18. Bölüm

9.2K 610 26
                                    

Kocasını ajansa bıraktıktan sonra biraz boş boş dolanmış ve oğlunun çıkış saatine gelince onu almak için okula gitmişti. Aslında Mert'in odasına çıkıp bir kahve içebilir, Nazlı'ya havasını atabilirdi. Ama kocasının çalışırken ne kadar asabi olduğunu bilmeyen yoktu. Onunla Nazlı denilen ayaklı bombanın yanında kavga etmek istemediği için bundan vazgeçmişti. Oğlunu okuldan almış eve doğru yol almışlardı.

Bir saat sonra Gül Oya, Yiğitle birlikte merdivenleri 'kim daha hızlı çıkacak' yarışı yapıyordu. Zaten üçüncü katta oturuyorlardı. Aslında arada merdivenleri kullanmak daha iyiydi. En azından Gül Oya öyle düşünüyordu ama her zaman da asansörü kullanıyordu. İkinci katın merdivenleri bitmiş diğer merdivene doğru koşarken dört numaranın kapısı açılmış ve sarışın uzun dalgalı saçlı bir kız çıkmıştı.

Gül Oya kızı görünce gülümsemişti. "Şirinee merhaba..."

Şirin derin bir nefes alıp "Gülcükkk. Selam n'apıyorsunuz böyle?" dedi. Sesinden yine mutsuzluk akıyordu. Zaten Şirin'in en büyük hobisi mutsuz olmaktı.

Yiğit hızlıca merdivenlerden geri inip Şirin'in yanına geldi. "Şirineeeeeeee" diye bağırıp kollarını açtı.

Şirin de hızlıca ona sarılıp yanaklarından öptü. "Nasılsın küçük adam?"

"İyiyim Şirine, hadi bize gelseneeee..." derken çok şirince bakıyordu Yiğit.

"İşin yoksa eğer gelsene... Kahve içeriz hem." Gül Oya hızlıca göz kararıyla Şirin'i test edip ve onaylamıştı. Şirin yine depresyondaydı. Gül Oya'nın tespitlerine göre; Şirin hep depresyondaydı ya neyse...

Şirin biraz düşünüp "Olur geleyim. Zaten annem kafayı benle bozmuş. Kafam dağılır hem." dedi.

Biraz sonra kahvelerini yudumlarken Gül Oya onun derdini dinlemeye başlamıştı bile... Şirin; tiyatro bölümü bitirmiş fakat hala iş arayan bir kızdı. Ailesi sürekli 'keşke öğretmen olsaydın, keşke doktor olsaydın ' baskıları yapıyordu. Anlamadıkları şey ise Şirin'in oyunculuk hayalinin yanında onlar bir hiçti. Ama okulu bittikten sonra hiçbir şey olmamıştı. Girdiği tüm seçmelerde elenmişti. Aslında gayet başarılı bir genç kızdı. Gül Oya bir türlü anlam veremiyordu onun iş bulamamasına... Sonuçta önüne gelen herkes oyuncu falan oluyordu bu ülkede...

"Tatlım ben inanıyorum keşfedecekler seni..." Gül Oya ne kadar inandırıcı bir şekilde söylemiş olsa da, kendisi bile dediklerine inanmamıştı. Şirin'in bariz şansında bir sorun vardı.

Şirin gözlerinden yakan yaşları elinin tersiyle silip "Hayır Gülcük kimse beni keşfedemeyecek. Hayatımın sonuna kadar annemle ev işi yapacağım ben. Bu benim lanetim bence. Keşke ben de öğretmen olsaydım." dedi ve tekrardan ağlamaya başladı.

Gül Oya onun elini tutup, biraz ağlamasına izin verdi. Genelde hastalarının ağlamasına izin verirdi, rahatlamaları açısından. Bir saniye Şirin onun hastası falan değildi ki? Alt komşusu ve aynı zamanda arkadaşıydı. Kendini hemen kaybetmesi ve olmadık yerde karşısındakini hastası zannetmesi meslek aşkı mıydı yoksa alışkanlık mıydı hala bilmiyordu! Kahvesinden bir yudum alırken aklına dahice bir fikir geldi! Acaba bu fikir işe yarar mıydı? Şirin'e süper bir iyilik olacaktı bu!

"Şirin bak aklıma süper bir fikir geldi."

Şirin burnunu çekip tek eliyle gözyaşlarını sildi. "Neymiş o? Bak sekreterlik olaylarına girmeyelim. Ben sekreterlik falan yapmam!"

"Hayır tabi ki de! Mert'ten yardım isteyeceğiz. Yani erkekten gelen yardım ne tür olur bilemiyorum ama... Mert kesinlikle sana yardım eder. O kadar reklam film projesi düşünüyor, birinde oynatıversin seni..." Gül Oya heyecanla karşısındaki kıza bakıyordu.

AŞK MEŞK VE SAÇMALIKLARI ( #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin