"Beni dinliyor musun Mert?" dedi Gül Oya... Tüm konuşmalarında yaklaşık bir beş altı defa söylemişti bu cümleyi...
"Hım... Dinliyorum." dedi Mert ama tabii ki de dinlemiyordu! Aklı demin aldığı haber yüzünden karışmıştı. Gözleri duvar camının dışındaki kişiye takılmıştı.
"Peki ben neden aynı şeyi bilmem kaçıncı defa söylüyorum?" diye çıkıştı Gül Oya kocasına...
"Of uzatma, anladık. Akşam Ömerler gelecek ve ben de Whastapp'tan yolladığın listeye uyup alışveriş yapacağım." dedi Mert ama ne dediğini bilmiyordu şu an...
Gül Oya ise kocasının bu tepkisi karşında gözlerini devirip önündeki notlara bakıyordu. Her zamanki kocasıydı işte! Peki kalbi neden böyle çıt çıt sesler çıkartıyordu? Son iki haftadır fazlasıyla tersti kocası... Oysaki o akşam barışmışlardı.
'Ah salak Gül Oya! Akşam yine bir şey olmamış gibi gelecek ve sen yine içine atıp barışacaksın!'
Karısından bir cevap gelmediği için Mert biraz duraksadı ve gözünü yeni masasına yerleşen Nazlı'dan geçip kendi masasındaki fotoğraflara dikti. Sonra tekrar Nazlı'ya baktı. İçinden şansına küfür edip sinirle alnını ovdu. Tam cevap verecekken karısı konuşmaya başladı.
"İstemiyorum alma! Ben alışveriş yapar eve öyle geçerim." dedi Gül Oya kırgın ses tonuyla... Bugünde spora gitmezdi olur biterdi. Ah keşke Mert'i aramasaydı ya da bir şey istemeseydi, geri zekâlı herif!
"Tamam, ben alıp gelirim. Yiğit'i alıp bir daha dönme yolun öbür tarafına..." dedi Mert de sakin ses tonuyla...
"İstemiyorum. Ben yaparım!"
"Gül Oya Allah aşkına inatlaşma! Zaten işim başımdan aşkın. Bir de senin triplerine uğraşamayacağım. Hayır, zaten yazmışsın yine bir daha arıyorsun ki? Whattsapp'tan cevap da verdim üstelik. İlla beynime enjekte edeceksin değil mi? "
'Sesi duymak istedim geri zekâlı!' diye iç geçirdi. "Bir daha gün içerisinde rahatsız etmem seni affedersin. Yoğun olduğunu bilmiyordum. Her neyse... Ben Yiğit'i alır, alışverişi yapar, yemeği de hazırlarım. Sonuçta sen çok yoğunsun. Beynine enjekte etsem de almayacak kadar yoğunsun!" deyip suratına telefonu kapattı Gül Oya...
Kapattığı telefonunu masaya fırlattı. Çıldırmak üzereydi. Neler oluyordu bu adama! Tamam, öküzlüğü filan vardı ama bu sıralar fazla olmaya başlamıştı.
"Anladık aşk bitti. Sevginde mi bitti be hıyar! Gerzek herif!" diye söylendi Gül Oya... Odanın kapısı çalındı ve gel demeden önce gözlerinden hafifçe gelen yaşları parmaklarıyla sildi. "Gel." diye seslendi ve içeriye Selda girdi.
"Gül Oya Hanım, Elif Hanım geldi."
"Tamam, al içeriye hemen." dedi ve Selda dışarıdaki hastaya seslendi.
Elif içeriye girip öylece ayakta beklemeye başladı. Çok hassas bir hastasıydı. On dokuz yaşındaydı. Üvey babası bir gün cinnet geçirip, annesini gözünün önünde öldürmüştü. O anda yapabildiği tek şey masanın altına girip kulaklarını kapatmak olmuştu. Bazen Gül Oya'ya "Mavi..." derdi. İlk sıralar kurduğu tek kelime maviydi Elif'in. Gül Oya bir gün aynadaki yansımasına takılı kalınca mavi gözlerine baktı ve hiç beklemeden hemen Elif'e ait olan numarayı arayıp "Maviler hiçbir zaman unutulmaz Elif." demişti. Annesinin gözleri maviydi. Ve o günden itibaren hafızasında kalan tek şey annesinin göz rengiydi. Bir tek uzun süreli olarak Gül Oya ile konuşurdu. Kendini kötü hissettiği zaman hemen onu arardı. Tıpkı geçen hafta olduğu gibi...
Gül Oya sandalyesinden kalkıp Elif'in yanına geldi ve "Hoş geldin Elif'cim." dedi.
Elif de başıyla onu selamladı. Gül Oya ona gülümseyip "Bugün sessizliği geçtik öyle mi?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK VE SAÇMALIKLARI ( #1)
Genel KurguAşkla başlayan güzel bir ilişki, meşkle son bulan evlilikleri... Saçmalıklarla dolu bu hikâye için hazır mısınız? Evlilik aşkla mı yürür yoksa alışkanlıklarla mı? Onunla sonsuza dek nefessiz kalabileceğimiz o anlardan sonra artık nefes alama...