Yine bir pazar günüydü. Hem de sendromda pazartesini aratmayanlardan... Hâlbuki Gül Oya sabah yataktan kalkarken bu kez kendi hastalarına verdiği öğütleri ve enerjisini yükseltmek için kullandığı tüm taktikleri uygulayacağına ve uygulamaları yaşantısına dökeceğine söz vermişti. 'Yine söz vermiş' dese daha doğru olurdu. Çünkü şu terziler için söylenen atasözü kendi meslek gurubu için de geçerliydi. Hatta şöyle denebilirdi; Psikolog kendi sorunlarını çözemez. Ama bu sabah öyle olmayacaktı. İlk adımı da daha gözlerini ilk açtığı anda atmıştı. Saat Yiğit'in uyanması için erkendi ve Mert'te bu sabah onları kahvaltıya götüreceğine söz vermişti. Yani kalkıp bir kahvaltı telaşına girmesi gerekmiyordu. Rahat rahat sofrada oturup servis ayağına gidip gelirken keyif yapabilirdi. Hatta kahvaltı altı olarak ilk önce kendini ikram ederse, Mert'i mutlu ederek daha da keyifli bir pazara imza atabilirdi. Tabi Mert'i mutlu ederken kendisinin zevk alması işin cabasıydı. Yatakta keyifle kedi gibi gerindikten sonra dudaklarında hınzır bir gülümsemeyle yataktan doğruldu. Hafif adımlarla oda kapısına yönelirken ne olur ne olmaz diye kapıyı kilitledi. Mert ile alt alta üst üsteyken Yiğit tarafından basılmak hiç iyi olmazdı. Kendi psikolojilerini düzeltecekler derken çocuğunkiyle oynanmaması en doğrusuydu. Tekrar odadan tarafa dönerken yatakta yatan kocasını şöyle alıcı bir gözle süzdü. Bir kolu başının üstünde diğeri yatağa serilmişti. Uzun bacaklarının ve alt bedenin çoğu Gül Oyanın kısmına kaymıştı.
'Hıh!! Şuna bak!' demişti Gül Oya içinden. 'Uykusunda bile yatağa yayılmak için benim kalkmamı erkek aslan gibi pusuda bekliyor.'Sonra içinden duraksamış sanki Mert'in homur homur homurdanan sesi kulağında çınlıyormuş gibi yüzünü buruşturmuş ve hemen düşüncesinde ki mantık hatasını değiştirmişti. 'Ay, pardon erkek aslan mı dedim? Tabi ki erkek kara kartalım benim diyecektim.'Kocasını bir süre daha kesmişti durduğu yerden. Üst bedeni çıplaktı ve yaşıtları erkeklere göre hala çok iyi bir vücudu vardı. İçinden kahkaha attı Gül Oya. 'Zaten eğer göbek falan yapsaydı kesin çoktan 30 yaş bunalımına girmişti Mert.' Sonra gözlerini kıstı hafif bir kıskançlıkla. 'Beyefendi hiçbir şey yapmadan 20'li yaşlarında ki Mert gibi gözükürken ben spor yaparak ancak toparladım popomu. Ama bu haksızlık!' Gözleri Mert'in vücudunda gezinirken, içinde kocasına karşı beğeni dolu bir haz dolandı. Tişörtünü gece yine hararetlendiği için çıkarmış olmalıydı. Her daim içten kaloriferli gibi yanıyordu. Hem de her bakımdan diye düşünürken Gül Oya'nın suratına bilmiş ve seksi bir sırıtış yayıldı.
Sonra aynada kendi yansımasına gözü ilişti. Sarı saçları tam anlamıyla yataktan yeni kalkmış gibi dağılmıştı. Zaten yeni kalmıştı. Dudakları da uykudan yeni uyandığı için botokslu gibi şişmişti. Gül Oya'nın dudakları zaten güzeldi ama şimdi seksi duruyordu. Bakışları kendi vücuduna yöneldi. Ve geceliğinin eteklerinden tutarak bedeninden bir hamlede sıyırıp elinde ki geceliği koltuğa fırlattı. Üstünde sadece çok sevdiği vücudunu ikinci bir ten gibi saran siyah tensel külotuyla kaldı. Aynadan kendi vücudunu inceledi. Artık kendi beli de incelmiş, selülitleri azalmış, bacakları sıkılaşmış ve poposu da dikleşmişti. Bir mucize gibiydi ama kesinlikle değildi. Bu hale gelmek için haftada 3 kere spor salonuna gidiyordu. Hem de büyük bir azimle her iş çıkışı hastalarının saatlerini spor programına göre ayarlayarak. Vücudunun düzelen yerlerinden, yapacak pek bir şeyin olmadığı yerine kayan gözleri, Mert'in eskiden tapındığı göğüslerinde sabitlendi. Dudaklarını sağa sola büküp memnuniyetsizce iç geçirdi. Göğüslerinin genç Gül Oya kadar dik ve sıkı olamayacağı malumdu. Eh, 2 sene boyunca Yiğit'i emzirmişti. Yiğit'in o sömürüsüne karşılık memelerinin bu durumu mükemmel bile sayılabilirdi. Yani aslında pek de göze batan bir durumu yoktu. Hem emzirmeden sonra kalan ufak tefek de formasyonların haricinde göğüsleri de spor sayesinde kendini toparlamıştı. Daha ne olacaktı? 'N'apalım işte kadın ve erkek fizyonomisinin farkı. Hem onlar ne çocuk doğuruyor ne emziriyor olsun o kadar da. Spor mipor toparladık ya kaportayı sen ona bak Gül Oya. Bıçak altına da yatmadın hem. Var olanı tekrardan gün yüzüne çıkardın. Azmin zaferi.' derken tek kaşını kaldırıp aynada ki aksine seksi bir şekilde eğri bir gülümseme yollayıp bir de öpücük attı. Artık kocasıyla ilgilenmesinin vakti gelmişti. Biraz sonra olacakları düşünürken Gül Oya'nın karnın alt tarafı hafifçe karıncalanmıştı bile. Bu şimdiden hazır oluş, Mert'in onu her zaman mutlu sona ulaştırmasının bir ödülüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK VE SAÇMALIKLARI ( #1)
Ficção GeralAşkla başlayan güzel bir ilişki, meşkle son bulan evlilikleri... Saçmalıklarla dolu bu hikâye için hazır mısınız? Evlilik aşkla mı yürür yoksa alışkanlıklarla mı? Onunla sonsuza dek nefessiz kalabileceğimiz o anlardan sonra artık nefes alama...