrardan büyük bir zevkle açtı. Ağzına konulan mandalinayı büyük bir keyifle çiğnemeye başladı. Yan gözle yanında oturan sinir krizleri geçiren kardeşine baktı. Siyah saçlarını tepesinde toplamış önünde kendisi için elma dilimleyen kardeşinin burnunu sıkmamak için kendini zor tuttu. Ağzındakini yutup tekrardan açtı. Bu sefer ağzına konulan elmayı eliyle tutup dişlerinin arasında ikiye böldü. Gülümseyerek kardeşine döndü ve Nazlı'nın babasının ağzına koyduğu elmayı gördü. Tam ikisinin arasında oturuyordu ve bir haftadır olduğu gibi babası ve kendisine hizmet ediyordu.

Bundan bir hafta öncesinde abisiyle saç-baş kavga etmiş ve o sırada babası kavgalarının sebebini öğrenmişti. Nazlı'nın erkek arkadaşı vardı! "15 yaşındaki kızın sevgilisi mi olur?!" diye araya girmişti Kemal Bey. Zaten ondan 5 dakika önce Mert'te aynı şeyleri söylemişti. Mert babasını sakinleştirip Nazlı'ya böyle bir ceza uygulatmıştı. Sofra, bulaşık, ütü, çamaşır asma, meyve soyma, çay servisi ve daha Mert'in aklına gelen ne varsa hepsinin Nazlı yapıyordu. Hafta sonları dışarıya çıkamıyor ve üstelik okula abisi tarafından bırakılıyordu. Mert kardeşinin okuluna gidip gereken uyarıya Nazlı'ya veriyordu. Tabi Nazlı'nın buna uymayacağını da biliyordu.

"Nazirella sen bana bir portakal soysana... Canım çekti."

Nazlı abisine bakıp 'Boğazında kalır inşallah!' düşüncesiyle portakalı soymaya başladı. Portakalı soyup ikiye böldü ve abisine uzattı.

Mert portakalı dilimini alıp "Eee bunun beyazlıkları kalmış. Ben yemem böyle, ayıkla onları" dedi.

Kemal Bey oğluna sert bir bakış attı o anda. Ceza olayının bokunu çıkartmaya başlamıştı farkındaydı ama Nazlı'ya kızgın olduğundan pek bir şey diyemiyordu. Gözlerini kızına dikti. Abisinin elinden portakalı alıp beyazlıklarını ayıklamaya başladı. O an içi cız etmişti. Bir haftadır cezasını çekiyordu zaten. Yeterli bir ceza olduğuna kanaat getirdi ama nedense söyleyemedi.

"Buyur abi!"

Mert kardeşinin kendine uzattığı portakalı alıp keyifle yemeye başladı. Evlilik böyle bir şey olabilir miydi acaba? Mavi ışığı kendine her akşam böyle şeyler yapacaksa eğer seve seve evlenirdi. Aklına gelen şeyle gözlerini yumdu. Bir hafta sonra sevgililer günüydü ve o şimdiden evlilik hayali kurmuştu! Önce güzel bir plan yapmalıydı çünkü bu onların ilk sevgililer günüydü ve çok özel olmalıydı. Acaba akşam izin alma olasılığı ne olabilirdi Gül Oya'nın? İzin alabilir miydi? Yalan söylemeyi de pek beceremiyordu zaten. Karya'dan yardım isteyebilirdi. O kız tam bir şeytandı nede olsa... Aklından birkaç fikir öneri listesi yapmaya başladı. Aslında bir bara gidip sabaha kadar eğlenebilirlerdi ama Gül Oya "Eve gidelim..." diye tutturabilirdi. Onun için daha sakin bir yer bulmalıydı. Romantik bir mekan olmalıydı. Artık romantikleşen ilişkilerine yakışır bir şey olmalıydı. Sevgilisinin frijit olmadığını öğrendiğinden beri içindeki volkanı durduramıyordu. Cayır cayır yanmaya başlamıştı ama kendini dizginlemeyi öğrenmişti. Evet öğrenmişti! Sevgilisi sayesinde bunu da öğrenmişti. Evet ona süper bir sevgililer günü yaşatacaktı. Babasından arabayı da alırdı o gece için. İçi yeniden ısınmaya başlamıştı. Acaba mavi ışığı frijit olamadığını kanıtlamak için üzerine atladığı o gün ki gibi gecenin sonunda yeniden üzerine atlar mıydı? Atlaması için her şeyi yapmalıydı ve yapacaktı!

Yanındaki seslere kulak vermeye başlayınca bir anda sağa tarafına döndü ve gördüğü şeyle yüzünün buruşturdu! Kardeşi ve babası kucaklaşmaya başlamıştı bile! Babası ne yufka yürekliydi böyle ya... Kendi kızı olsa onu eve kapatır, herkesten saklardı. Hele şarkılı kızı gibi bir kızı olursa onu camdan fanusa koyup kimsenin dokunmasına izin vermezdi. Evlilik olaylarından uzak durması gerekiyordu! Şu anda çocuk hayali kurdu ve başını iki yana sallayıp bu fikirlerden uzaklaşmaya çalıştı.

AŞK MEŞK VE SAÇMALIKLARI ( #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin