Aradan geçen iki hafta da olaylar başka bir boyuta geçmişti. Gül Oya içine kapanmış gerekmedikçe kimseyle konuşmuyordu. Mert karısının acısını paylaşmak için çabaladığı her gün karısının uzaklaştığını hissediyordu. Nejla Hanım ve Mehmet Bey bir hafta kızlarının yanında kalmış fakat Nejla Hanımın her ağlamasından sonra Gül Oya kendini odaya kapattığı için İzmir'e dönmek zorunda kalmışlardı. Şeker Hanım kalmak istemişti. Gelini o halde görünce kalbi sızlamıştı. Fakat Gül Oya kimseyi istemediği söylemişti. Özellikle Şeker Hanımı hiç istememişti.
Yiğit annesine neler olduğunu anlamıyordu. Sonuçta grip olduğu zaman kendisi bu şekil olmamıştı. Zaten annesinin merdivenlerden nasıl düştüğünü de anlamamıştı. Annesini öyle görünce ağlamaya başlamıştı ve annesine sarılamadığı için daha çok ağlamıştı.
Gül Oya bu olaydan sonra kendini hep sorgulamaya başlamıştı. O kazadan sonra oğlunu göremeyebilirdi. Kocasını göremeyebilirdi. Tüm bunları düşünürken varlığını bile bilmediği bebeği aklına geliyordu. Gördüğü rüyaların etkisinden de çıkamıyordu. Anneliğini sorgulamaya başlıyordu. Nasıl hissedemezdi bebeğini? Ne zaman gelmişti o küçük şey oraya... Kocasının gözlerindeki acıyı görünce kendini suçlu hissediyordu. Biliyordu kocasının uzattığı eli tutmuyordu. Ama kendini öylesine suçlu hissediyordu ki... Kendini bu düşünceden geri alamıyordu.
"Işığım..." dedi Mert. İçeride televizyon izlerken karısının odada tek başına oluşu canını yakmıştı. Eski hallerini istiyordu karısının. Eskisi gibi şakalaşmalarını hatta kumanda yüzünden kavga etmeye bile razıydı.
Gül Oya camdaki bakışlarını çekip kapıya döndü koltuğun üzerinden. Kocası kendisine gülümseyerek bakıyordu.
"Efendim?"
Mert karısının yanına yürümeye başladı. Koltuğuna oturdu ve vücudunu karısına döndürdü.
"İçeriye gelsene güzelim. Ne yapıyorsun burada?"
"Bilmem burada oturmak daha iyi geldi bana..."
Mert biraz daha yaklaştı karısına... Yüzüne yaklaşıp dudaklarına özlem ve sevgi dolu bir öpücük bıraktı. Gül Oya gelen öpücükle öylece kaldı. Ne karşılık veriyordu ne de geri çekiliyordu. Mert karısının hiçbir tepki vermeden öylece durmasına hafiften bozulmuş ve üzülmüştü ama karısına hissettirmemek için gülümsemeye çalışmıştı. Ona ulaşmadıkça kendini yiyip bitiriyordu.
"Hadi gel bak şu sevdiğin dizi başlayacak. Fırat ve Narin'in muhteşem aşkı..."
Gül Oya onun dediklerine gülümsemişti. Mert onun gülümsemesiyle yanaklarından oluşan gamzelere dokunmuş.
"Bunları çok özledim. " dedi Mert hala elinin teki karısının gamzelerinin üzerinde geziyordu.
Gül Oya birden ayağı kalıp koltuk deneğine tutunmuştu. "Tamam hadi gidip izleyelim." Sağ koluyla tuttuğu değneği ile yavaşça yürümeye başladı.
Mert kapıya doğru yürüyen karısının arkasından baktı. Normalde ona yardım etmesi gerekiyordu fakat geçen gün karısı onu terslemiş ve kendisinin yapabileceğini söylemişti. Mert onun gidişine bakarken; artık bu olaya bir son verilmesi için dua etti. Dayanamıyordu onun böylesine acı çekmesine... Kendisini yok saymasına...
Ayağı kalkıp kapıya yürümeye başlarken cebindeki telefonu titreşimle çalmıştı. Cebinden telefonu çıkartıp ekranı açtı. Whatsapptan gelen mesajı görünce yüzünde oluşan gülümsemesine engel olmamıştı.
Nazlı
'Nasılsın Mert'cim? Gül Oya nasıl, umarım kendini toparlayabilmiştir?''İyiyim Nazlı'cım ilgin için çok teşekkürler. Gül Oya çok daha iyi olacak.'
![](https://img.wattpad.com/cover/28073129-288-k322957.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK VE SAÇMALIKLARI ( #1)
Ficção GeralAşkla başlayan güzel bir ilişki, meşkle son bulan evlilikleri... Saçmalıklarla dolu bu hikâye için hazır mısınız? Evlilik aşkla mı yürür yoksa alışkanlıklarla mı? Onunla sonsuza dek nefessiz kalabileceğimiz o anlardan sonra artık nefes alama...